YURTTA OLUP BİTENLER ça kabarık olması Üniversiteyi bir hayli müşkül vaziyette (o bırakmıştı. En kısa zamanda bu boşluk doldu- rulmazsa is bir hayli zor yürüyecek ve bu yılki tedrisat* Hocanın leyleği kuşa benzetmesi hikâyesine dönecek- ti. Her fakülteden gösterilen beşer kişilik adaylardan 23 kişilik bir heyet seçildi. "Doçentler Jürisi" derhal işe girişecek ve boş kürsülerin doldurul- ması için ilk muameleye bağlıyacak- tı. Jüri doçentleri imtihan edecekti. Bu imtihan en geç 15 Aralıkta bite- cek ve Öğretim üyeleri yerli yerine gidecekti. Bu son derece zaruri bir meseleydi. Zira öğretim üyelerinin durumunu görüşecek olan Üniversi- telerarası Kurul o affedilenlerin geri alınacağından pek ümitli değildi. İhracatın iyisi alında mesele, Komitenin bâzı nok- A talarda tereddüd etmesi mesele- siydi. Hata yapıldığının farkına varıl- mıştı. Ama geri. dönerken, karardan bütünüyle rücü etmek Milli Birlik Komitesinin bundan böyle alacağı kararlar üzerine tesir edecektir dü- şüncesi Kurmaylar arasında yaygın- dı. İşe el atılmalı, üzerinde durulmalı, çok büyük hatalar düzeltilmeli. Üni- versite için hayati ehemmiyeti haiz olan birkaç kişi geri alınmalı, operas- yonun dikişi daha fazla sökülmeme- liydi. Aksi halde memlekette oldukça büyük tereddüdler hasıl olacak, bun- dan sonra yapılacak hiç bir işe umu- mi efkâr emin nazarlarla bakmıya- . Peki ama, gegri alınmıyan öğ- retim üyeleri ne olacaktı ? Bunun ça- resi de düşünülmüştü. Bunlara dış memleketlerde vazifeler verilebilirdi. Ama bu vazifeler Dışişleri Bakanlığı kadrosuna dahil, ciddi vazifeler ola- caktı. Türk Hariciyesinin hakikaten değerli kişilere ihtiyacı vardı. Bunu da böylece kapayabilirlerdi. Yâni pek yakında hava alanlarında gene büyük bir canlılık göze çarpacak, uçak şir- ketleri bir hayli sebeplenecek ti. Komite hakikaten müşkül durum- daydı. Affedilen üniversite öğretim üyelerinden geri (alınanların sayısı arttıkça Komiteyi bir zümrenin yap- tığı mânevi baskı artacaktı. Bunlar emekliye ayrılan subaylardı. Hakika- ten emekli subaylar, bir süredir de- vamlı olarak orduya geri dönmek is- tediklerini o belirtiyorlardı. Hele pa- zartesi günü başkentte yaptıkları bir toplantıda bunu pek hararetle müda- faa ettiler ve orduya o susadıklarını söyliyerek, bir müddet bekliyecekle- ini, ancak mücadeleden vâzgeçmiye- ceklerini açıkça ifada ettiler. Hakla- rıda yok sayılmazdı ama, Komite de haksız değildi. Pazartesi günü yapılan toplantı- da. Üniversitelerarası okurul ikinci 12 mesele olarak yeni Üniversiteler ka- nununun ücretlerle alâkalı kısmım ele aldı. Gerçi yeni kanun, ücretlerde bir miktar arttırma yapmış, Doçent- lere verilen tazminatı o yükseltmişti ama Kurul gene de ücretleri az görü- yordu. Kanunun diğer aksak bir ta- rafi da Dekanlara verilen yetkiler ve öğretim üyelerinin kontrolü mesele- siydi. Öğretim üyeliğini bir memur gibi kabul etmek hatalı olurdu. Her sabah imza defterine imza atmak, Saat 9 da Fakültede bulunmak mec- buriyeti üyelerin hoşuna gitmiyordu. Toplantı bittiğinde 147 öğretim ü- yesinin durumundan zerre kadar bah- sedilmemişti. Bu konuya dokunul- mamış, daha doğrusu es geçilmişti. Toplantıyı müteakip Ankara Üniver- sitesi Rektörü Suud Kemal Yetkin aliyete geçmişti. Üniversitede bir o- perasyon yapılmasına, bazı öğretim üyelerinin ayıklanmasına prensip o- larak Komite karar vermişti. Ancak bunların kimler olacağı bunun üzerinde İşte bu listelerin hazırlanması işini Türkeş kapı yoldaşlarına vermişti. Üniversitede bulunan kendi gibi dü- şünce sahibi ve Türk Kültür Ocak- larına tiye olan öğretim üyeleri bu işle vazifelendirilmişti. Her fakülte- de iyi kötü birini bulmak mümkün- dü. Kapı yoldaşları vakit geçirme- den faaliyete geçmişlerdi. Listeler hazırlanmıştı. İş pek uzun sürmemiş- ti. Esaaen suyun altındaki düşünceler su üstüne çıkınca iş daha evvel bel- lenenlerin adım daktilo etmekle hal- Üniversitelerarası Kurul toplantı halinde Yılan hikâyesini konuşuyorlar basına bazı bilgiler verdi. Efendim, 147 öğretim üyesinin affı meselesi daha sonra konuşulacaktı. Zira hü- kümet nezdinde yapılan müracaata henüz cevap gelmemişti. Bundan do- layı iş biraz daha gecikecek, sonraki toplantılarda ele alınacaktı. Üniver- sitelerarası Kurul bütün bunların ya- nında Devlet ve Hükümet Başkanıyla meseleyi behemahal görüşmek arzu- sundaydı. İşe ondan sonra başlamak istiyorlardı. Listelerin tertibi Kk toplantılarına devam ederken başkentte bir hâdise daha gün ışığına, çıktı. İşin ucu gene bir za- manların kudretli Albayına uzanıyor- du. Albay Türkeş Türk Kültür Ocak- larım teşkil ettikten sonra derhal fa- ledilmişti. Badireden İlahiyat Fakül- tesi kurtulmuştu. Bu tesadüf değil, vazifeli kılman öğretim üyesinin in- safı neticesiydi. Kasden işi geciktir- miş, listeyi vermemekte ısrar etmiş- ti. Si acele olduğundan ilahiyat Fe- li rüzgârın önünden kurtulmuş- tu. Üstelik diğer bazı fakültelerde bir takım Doçentler adeta organize ihbar teşkilâtları okurmuşlar, arala- rından adamlar ayırıp Ankaralara göndermişlerdi. Hal böyle olunca Üniversite mese- lesi bir hayli çapraşık bir duruma gi- riyordu. Aşağısı sakal, yukarısı bı- yıktı. İşin içinden çıkmak büyük bir hüner olacaktı. Bilinen, Üniversitelerarası Kuru- lun hâdiseyi Devlet Başkanıyla bir AKİS, 25 KASIM 1960