YURTTA OLUP BİTENLER Milli Birlikçilerin peşinde uali hemen hemen aynı sıralarda Ankaralı bâzı gazeteciler, ele girdikleri Milli Birlik Komitesi üye- lerinden bir kısmına tevcih etmek imkanım buldular. Aslında, sualin hakiki muhatapları onlardı. Kararı onlar vermişlerdi. Hakikaten, haftanın sonlarındaki o gün eski Büyük Millet Meclisinin loş koridorlarında telaşlı adımlarla sağa sola koşuşan genç adamlar bir ara durakladılar. oAvlarının üzerine atılmak üzere mevzi aldılar ve birden koridorun sağ tarafına rastlayan o- daya girdiler. Aradıkları av odaday- dı. Yeşil gözlü, daima manalı manalı gülen adam gelenleri gene manalı te- bessümüyle selâmladı. Başını iki ya- na sallıyarak ne istediklerini, sonra da hatırlarını sordu. Genç adamlar- dan uzun boylusu gülümsiyerek: ” işi bir vaftiz edelim Yüz- başım. Nasılsa biz bir isim koyacağız. Bari siz söyleyin de isim babası siz olun" dedi. Yeşil gözlü Yüzbaşı -sivil elbise- ii gülüşünü değiştirmeden cevap verd — Vallahi, fevkalâde bir sey yok. Üniversiteyi ilmileştiriyoruz!" Yeşil gözlü, sivil giyinmiş Yüzba- şı, Milli Birlik Komitesi üyesi Numan Esindi. İsmi konulması istenen hâdise ise Üniversite öğretim üyelerinin gö- revlerinden affedilmesi o hâdisesiydi. Gazeteciler Yüzbaşı Esinle görüşüp, hâdisenin "Üniversiteyi ( ilmileştir- mek" olduğunu öğrenince gülümse- mekten kendilerini alamadılar. Tâbir gariplerine gitmişti. "Üniversiteyi İlmileştirmek!" Basın mensupları muhavereyi bi- raz daha uzatmak ve herşeye rağ- öğrenmek istediler. rek müsaade rica etti ve Sosyal Komi tenin son derece önemli bir toplantısı olduğunu söyliyerek odadan çıktı. muml efkâr kendilerinden daha faz- la bilgi istiyordu. o Araştırmalarına, gayretlerine devam ettiler. Sabahle- yin rastladıkları başka Mili Birlikçi- ler Numan Esinden daha cömert dav- ranmadılar. Söyledikleri, kararın iki ar bir araştırmanın neticesi oldu- guy Di akşam, Milli Birlik Komitesi bir toplantı yaptı. Gazeteciler, yeniden Meclise damladılar. Milli Birlikçi gözüyle Aysa koridorlarında bâzı adam- lar kararlı, fakat düşünceli dola- şıyorlardı. Milli Birlik Komitesi üye- leri kararı ittifakla almışlardı. Ka- rarlarından dönmek gibi bir şıkkı he- 8 nüz düşünmüyorlardı. Zira, kendile- rince, ellerine inceleme konusu ola- rak verilen dosyalar 147 öğretim ü- yesinin vazifelerinden affedilmesi i- çin kâfi sebebi ihtiva ediyordu. An- cak kararın gerekçesiz açıklanması- nın yarattığı tepki, Mili Birlik Ko- mitesi üyelerini düşünceye mişti. Bir bildiri yayınlayıp durumu izah etmek taraftarı olanlar çoktu. Ancak bazıları, birkaç gün geçmesini ve hava adamakıllı anlaşıldıktan son- ra bildiri yayınlanmasını uygun görü- yorlardı. Birlik Komitesi mütad top- lantısını bitirip dağıldığında üyeler Meclisin kapısında (nöbet bekleyen basın mensuplarının hücumuna uğra- dılar. Bütün gazetecilerin sorduğu sual aynıydı: "— Neden?" Gazeteciler işin nedenini, niçinini öğrenmek istiyorlardı. Niçin bu ka- dar öğretim üyesi vazifelerinden af- fedilmiş niçin hiç bir sebep göste- rilmemişti Etrafı. en ziyada alınan Milli Bir- lik Komitesi üyeleri, (o gazetecilerin yakından tanıdıkları üyeler oldu. Bun ların başında tabii, konuşkanlığıyla meşhur genç Kurmay Muzaffer Öz- dağ geliyordu, Özdağ tebessümünü yüzünden eksiltmeksizin kendisine birbiri peşi sıra sual soranları dinle- di. "— Daima iyiye, güzele, doğruya gidiyoruz" dedi. Ama gazeteciler kalıplaşmış ke- limelerle tatmin olacağa benzemiyor- lar, doğrusu biraz da cesaret göste- rerek işin mahiyetini öğrenmeğe ça- lışıyorlardı. Sarışın, gri elbisesine kır mızı - gri bir kravatı üçgen şeklinde bağlamış ve pek yakıştırmış bir Bin- başı biraz daha uzun konuştu. Binba- şı Gürsoytrak basın mensuplarına kendine has eda içinde, ağır vi ke- Hmiplere basa basa şöyle de — Tabiatıyla bu işin bir. reaksi- yonu olacaktır. Ama istifa müesse- sesi hâlâ mevcuttu Sonra, gene gülümsiyerek yanın- dakilerden birinin omuzuna elini koy- du ve bekledi. Basın mensuplarından biri ileride mümkün olabilecek bir hâdiseden dem vurdu: "— Peki... Ya bütün öğretim üyeleri toptan lerse ?.." Milk Birlik Komitesi üyeleri bunu da düşünmüş olacaklardı ki pek şa- şırmadılar. Fazıl Akkoyunlu kendisi- ne has el hareketleriyle: — Ece çocuklar, 27 Mayıs İnkı- lâbının içinde olduğumuzu unutmaya- lum. Biraz da dikkat etmek lâzım ga- liba" dedi. O zamana kadar konuş- mamış olan Albay Sami Küçük de söze karıştı ve Milli Birlik Komitesi- nin kararında sebatlı olduğunu belirt- ti. Küçük, ortaya atılan suallerden bi- rine şöyle cevap verdi: "— Bizim şimdiye kadar kararı- mızdan döndüğümüzü kim görmüş?" Fazıl Akkoyunlu, Komite üyeleri- nin içinde bulundukları ruh haletini başka cümlelerle izah etti: “— İsayı da darılttık, Musayı da. Muhammede ibadete ise vaktimiz yok. Evlerde karılarımız bile yakın- da bize darılacaklar. hakkı- mızda kararı Tarih verecektir. Biz, doğru ve kel bulduğumuzu yapı- yoruz. Yapacağ Fazıl Akköy göre, Komite her yaraya neşter atmak kararın- Üniversite istifa eder- Ayhan Toraman arkadaşlarını teskin ediyor Evvela itidal AKİS ,31 EKİM 1960