31 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

31 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hammül edememiş, bakanlık verdiği sırada dahi kendi hususi meclislerin- de, hattâ kalabalık arasında onunla "Anadolu tosunu" diye Çelikbaşın karakteri, bükülmemesi ve arzularına ram ol- maması, şahsiyetini muhafaza etme- ye dönmüştü. Menderes ondan sonra Burdurun genç milletvekiline Meclis kürsüsünde dahi dayanamamış, o çı- kınca salonu eğer kendisi salonday- sa- terketmişti. Halbuki işte şimdi, istihfaf ettiği "Anadolu tosunu" ta- mahallinde konuşuyordu ve ken- disi, sanık mahallinde, başında silah- lu muhafızlar onu bir baştan ötekine İmlemek zorunda bulunuyordu. Fethi Çelikbaş, kendisine has ma- --m tavırla ve açık ifadelerle D.P. Grubunun bir evvelki celsede Turan Güneş ve Ekrem Alican tarafından anlatılan hikâyesini tekrarladı. Men- deres, 6/7 Eylül hâdiselerinin oderi- ortaya çıkmasını engellemişti. e Menderes eski Bakanlarım odik- katle dinliyorlar, Zorlu bir o takım notlar alıyordu. Çelikbaşın anlattığı- na göre kendisi meşhur celsede Na- mık Gediğin hemen arkasında bulu- nuyordu. Gedik o sırada Menderese mütemadiyen sövmekteydi. Mendere- se bakmakta, başını sallamakta, Men- deres de onu gözlemekteydi. Fethi Çelikbaş kanaatini, saklamaksızın söyledi: Menderes ve Gedik tertibin içindeydiler! o Burdurun eski millet- vekili, ötekiler hakkında bir şey söy- leyecek vaziyette değildi. Fethi Çelikbaş sözlerini tamam- ladığında Başkan Başol Menderesi sanık mikrofonuna çağırdı. . Mende- res evvelki celselerde, Gediğin Grup- taki çıkışını izah etmek için bunu Gruptaki havaya bağlamıştı, işte, havanın ne olduğu meydana çıkmış- tı. Bütün şahitlerin ifadeleri birbiri- ni tutuyordu, D.P. milletvekilleri hâ- diselerin derinine inmek, Gedik açık- lamalarda bulunmak isterken Mende- res keşfettiği ve adamı Hulusi Köy- mene tatbik ettirdiği garip bir oyla- ma usulü -garip ve nizama aykırı- ile buna mâni olmuştu. Şimdi, ne diye- cekti? man Menderesin, o evvelden beri tatbik ettiği bir taktiğe yeniden sarıldığı görüldü. Bir ayağının üstün- de bin yalan kıvıracak ve yalanları meydana çıktığı zaman dahi yüzü kızarmayacak karakterde olduğun- dan hiç bir fütur hissetmiyordu. E- fendim, kendisi koca bir grubun te- AKİS, 31 EKİM 1960 YASSIADA DURUŞMALARI Oktay Enginin İstanbuldaki dükkânları Ye babam ye mayülü siyasisinin tezahürüne nasıl mâni olabilirdi? Sonra, bir oylama en sonda yapılmıştı. Ne netice ver- mişti? Grup, 6/7 Eylül hâdiselerinin derinine inmeyi reddetmişti! Ece? Fakat Başkan kül yutmaya ni- yetli değildi. Siyasi hâdiselerin her noktasına vakıf bulunmadığı halde aklıselimiyle tezadı ortaya çıkardı. "— Adnan Menderes, Adnan Men- deres, mesele o değil. Siz bir kere havayı yatıştırdıktan sonra, çeşitli yollardan Grubun o istikamette oy kullanmasını sağlamışsınız. te, zabıtlar burada. Bazı milletvekil- lerini salondan çıkarmak sizin icadı- nın. Şimdi, ne söyleyeceksiniz?" Düşüğün söyleyecek elbette ki bir şeyi yoktu. Ama karşısında Fethi Çe- likbaşı görmek, kendisine Mecliste bulunduğu zehabını vermiş olmak ki işi polemiğe döktü ve Çelikbaşa hü- cuma kalkıştı. Madem ki Çelikbaş o celsede hâdiselerin tertip olduğu ka- naatine varmıştı "siyasi iffet ve na- musları" bunu daha sonra bir takrir- le D.P. Grubuna getirmeyi gerekti- rirdi. Menderes "siyasi iffet ve na- mus"tan bahsediyordu. Dinleyici sı- ralarından gülüşmeler yükselince dü- şük Başbakan o yana doğru hışımla baktı. Çelikbaş cevabı yapıştırdı. .Men- deres hangi Gru bahsediyordu? Eylül ayındaki o celseden sonra Mec- lis -ve tabii Grup- Kasıma kadar ta- tile girmişti. Halbuki kendisi, İspat Hakkı taraftarı arkadaşlarıyla bir- likte Ekim içinde partiden uzaklaş- tırılmıştı. O halde, Gruba nasıl tak- rir verebilirdi? Fakat Menderes bu kat'i cevap karşısında sâdece bozu- lup kalmakla iktifa etti.. Yoksa, bir sıkılma duymadı. Bilâkis, devam etmek istiyordu. Gediğin, e- ger konuşturulsaydı kendisi aleyhin- de konuşacağı nereden biliniyordu? Eski İçişleri Bakanı gayet edepli bil istifaname yazmıştı. Böyle istifana- me yazan, hiç aleyhte konuşur muy- du? Düşük Başbakan bir takım ke- lime ve boş mantık oyunlarıyla. Di- vanı aldatma arzusundaydı. Ama, Grupta konuşmadığını, karşısında ya zorla, ya menfaatle bağladığı düşük milletvekillerinin bulunmadığım kısa zamanda anladı. Çelikbaş, her suale bir cevap oturttu. Bu arada Mende- res, meşhur Grup toplantısı için "Ben riyasette değildim.Ben kapatmadım" diyordu. Masum bir bebekti ve hiç kimseye tesir etmeyi dahi düşünme- mişti. Celseye riyaset eden bir baş- kasıydı. Eee? Kendisinin, zavallı ken- disinin ne taksiri vardı ? Menderes, kurduğu ve yürüttüğü rejim bir normal rejimmiş gibi konu- şuyordu. Tabii, hâdiselerin o kısmı- üzerine ışık Anayasayı ihlâl suçunun hesabı görülürken dökülecekti. Ama, diktatör Menderes şimdi bütün kusu- ru mesul organların mensuplarında görüyor, "Reis celseyi kapatmasay- dı,,” "şu şunu yapmasaydı," "Gedik çıkıp konuşsaydı" diyordu. Evet, dü- şük efendi sayanı hayret derecede 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: