YASSTADA DURUŞMALARI nâmeler yazılması sağlanmıştı. Bu “derkenarlı" dilekçenin altında, pek tabii, sabık ve sakıt Emin Kalafatın imzası e Ya morlar ikâyelerin içinde en eğlencelisi, H şüphesiz ki morlar kralı -üstad, binliklere "mor" der- Necip F Kısakürekin, İktidarın larını; sö- mürüş hikayesiydi. O zamalar bile Necip Fazılın in: bir adam ol- duğunda herkes müttefikti. Ne var içindir. ki, sakıt iktidarın baş sömü- rücüsü mevkiini daima bu, suratının her tarafı oynayan, gözleri zekâ dolu adam işgal etmişti. Necip Fazıl her vesile ile Osmanlı Bankasının kredi fonundan istifade etmek lütfuna eren tek düşük gazeteci olmuştu. Tabii Necip Fazılın bu doymak bilmeyen iştihasını tatmin etmek. Başbakanın, babasının kesesi gibi israf ettiği tah- siaat-ı mesturenin vazifesiydi. Bu işin formalite tarafını Başbakanın mute- met adamı Ahmet Salih Korur ikmal ediyordu. Necip Fazıl Kısakürekin kader ve menfaat arkadaşlarından farklı olan tarafı, onun hissesine düşen meblâ- ğın bizzat Başbakan Adnan Menderes tarafından hususi bir alaka ile tesbit edilmesiydi. 27 Mayıs İnkılâbına ka- dar bu suratının her tarafı oynayan adama cem'an 147 bin 500 lira tediye edilmişti. Bu para nereden çıkıyordu, bu para neyin ve hangi vatan hizme- tinin karşılığıydı? Hiç kimse anlıya- mamıştı. Ne var ki bâzı mektuplar Necip Fazıl efendinin bu mühim ala- metini açıkça ortaya koydu. Bir mek tuptan kararname muhteviyatına ak- tarılan şu satırlar, bu menfaat düş- künü adamın efal ve harekâtını be- lirtmesi bakımından enteresandı. Bü- yük Doğucu Necip Fazıl bu mektu- bunda aynen şunları yazıyordu: "Muhterem efendim, Tevfik İleri va- sıtasıyla aldığım emirlerinizin yerine getirilmiş bulunduğunu arz ederim." Daha sonra da, gazetenin bir elektrik santralı gibi her noktasının hazırlan- mış olduğunu, işin yalnız cereyan ve- rici bir düğmeye basmaktan ibaret olduğunu bildirerek şöyle diyordu: Bu sözlerinin mânasını anlama- mak için fazla safdil olmak lâzımdı. Nitekim Menderes te anlayışım gös- termiş ve cereyan verecek düğmeye basarak, Necip Fazılın doymak bil- mez istinasını tatminde fayda mülâ- haza etmişti. Büyük kumarbazlar... abii bütün bunların üstünde daha T. da kurnaz olanları vardı. Meselâ 28 Salih Kılıçlıoğlu Yanar döner bir Peyami Safa, bir Yusuf Ziya Or- hazırladıklarını sanmışlar- dı. Bir taraftan örtülü ödenekten müs tefit olurken bir taraftan da danı- şıklı döğüş seklinde iktidara ver- yansın etmek, istikbali görenler için daha emin bir yol görülmüştü. var ki işler hiç de tahmin edildiği gi- bi olmadı ve 27 Mayıs İnkılâbı ile fo- yaları ortaya çıkıverdi. Bunlar bir b a Necip Fazıldan daha usta kumarbazlardı. Ancak, zamanında iyi kâğıda oynamasını becerememe- nin acısını oçekiyorlardı. Bunların günahlarının kefareti pek büyük ol- mak lâzımdı. Zira menfaat mukabi- linde kendilerini satan hu adamların bir zaman sonra 180 derece dönüş yapmalarının hikmeti neydi ? Elbette ki yeni menfaatler! Yüksek Soruşturma Kurulunun hazırlıyarak Yüksek Adalet Divanı- na sevkettiği kararnamede bu husus vazıh bir şekilde belirtiliyordu. Havadisin (oObjektif (o yazarının Başbakanlığa (yazdığı bir mektup, kargaları bile güldürecek nefasettey- di. Peyami üstad bu mektubunda ay- nen şöyle diyordu: "Başvekil beye- fendiyi rahatsız etmekten çekiniyo- rum. Bana olan teveccühünü kaybet- tiğim zannı ve endişesi içindeyim. Zafer ve Havadis için benden imzasız yazı istemişti. Kabul ettim. Yaza- caktım, fakat Emin Kalafat, imzalı yazı istedi. Bunun mümkün olmadı- ğını söyledim. Beyefendi ile görüşüp bana onun kararını bildirecekti. Bil- dirmedi. Adnan m elden mektup gönderdim... Bu müşkül du- rumda bana bir kardeşlik Yayma ve meseleyi münasip gördüğün ka- naldan halletmeni ehemmiyetle rica ederim. Karımın hastalığı sebebiyle 800 sterline ihtiyacım var. ederim ki Maliye Vekili Hasan Polat- kan senin delâletinle bu dövizi deblo- kajdan verir.. Aman yârabbi bu satırların altın- daki imzayı insan okumasa hayretten ağzı bir karış açık kalırdı. Ama bu ismin sâdece Matmazel Noralyanın Koltuğu yazarının olduğunu düşün- mek bile insana hayret değil, tiksinti veriyordu. Yeni Sabahın oyunları... eyaminin mektupları dikkatle oku- P nup, kararnamenin delilleri meya- nında dosyada saklanırken, bir başka eyyamcının hikâyesi ortaya çıktı. Bu eyyamcının hikâyesinin diğerlerinden farklı olan tarafı, üstadın 27 Mayıs inkılâbım müteakip ortaya bir "Va- tan Kurtaran Aslan" heybet ve haş- metiyle çıkmasıydı. Adamın adı Safa Kılıçıoğluydu. — Kılıçlıoğlunun mari- fetleri saymakla bitip (tükenir gibi değildi. En büyük marifeti, 27 Mayıs sonrası koyu bir ihtilâlci kesilmesiy- di. Zira Beyfendinin bir zamanlar sâ- dık bendeleri, bir zamanlar ise bilin- meyen bir sebepten ötürü düşmanı olan bu zât-ı muhteremin ef'al ve ha- rekâtını en uygun bir şekilde ayarla- makta zinhar tereddüt etmediği bir bedahetti. Safa Kılıçlıoğlunun ve ön- celeri sahibi, sonraları müessisi nn lunduğu Teni Sabahın Yüksek Soruşturma Kurulu tarafın- dan hazırlanan kararname en yerinde bir ifade ile tespit etmişti. Kararna- mede aynen şu satırlar vardı: "İstanbulda münteşir Yeni Sabah gazetesinin resmi ilân ve reklâmlar- dan faydalanması orantısı gazetenin temayüllerine göre bir seyir takip etmiştir. Resmi ilân ve reklâm tevzi listelerindeki grafik, bu (gazetenin hangi tarihlerde iktidarı destekledi- ğini ve hangi tarihlerde mücadele et- tiğim göstermektedir." Bu satırlar arasında İhmal edilen husus bahis mevzuu grafiğin, Sa- fa Kılıçlıoğlunun menfaatlarını alâ- kadar eden. , Szileriydi. Ya sanıklar aramamenin son kısmında yer a- lan bir bölüm de, sanıklar aşikâr yolsuzluk sebebiyle çarptırıl- maları gereken cezayı derpiş ediyor- du» Sanıklardan Sarol, Kalafat, Berk, Aker, Ağaoğlu, Yardımcı ve Kurban- oğlu sorumlu görülmüşlerdi. T.C. Ka- nununun 240. ve 80. maddeleri gere- ğince haklarında dâva ikame edilip cezalandırılmaları İsteniyordu, Ka- rar ittifakia verilmişti. AKİS, 31 EKİM 1960