kadın doktora, İkincisini dört aylık- ken Dr. Fahri Atabeye aldırttı. Men- deres çocuk istemiyordu. Fakat Ay- dan üçüncü sefer hamile kalınca, ço- cuğunu doğurmak arzusuna kapıldı. Zaten kendisini teşvik ediyorlardı ve teşvikçilerin başında Mithat Dülge- nin eşi Vedide Dülge vardı. Aydan Menderesten bir çocuk sahibi olursa, Başbakan kendisini silkip atamaya- cak, böylece genç kadının istikbali emniyet altına girecekti. İlk seneler- den sonra Menderes son derece kıs- kanç ve inhisarcı bir adam haline gel- miş, ünlü sopranoyu sahneye çıkmak- tan menettiği gibi âdeta evine de ka- pamıştı. Bu şartlar altında en iyi çâ- re Menderesten bir çocuk yapmaktı. Ayhan Aydan Vedide (O Dülgenin tavsiyelerine uydu ve karnındaki ço- cuk yedi aylık oluncaya kadar bunu düşük dostundan sakladı. Zaten mü- nasebetleri azalmış ve Menderes İs- tanbulda Suzan Sözenle edebi hasbı- halleri Ankarada Ayhan Aydanla yaptığı müzikal konuşmalara tercih etmeye başlamıştı. Tahkikat sırasın- da dinlenilen bir şahit bu hususları açıklamaktan çekinmedi. Tanığın adı Nimet Eğribozdu. Nimet Eğriboz Ayhan Aydanın bir arkadaşıydı ve 1955 yılında üç ay müddetle onun e- vinde misafir kalmıştı. Nimet Eğri- boz ifadesinde şunları anlattı: “-— Aydan, yedi aylık oluncaya kadar gebeliğini Menderesten gizledi. Hatta vaziyeti benden dahi saklamak istiyordu. Evvelce Menderes eve her gece gelirken, o üç ay zarfında sâ- dece bir tek defa geldi. Halbuki gün- de üç, dört defa telefon ediyordu. Ay- han onu her seferinde evde annesi bulunduğu veya ben olduğum baha- nesiyle atlatıyordu, işin aslında, Baş- bakanla karşılaşmak istemiyordu. Zaten gebeliğini saklamak için pek evden dışarı çıkmıyor, evdi bol elbi- seler giyiyordu. Bütün bunlar Ayha- nın bu sefer çocuğunu doğurmayı ne kadar istediğini göstermektedir." Fakat Menderes bunu pek arzu- lanmıyordu ve gayrımeşru bir çocuğun ne derece gürültü yapacağını, hattâ düşmanlarının eline nasıl bir silâh vereceğini görüyordu. Buna rağmen Ayhan Aydan çocuğunu doğurmaya muvaffak oldu. Bu, sekiz aylık dün- yaya gelmiş bir erkek çocuğuydu. Tahkikat sırasında ünlü sopra- nonun bu çocuğu, gebeliğini Mende- rese geç duyurması sayesinde doğu- rabildiği meydana çıktı. Düşük Baş- bakan aşklarının meyvasını mevcu- diyetini öğrendiğinde iş işten geçmiş- ti ve kürtaj yaptırtmak imkânı kal- mamıştı. Zaten oynaşı, zayıf olduğu- nu, çocuğu aldırtamayacağını söylü- yordu, Ayhan Aydanın başka bir ar- zusu vardı: Doğumu Türkiye hudut- AKİS ,31 EKİM 1960 Bakanlar Nasıl istifa Ederlerdi ? Menderesi Yassıadada dinleyiniz. Sanki hazret eşsiz bir hukuk devle- tini yürütmüş, bütün müesseselerin normal işlemesini sağlamış, devr-i saadetinde bakan bakanlığını, memur memurluğuna, milletvekili millet- vekilliğini bilmiştir. Bir masura İspat Hakkı teklifinde bulunan ve mil- letvekilliği vazifesinin en basit icabını yerine getirerek kanun tasarısı sunan onbir kişiyi partiden kapı dışarı eden bu zat değildir. Hayır, ha- yır! Fikir hürriyetine, vicdan hürriyetine, kanaat hürriyetine ondan da- ha riayetli bir kudretli adam Türkiyeye gelmemiştir. Bırakınız muha- lifleri ve tarafsızları, kendi adamlarının dahi hizadan çıkmamaları için başlarına göğün bütün yıldırımlarını yağdıran, kasalarında ihtiyatsız- lara karşı kullanılacak şantaj vesikaları saklayan düşük efendi, elleri önünde bağlı, boynu bükük bir mektep talebesldir. Namık Gediği D.P. Grubunda Em ya. Şimdi, dünyanın en ma- sum tavırlarım takınarak demektedir ki:. — Eğer Gedik konuşsaydı, beni itham mı edecekti? Nereden çıka- rılıyor bu? Talep ediyorum, Gediğin İçişleri bakanlığından bir gün ev- vel verdiği istifanamesi okunsun. Hiç, o istifanameyi yazan adam bini. suçlamayı düşünmüş olabilir mi? Bulunun istifanameyi ve okuyunuz!" anki Hakan istifanameleri, devr-i saadetlerinde bir mâna ifade edermiş gibi! öyle Menderes Bakanları olmuştur ki, istifa ettiklerini ve verdikleri istifanamelerin metinlerini radyodan öğrenmişlerdir, öyle Menderes Bakanları olmuştur ki, bakanlığa getirildiklerinde gerekirse Menderes kendi istifanamelerini yazsın diye imzalı bir boş kâğıdı peşi- nen vermişlerdir. Bakan istifalarının klâsik bir ifâde tarzı olmuştur: Sıh- hi sebepler! m Başbakan, bulabilirse, bunun aksini gösteren bir misal vermelidir. Veremezse, işte bir misal. Yeşilhisar hâdiseleri oluyor. Devrin Ada- let Bakam Esat Budakoğludur. Bayar ve Menderes Budakoğludan hâ- diselerle alâkalı bir rapor istiyorlar. Raporda bunların topla bir kıyam hareketi, bir isyan olduğu bildirilecektir. Budakoğlu adliye müfettişleri gönderiyor. Onlar hâdiseleri kılı kırk yararcasına inceliyorlar. Vardık- ları netice, bunların basit bir zabıta vakası olduğu merkezindedir. Bu- dakoğlu Bayar ve Menderese, arzuladıkları istikamette bir rapor tanzim, Dr söylüyor. Düşükler hiddete geliyorlar ve Adalet Ba- kanından istifa etmesini istiyorlar. Budakoğlu istifa ediyor. isti- Mele bu hususu boşuna aramayınız. Yoktur. Hakikat, Yeşilhi- sar hâdiselerini ele alan Yüksek Soruşturma Kurulunun dosyasında, Bu- dakoğlunun imzalı ifâdesi olarak yatmaktadır. Gedik istifanamesinde Menderesi suçlamamış. Grupta da suçlamaz- mış! Lâf. Gedik, Grup müzakerelerinin gizil kılacağını elbette ki bili- yordu. Halbuki aleni istifanamede baş düşüğü suçlamak, başa dertlerin en büyüğünü getirmek ve "Parti Disiplini" giyotinini işletmekle birdi. Zaten Menderesin adamı söyletmemesindeki sebep te başka nedir ki? Ne tuhaf, düşük efendi nâlâ herkesi kör, âlemi sağır sanmakta berdevam. larının dışında yapmak. İhtimal ki çocuğunun başına bir şeylerin gelme- sinden korkuyordu. Bu arzusunu Menderese de açmıştı. İsviçreyi veya Beyrutu düşünüyordu. Fakat Mende- res buna razı olmadı. Doğumu Tür- kiyede yapmasının daha doğru ola- cağını bildirdi. Ayhan Aydan belki buna rağmen yabancı bir memlekete gidecekti. Fakat sancıların erken başlaması buna imkân bırakmadı ve 18 Haziran 1965 günü, Ankarada- ki evinde doğumunu yaptı. Bu sıra- da Menderes İstanbulda bulunuyor- du. Esrarlı doğum üksek Soruşturma Kurutu, doğu- mundan bir gün sonra "Fevzi oğlu Ahmet Aydan" adıyla Ankara şehir mezarlığına gömülen çocuğun dün- yaya geliş şartları üzerinde dikkatle durdu. Tesbit edilen hakikatler şun- lardı: Ayhan Aydan bir sabah sancı- lanınca -ki, bir gün önce kanama ol- muştu ve çocuk o sırada sekiz aylık- tı- İstanbula, Dr. Fahri Atabeye te- lefon etmişti, öğleden sonra tekrar ve bu defa şiddette sancılanmıştı. Bu- nun üzerine Ankaranın kadın doktor- larından Alaeddin Orhonu çağırtmış- 17