31 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

31 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6/7 Eylül hâdiselerinde İstanbulun hali Hâdise mürettep , suçlu aranıyor rurken düşük Cumhurbaşkanını ba- şıyla ve soğuk şekilde selamladı. Ba- yar aynı hararet derecesini taşıyan şekilde buna mukabele etti. Bayar da kılığını (değiştirmişti. Lacivert elbisesini giymemişti. Üze- rinde iki düğmeli, kurşuni üzerine kırmızı damalı şık bir kostüm var- dı. Üst cebinde beyaz bir mendil gö- rünüyordu. Ağır adımlarla sanıklar locasına geldi, sıranın başındaki ye- rini aldı. Öteki sanıklar da, ona ba- karak hizaya girdiler. Onlar her za- manki elbiselerini giymişlerdi. Bun- lara Fatin Rüştü Zorlu da dahildi. Düşük "Bay Yüzde On"un Adaya gardrobundan fazla takım getirme- diği anlaşılıyordu. Gene siyah, kru- vaze elbisesi üzerindeydi. Köprülü, her zamanki derbeder ve babayani halini muhafaza, ediyordu. Pastırma yazını göz önünde tutan bir başkası düşük vali idi. Bir zamanların kü- çük valisi, karikatürcülerin kendisi- ni dajma Menderesin cebine yerleş- tirmelerini haklı çıkaracak (şekilde eski patronu gibi açık gri, kruvaze bir elbise giymişti ve etraf ma bakı- nıp duruyordu. Dinleyiciler manzarayı tebessüm- le seyrettiler. Hele ilk defa gelenler için ümit kapıları ardına kadar açıl- mıştı. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Fasa-fiso şahitler aşkan evvelâ, iddia makamı tara- B findan ikame edilen dört şahidi AKİS, 31 EKİM 1960 sırayla huzura aldı. Adı ilk okunan İsmail gelmemişti. Buna mukabil onun ahbabı olmaktan başka husu- siyeti bulunmayan Kemal ni dışarda bekliyordu. Dinlenildi. Anlattıkları bir incir a dolduracak şeyler değildi. Hâdiseler- den sonra, arkadaşı Mahmudun dük- kânına gitmişti. Orada konuşurken içeri biri girmişti. Mahmut bunu "Bi- zim İsmail" diye tanıtmıştı. "Bizim İsmail"in anlattığına göre D.P. teş- kilâtına büyükleri 6 Eylülde rum dük- kânlarım tahrip etme emri vermiş- ler, hattâ ellerine işaretli listeler de tutuşturmuşlardı. Kemal, İsmaili gö- recek olsa tanıyabilecekti. Mahmuda gelince, birbuçuk yıl evvel öteki dün- yaya göçmüştü. Dinleyici sıraların- dan gülüşmeler yükseldi. Bu dâvada adı geçenlerden ne kadar çoğu öl- müştü. Başkan tanığa başkaca bir bildiği olup olmadığım sordu. Hayır, yoktu. Hâdiseyle bütün alâkası bun- dan ibaretti. Salim Başol iddia ma- kamına baktı. Başsavcı başını salla- dı. Onun da sorulacak bir suali yok- tu. Zaten adam öylesine (o fasa-fiso şeyler .söylemişti ki "kelam ishali"ne tutulmuş görünen Menderes- ve avu- katları dahi ağızlarım açmaya lü- zum hissetmediler. Kemal Yıldırımı tanık mahallin- de, bilgileri onunkinden de az bir kaç nakliyeci ve sebzeci takip etti. Bun- lar, rivayete göre, İsmail Mahmuda Kemalin yanında D.P. teşkilâtıyla alâkalı açıklamayı yaparken dükkân- YASSIADA DURUŞMALARI daydılar. Fakat hepsi ademi malü- mat beyan etti. Hiç bir şey bilmiyor- lardı. Hiç bir şey görmemişler, hiç bir şey duymamışlardı. Başkan Ke- mal Yıldırıma bunun mümkün olup olamayacağım sordu. Mümkündü. Zi- ra bunlar, muhavere sırasında dük- kânın öte tarafındaydılar ve kendi işleriyle meşgul bulunuyorlardı. Sa- Başol söylenmekten kendisini a- lamadı. Bunları ne diye şahit göster- mişlerdi? Hakikaten, celsenin açılış intiba hiç iyi olmadı. İddia makamı, anla- yıp dinlemeden ve adamların bilgi derecelerini ölçmeden tanık ogöster- mek suretiyle hata etmiştik Nitekim sebzeci ve nakliyeci kafilesi gözleri- nin önünden geçerken sanıkların, bil- hassa Menderesin yüzü gülüyordu. İşler, İyi gidiyordu. Ama biraz son- kötü anlarından birini yaşadı. Eski ahbaplar geliyor a makamının Allahtan ki üç ta nığı daha. vardı ve bunlar ötekile re benzemiyordu. Başsavcı isimlerini söyleyince dinleyici sıralarından bir uğultu yükseldi: Fethi Çelikbaş, Ci- hat Baban ve Aydın Konuralp. Üçün- cüsünün kim olduğu (bilinmiyordu. Ama siyaset (o hayatına Menderesin yanında atılan, fakat onun sapıtma- sı üzerine karşısına geçerek müca- deleye girişen, bu yüzden de düşüğün yıldırımlarına hedef olan ve Çelikbaşın anlatacakları ki alaka uyandıracaktı. Zira ikisi de hadise sırasında DP. Meclis Grubun- da bulunuyorlardı ve vak'alara ya- kından şahit olmuşlardı. Başkan ev- velâ. Cihat Babanı çağırdı. Şişman Baban lacivert bir elbise giymişti. Bir gece evvel, evine dön- düğünde, kapısının önünde bir sivi- lin kendisini (o beklediğini görmüştü. Adam bir tebligat uzatmış ve tanık olarak Yassıadada dinleneceğini bil- dirmiş, sabahleyin orada hazır ol- masını istemişti. Adalet mekaniz- a ümkün nisbetinde hızlı işliyor ve sürat faktörü gözden uzak tutul- muyordu. Cihat Baban salona girdi, sanık locasında oturanları süzerek (tanık mahalline gitti. Bu arada Menderes- le gözgöze geldüer. Menderes genç gazeteciden, daha D.P. nin muhale- fet yıllarında hazzetmemiş, ama ken- disini "faydalı adam" sayarak ta- hammül etmişti. Kudreti arttıktan sonra böylelerine ihtiyacı bulunma- dığı zehabına kapılmış, bunun üzeri- ne zecri tedbirlere (o başvurmuş, en sonra da Yassıadaya düşmüştü. Baş- kan şahitliğe mâni bir hali olup ol- madığım sorduğunda Cihat Baban 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: