DÜNYADA OLUP BİTENLER Küba Şah damarı kesildi Gi hafta Amerikan Hükümeti, Küba ihtilâlcilerinin kendi aley- hindeki faaliyetlerine karşı gayet ke- sin bir tedbir aldı: Fisenhower İdare- , Amerikan Hükümetinin Kübaya ihracata ambargo koyduğunu bildi- riyordu. Sâdece, insani sebeplerle, bâzı gıda maddeleriyle ilâçlar bu ambargonun dışında tutulmuştu. State Department'in verdiği izah- lara bakılırsa, bu ambargodan mak- sat, Fidel Castro Hükümetinin Küba- daki Amerikan mallarına bedelsiz el Koymasına ve Castro'nun Amerika aleyhinde giriştiği diğer faaliyetlere karşılık vermek değildi. Bu tedbirden maksat sâdece, Amerikan- ihracatçı- larını korumaktı. Bu yıl Küba, Ame- rikan ihracatçılarına 150 milyon do- lar borçta durumdaydı. Küba bu pa- ranın ödenmesine yanaşmıyor ve Ö- demeyi, mukaveleye bağlanmış bü- tün malların vapura yüklenmesine bağlıyordu. Castro'nun niyeti - rikalılara bakılırsa- açıktı. Malların tamamı geldikten sonra beş para ö- demiyeceğini bildirecekti. İşte şimdi Amerikan Hükümetinin kararı Ame- rikan ihracatçılarını ister istemez bu tehdidin altında kalmaktan kurtara- caktı. Fakat işin aslında, Amerikan Hükümetinin, ihracata ambargo koy- mak suretiyle Küba Hükümetini zor duruma sokmak istediği ortadaydı. Kübanın vasati yıllık ithalâtının 96 75'i Amerikadan geliyordu. 1958'de Amerikanın Kübaya ihracatı 546 milyon doları bulmuştu. Sonra, iki memleketin arası açılmağa başladık- ça durum değişmişse de, yine de bu miktarda önemli bir azalma olma- mıştı. Amerikan Hükümetinin takip ettiği taktik ortadaydı. Kübada mev- cut hemen bütün fabrikaların, tarım âlet ve makinelerinin ve nakil vasıta- larının Amerikadan sağlanmış oldu- Şu biliniyordu. Küba bu fabrika, ma- kine ve vasıtaların işleyebilmesi için Amerikadan devamlı surette yedek parça ithâl etmek zorundaydı, Şimdi bu yedek parçaların ithâl edilememe- si karşısında Küba ekonomisi son de- recede Zor bir duruma düşebilirdi. Gerçi, Küba Demirperde gerisi mem- leketlere müracaat edip oradan bir" kısım ithalâtını osağlamağa elbette ki gayret"sarfedecekti. Fakat, bütün fabrikalarını, ziraat âletlerini ve na- kil vasıtası parkını bir anda Demir- perde gerisi mamülâtıyla değiştirme- sine elbette ki imkân yoktu. Nihayet, Küba Amerikanın burnunun dibin- 30 deydi. Buna karşılık Demirperde Kü- baya hayli uzak ve bu sebepten dola- yı da, oradan ithalât zor ve pahalıy- dı Kübanın bu Amerikan tedbirine kargı ilk hareketi Amerikayı Birleş- miş Milletler Genel Kuruluna şikâyet etmek ve Washington'u tecavüz ha- reketlerinde o bulunmakla itham et- mek o Öte yandan, Küba işi Amerika- daki başkanlık seçimi kampanyasının da bellibaşlı konusu hâline gelmişti. Castro'nun Amerikan aleyhtarı faa- liyetlerine karşı Amerikan halk o- yunda duyulan nefret o kadar bü- yüktü ki hiçbir aday Amerikanın Küba Milletine karşı çok eskiden be- Fidel Castro İşler karıştı ri işlediği hataların, bugün Castro'- nun aşırı hareketlerine sebebiyet ver- mekte büyük bir rol oynamış olduğu- nu açıkça söyleyemiyor, eksine, Kü- baya karşı sert bir siyaset güdülme- sini tavsiye etmekte âdeta birbiriyle yarışıyordu. Nixon, Castro m den "müsamaha edilmesi kabil ol- mayan bir kanser" diye bahsediyor- du. Birkaç ay önce Ike İdaresini, Ba- tista rejimini tutmak suretiyle Küba milletini Amerika aleyhine tahrik etmekle suçlandıran Kennedy ise şim di, Amerikanın, Panameriken Teşki- lâtıyla işbirliği hâlinde Kübaya kar- şı tedbir alması ve hattâ Kübanın içinde ve dışında Castro rejimini de- virmek için çalışanlara yardım et- mesi gerektiğini ileri sürüyordu. O kadar ki bu gibi konularda ,Kennedy- ye nisbetle çok daha sert bilinen Nix- on bile, bunun Amerikanın Kübanın iç işlerine karışması tarzında yorum- lanacağını ve neticede Amerikanın bütün Lâtin Amerikada gözden düşe- ceğini -haklı olarak- söyleyebiliyor- dm İş, artık Amerikada da Devlet adamları arasında bile tam bir de- magoji konusu hâlini almıştı. . Küba ile Amerika arasındaki bu mücadele hakkında şimdilik söylene- bilecek tek şey, mücadelenin sonucu- nun şimdiden kestirilemeveceğinden ibaretti, Amerika Kampanya kızışıyor ilhassa Küba meselesi Amerikada ii kampanyasının bellibaşlı konusu hâline gelmekteyken, seçim zamanının gitgide yaklaşması, müca- delenin tonunun büsbütün artması sonucunu doğuruyordu. Kampanya- nın tonu artmaktayken, Kennedy ile Nixon, yeni yarattıkları çok güzel ve çok demokratik bir geleneğe uya- rak dördüncü televizyon karşılaşma- larım yaptılar. Mesele pek. tabii olarak derhal Küba konusu. üzerinde toplandı. Nix- n sorumsuz beyan ve hareketlerde 1 bulunmakla itham edi- len Nixon-, Kennedy'yi, Küba hak- kında yaptığı teklifleri yüzünden şid- detle kötüledi ve bu tekliflerin raki- binin seçim kampanyası esnasında yaptığı en hafif ve sorumsuz teklif- ler olduğunu söyledi. Doğrusu iste- nirse, bu konuda Nixon'a hak verme- mek pek mümkün değildi. Nixon, daha sonra, Kennedy'nin, Kitap Belleten a , biyografya, kül- i dergisi 1 Kasımda çıkacak ilk sayısı ATATÜRK ve DEVRİMLER özel sayı olacak Başvurma yeri: P.K. 23 Beyazıt - İstanbul AKİS , 31 EKİM 1960