saretini gösteren Küçük Sahne ol- du. rdesini (Refik (Erduranın yeni piyesi "İkinci Baskı" ile açtı. Küçük Sahne, saten ötedenberi telif piyeslere sahnesini açık tutmuş, bun- dan da zarar görmemiş bir topluluk- tur. Böyle olduğu halde telife lâyık olduğu yeri ve değeri verdiği için Haldun Dormeni gene de övmek ge- rek. Çünkü hususi bir tiyatro, mev- sim başında bir telif eseri sahnesine koymakla ona, Devlet veya Beledi- ye öÖdeneğine dayanan tiyatroların güttükleri "telifi aye” vazifesi* nin dışında ve üstünde bir önem ver- diğini, sahnelerimizde onun "ev sa- hibi” olduğunu kabul ettiğini göster- miş oluyor. Refik Erduran, İstanbul seyirci- sinin İyi, başarılı taraftarıyla tanıdı- ğı genç bir tiyatro yazarıdır. Yeni ve "Cengiz Hanın Bisikleti"nin mey- dana getirdiği zincire, eklenecek yeni ye güzel bir halka- Toplumumuzun geçirdiği devrimleri gözlemesini, bu- nun vazifesi olduğunu bilen zeki bir tiyatro yazarının son olaylarla lenmemesi, bu konuyu bir köşesinden ele alıp işlememesi beklenemezdi, Refik Erduran bunu, devrilen bir ni- zamın basın cephesini işleyerek, mi- zah açısından ele almış. "İkinci Bas- kı"sı, tahmin edileceği gibi, basını bir umumi efkâr ticareti haline ge- tiren gazetecileri hedef tutuyor, onun kirli çamaşırlarını ortaya dökmek istiyor. Şu var ki Refik Erduranın verdi- ği örnekler -kötüsü gibi, iyisi de- tatmin edici, kuvvetli gerçekleri ve şahsiyetleri olan kişiler değil. Bu tip- lerin hamur ban"ı bütün "ufunef'ini akıtarak de- şemiyor. Siyah-beyaz mücadelesinde de çatışma, sürükleyici bir "mesele"- den ziyade güldürmesi gereken "du- rum"lar üzerinde düşünülmüş. Böyle olduğu için de "İkinci Baskı" düşün- dürmekten çok güldürüyor, ama ra- hat rahat, "adi" ye ve "kolay" a düş- meden, Sahnedeki oyun w. jkinci Baskı" Küçük Sahnede, bü- tün olarak iyi oynanıyor Haldun Dormenin sahne düzeninde göze çar- pan eksik, -Duygu Sağıroğluhun de- korunda olduğu gibi- vakanın geçti- ği gazete idarehanesinin özelliklerini verecek havanın yokluğu. Eserin başrollerinden çok iki tali rol, fiti gerçek sanatkarın oyununda AKİS , 31 EKİM 1960 büyük bir renklilik, canlılık ve ger- çeklik kazanıyor: Altan Erbulakın oynadığı Canavar ile Erol Günaydı- nın ozmadığı üstad Ziya Kadir. "Afet" kız ehir Tfyağrosunun Komedi Bölümü, Şveni Tiyatroda, akşam temsili olarak Shakespeare'in "Hırçın Kız"ı ile mevsime girdi. Dram Bölümünde Perihan Tedü gibi, Komedi Bölümün- de de Şirin Devrim ilk reji deneme- sini Shakespeare ile veriyor. Erkek rejisörden yana darda olduğu anla- şılan Şehir Tiyatrosunun kadın sa- natkârlarını, hele sanat ve edebiyat kültürü olan kadın sanatkârlarını bu alanda denemesi güzel bir şey. Batı sahneleri kadın rejisörlerden bugüne kadar pek parlak bir netice alama- dı, ama belki biz, birgün, onların başaramadığım başarırız inşallah! Şirin Devrimin bize sunduğu "Hır- çın Kız," Shakespeare'in bildiğimiz "Hırçın Kız"ı değil, bir "afet"! Bir Shakespeare komedisini sahneye koy- mak pek hafif gelmiş olmalı ki, Şi- rin Devrim başrolü de kendisi oynu- yor. Kadın kılığına girmiş, Teksaslı hakiki bir kovboy gibi ortalığı kasıp TİYATRO kavuruyor. Tabii onu yola getirmek için de karsısında Petruchio'yu oy- nıyan Abdurrahman Palayın da ne yaman bir kovboylar kralı haline gel- mek zorunda kaldığı kolaysa tahmin edilebilir. Sahnedeki oyun B” Amerikan kovboy filmini arat- mıyan bu garip "Hırçın Kız" hayli Shakespeare oynamış olan Şe- hir Tiyatrosu için bir yenilik dene- mesi olarak kabul edilebilir. Ama Shakespeare'le pek ilgisi a, bir Shakespeare denemesi.. Gene de Şirin Devrimin "afet kız"ı seyirciyi bol bol (güldürüyor. Bu şirin reji. kendi şirinliği içinde. eserin canlı, neşeli havasını olsun di- namik bir oyunla verebiliyor. Eh, bu da olmasa yeni "Hırçın Kız" temsi- linin hoşa gidecek ne tarafı kalırdı?.. Bellibaşlı (o rollerden Grumio'da Gazanfer Özcan, Gremio'da Avni Dil- ligil, Baptista'da Mehmet Karaca. Bianca'da da Şadıman Aysın güzel kompozisyonları, itinalı oyunlarıyla rejinin baskısından kurtulup dikkati çekmeğe muvaffak oluyorlar. 33