yesine ulaşamadı. Onbir filmcimizin bir araya gele- rek, kurdukları Yerli Film Yapanlar Cemiyeti, bu kânunun meriyete gir- mesi ile mantar gibi bitmeye başla- yan yeni ve 1rıh ufaklı film şırketle— ri arasında boğulup gitti. ki, bu işe önayak olan prodüktörler- den bir kısmı şirketlerini tasfiye e- dip piyasadan tamamen — çekilmek zorunda dahi kaldılar. İkinci gayret Aradan geçen yıllar Türk filmcili- ğinin hiç de iyi bir yola girmediği kanaatini umumileştirdi. Yeşilçam Sokağında çalmaya başlayan alarm zilleri üzerine filmcilerimiz ikinci bir defa elele vererek bu işe bir çare a- ramak üzere paçaları sıvadılar. Tür- kiye Film İmalâtçıları Cemıyetı adı altında teşekkül eden birlik, bu dâ- vanın halli yolunda basın 11e de teş— riki mesai teşebbüsüne cak ne çare ki, Türk ülmcılıgının bır çok yaralarına neşter vurması bek— lenen bu basın toplantısı lar geçmesine ragmen bir türlü veden fiile çıkama kuv— Söylendiğine göre, Türkiye Film Imalatçıları Cemiyeti, Türk filmcili- ğini kalkındırmak ve çağdaş seviye- ye eriştirmek gayesine matuf çalış- malarına devam etmektedir. Bu yol- da bir de Türk Film ve Sinema Ka- nunu çıkarılması yolunda — baza te- mennileri havi — gerekçe — raporu kaleme alınmış bulunmaktadır. Fran- sız Film Endüstrisi Kanunundan mülhem olarak hazırlanan bu basarı- nın memleketlimizin bünyesine ne de- rece adapte edildiği kati olarak bi- linmemektedir. Türk filmciliği sahasında kati bir reform yapılması işi, gereken l hassasiyet ile ele — alınacaksa, bu dâvada en büyük rol — devlete düş- mektedir. Bugün beyaz perde âle- minde lider mevkiinde bulunan bü- tün sinema payitahtları bu mevkie devletın gösterdiği — yardımlar — sa- inde — ulaşmışlardır. Hükümetin bu mevzuda yapacagı yardımlar mâli ve kanuni olmak üzere iki bü- yük esas altında — toplanabilir. Türk filmciliğini — Yeşilçam — Soka- ğından çıkarıp modern — stüdyoları havi büyük bir sinema — sitesinde yerleştirmek — ve bu — stüdyolarda çevrilecek — filmleri, bu — filmleri meydana getirecek «şirketleri sağ- lam bazı esaslara — bağlamakla bu dâvada en kısa bir zamanda muvaf- fakiyete erişileceği muhakkaktır. Bunu temin için Türk filmciliği» nin 40 yıllık mazisi uzerıne bir sün- ger çekip, her yeni baştan kurmak ve sağlam temeller üzerine inşa etmek — gerekmektedir. Bunun için de icraata film — şirketlerinden başlamak icap eder. Türk filmciliği- ğini — ellerinde tutacak — şirketlerin muayyen bir sermayesi olması ancak bu sermayeye sahip şirketle- re film çevirme hakkının tanınma sı, fîlmcılıgımızın inkişafı yolunda ilk AKİS, 9 AĞUSTOS 1958 büyük adım olabilir. Böylelikle yalnız şerit parasına film meydana getiren gelgeç şirketler kendiliğinden tas- fiye edilmiş olacaktır Büyük ser» maye yatırımı ve eserler mey- dana getırebılmek gayesıyle vücu- da getirilen şirketlerin eline geçecek olan Türk filmciliğinin kötü film- lerden kurtulması da böylece im- kân dahiline girecektir. Hayatı bir ehemmiyeti haiz bulunan ilk devre zarfında şirketleri olduğu gibi çevi- recekleri filmleri de muayyen bir mâli ölçü ile bağlamak gerekır Mu- ayyen bir masraftan aşağı film çev- rilmesine müsaade verilmemek şartı ile bu büyük hamlenin ikinci adımı da atıldıktan ve kuvvetli bir de kon- trol heyeti kurulduktan sonra Türk filmciliğinin en kısa bir — zamanda muasır seviyeye yukselmemesı için hiçbir sebep kalm SİNEMA şekilde tatmin ediyorlardı. Sinema seyircilerinin sayısını gösteren ista- tistikler cehennemi bir sürat içinde başaşağı düşmeye başladı. Sinema — saltanatının — payitahtı' Hollywood, karanlık bir akıbete doğ- ru sürükleniyordu... Sinema dünyası bu tehlikeli rakibi altedıp halkı tek- rar sinemalara sürükleyebilmek için bir takım yeniliklerin yapılması za- manının çoktan gelip geçtiğini anla- dı. Nitekim sinemaya yeni bir veçhe verilmesi yolunda yapılan çalışma- lar çok geçmeden semeresini verme- ye başladı. İlk önce Cinemascope, ondan sonra perdedeki hayali, sem şekle getiren Sinerama ve nihayet üstüvane şeklindeki bir salo- nu çepeçevre kaplayan perde üzerin- deki Sirkorama birbirlerini ettiler. Halkın sinemaya karşı gün- den güne azalmakta olan alâkası bu Panoramik perde Sinemanın Hollywood Galip sayılır bu yolda... on asrın hârika icâdlarından bi- S ri olan televizyon, pek kısa bir amanda harcıâlem bir metan hâlini alıp evlere kadar girdiği zaman, si- nema dünyası ne kadar buyuk bir rakip karşısında kaldığını — farketti. Ama ilk şaşkınlık içinde elde, yapı- lacak birşey yoktu. Bu muhım icâd Hollywood'un altını Üstüne — getir- mekte gecikmedi. Televizyon — deni- len nesne halkın sinemaya karşı 0- lan alâkasını birdenbire kırıp geçir- di. Sırtında pijaması, ayağında ter- liği ve elinde içkisi olduğu halde se- dire uzanan veya pufla koltuğuna gömülen sinema meraklıları, — sıcak evlerinde televizyonun karşısına ge- çerek bu ihtiyaçlarını en mükemmel şahlanışı fevkalâdelikler neticesi tekrar art- aha elinden kaçırmamak en- dişesi içinde, büyük maddi fedakâr- lıklara katlanarak fevkalâde eserler ortaya çıkarmaya başladı. Büyük masraflarla meydana — getirilen bu yeni janrdaki filmlerin elde ettikleri hâsılat da, pek yüksek mertebelere ulaşmaya başladı Bunun neticesi si- nema âlemi, şöhretli sanatkârları yüksek meblaglardakı kontratlarla kendisine baglarken televızyon ek- bilhassa netıce ta- lede, asrın harika icadını daha mü- emmellerını meydana koymak su- retile mağlüp etmiş oldu. 33