Böyle bir hadise, "Lohengrin" in geçen haftaki temsilinde — olamazdı. Çünkü Wieland, eseri o derece mü- cerret bir anlayışta sahneye muştu ki kuğu ancak, birkaç çizgiy- le belirtilmiş olarak fona aksettiril- mişti ve kahraman, aşağı doğru ha- reket eden bir platformun üstünde sahneye iniyordu. 1951 yılından be- ri, kardeşi Wolfgang ile birlikte, de- desının bütün ünlü operalarını —1960 yılındâ oynanacak olan "Uçan landalı" hariç- ileri bir şahsi anlayış- la sahneye çıkartan Wieland'ın yeni "Lohengrin" i, bugüne kadarki gay- retlerinin en başarılısı olarak kabul edildi. Sakin ve yorgun Wieland fırtı- nalı bir mizacı olan dedesi Richard'- dan, bu bakımdan ayrılmaktadır. Fakat, sanatçı davranışı bakımından bırleştıklerı bir nokta vardır ve "W- eland'ın getirdiği yeniliklere — karşı bir tavır takınanlar bu noktayı ih- mal etmektedirler. — Wieland — gibi, Richard Wagner de, gününde, sahne- ye koyuş usülleri ve tekniği cihetin- den bir yenıleyıcı telakkı edilmektey- d Ne üyükbaba, operaları- göz alıcı renklerle süslü ve g çekçı anlayışta sunulmasını istiyor- du. Oysa "Wieland, süs ve gösterişe itibar etmemekte, sadeliği tercih et- mekte, tahtalar ve bezler yenine, çiz- gi ve ışık kullanma yoluna gitmek- tedir. Geleneklere bağlı — tenkitçiler Wieland'ın bu derece basitliğe, ya muhayyile, kısırlığı, ya da para az- lığı yüzünden gittiğini iddia etmiş- lerdir. Bununla beraber "Wieland'ın son mizansenleri, azınlıktaki aleyh- tarları da fethetmiye — başlamıştır. büyükbabanın, Wieland'ın yaptıklarını candan tasvip — edeceği bile söylenebilir. Çünkü — Wieland'ın Lohengrih'de — yaptıkları, Richard 'in hu eser hakkında görüş- sözlerine uymaktadır er- Wagner lerine, Wieland'ın mizansenleri o derece titiz, detaylara o derece sadık ve bil- hassa simetri şuuru bakımından o derece şaşmaz bir tutumu aksettir- mektedir ki, meselâ düğün sahnesin- de, koristler biri başını merkeze doğ- ru eğdiği zaman, sahnenin öbür u- cunda bulunan bir korist de, aynı baş hareketini, aynı anda taklit et- mektedir. Wieland'ın Lohengrin mi- zanseninin ilgi uyandıran bazı öÖzel- likleri arasında şunlar da vardır: Bir kere, Bayreuth'da ilk defa olarak, e- serde bazı kesmeler yapılmıştı. Bay- reuth devamlılarından ve bu festiva- lin tarihçesini yakından tanıyanlar- dan hiçbiri bundan önce Bayreuth'da 'bir Wagner operasının bazı çıkart- malar yapılarak oynandığını hatırla- mıyordu. Bundan başka — sahnedeki hareket asgari hadde indirilmişti. Bu sebeple eserın temsılı operadan and, birinci p 70 dakıka süreyle, donmuş gibi hareket- siz durmasını istemişti. Korislerden birinin bu hareketsizliğe dayanama- dığı için düşüp bayılması, temsilin hadisesi oldu. T ITYA A. B. D. Devletsiz tiyatro (Colombus- Temmuz) merikan tiyatrosunun, New York'- un — Broadway'inde en dağdağalı günlerini yaşadığı uzun kış mevsim- leri boyunca New York'un dışında kalan bazı şehirlerde tiyatro seyret- mek bir şans ve tesadüf işidir. Bu şehirlerdeki tiyatro meraklıları de- rin derin göğüs geçırmekten kendile- rini alamaz ve bir küçük Amerikan şehrine tesadüfen uğrayacak tiyat- TO truplarının yolunu gözetlerler. A- rada York'a yapılan kaça- mak seyahatler ise, gerek — burada mevsim biletlerinin çoktan tükenmiş olması, gerekse elde mevcut sayılı birkaç güne bütün Broadway temsil- lerini sığıştırmanın imkânsızlığı yü— zünden tiyatroya, olan susuzluğu gi- derecek cinsten değildir. Gerçi Ame- rikanın her küçük ve belki de en kü- çük bir şehrinde dahi bir üniversite, bir okul tiyatrosu mevcuttur. Bırçok yerde hususi tiyatro teşekkülleri el- lerinden geldiğince bu çeşit halkın tiyatro zevkine hizmete çalışırlar a- ma, bütün bunlar eninde sonunda a- matörce gayretlerdir ve Amerikalı- nın, bu merakım ve zevkını tatmin edecek durumda deği Bazan insan duşunur de, okulla- rına, üniversitelerine ellişer bin dok- sanar bin kişilik stadyumlar kurabi- lecek, şehrin en büyük ve en modern binalarını talebelerin istirahat, eğ- lence ve sporları için — ayırabilecek birçok yerlerde; halkın iş saatleri dı- şında hoşça vakit geçırebılmesı için "nefes alma merkezleri" — açabilecek kadar zengin ,olan bir Amerikanın, neden bütün bunların bulunduğu her ehirde birer de devamlı temsil ve- rebilecek tiyatro bulundurmadığına, tiyatronun, daha doğrusu tiyatro en- düstrisinin neden sadece New York' T R O ta öbekleşip durduğuna şaşar kalır. ıpki otomobil sanayiinin meselâ, bir Detroit'le merkezileşmiş olması gibi tiyatronun da Broadway'li pat- ronları tarafından sekiz silindirli, çifte lâmbalı bir sanayi haline geti- rilerek en büyük, en şöhretli firma- larıyla Broadway'in göbeğine kök saldığına şüphe yoktur. Dünya ye- rinden oynasa bu kökler Broadway'- in yan sokaklarından daha aşağıla- ra, daha uzaklara gitmeyeceklerdir. Bu patronlar durmaksızın piyes, pro- düktör, aktör, besteci imal etmekte- dir. Neticede ticari kabiliyeti haiz bir mal ortaya çıktı mı da bunu hal- ka reklâm için dökmedikleri para, sarf etmedikleri kuvvet kalmamakta ve ilk anda bütün bu gayretlerin ga- yesi sadece ve sadece gişe hâsılatı olmaktadır. Bunu da, sekiz milyon nüfuslu New York şehrinde bu ka- dar alâyişten sonra elde etmemeğe elbette ki imkân yoktur. Tiyatro sanatı daima kendini sü- rüm sanatından sonra gösterir ve bir de bakarsınız ki, mevsim sonunda bir "My Fair Lady" kadar hasılat, yap- mamış bir eser, sessiz sedasız Pulit- zer, yahut Tiyatro Kritikleri Arma- ğanını alıverir. Bütün bunlara sebep şüphe yok ki, tiyatro patronlarının arkalarını devlete dayamamış olma- ları, kendi bütçelerini kendileri yap- mak zorunluğunu duymalarıdır. Yine bu sebepledir ki Broadway, olsa ol- sa Amerikalıya, Amerika — sathında bir tiyatroya ancak ihraç ettiği ve çoğu zaman da New York'ta yükü- nü tutmuş, hayli de bayatlamış mey- valarla hizmet edebili Her konuda olduğu gibi, tiyatro konusunda da Amerikalı artık kol- ları sıvamanın sadece kendısıne düş- tugunu bilmekte ve tadyumlarını, "nefes alma merkezlermı nasıl kendi kendisine yapmışsa tiyatro konusun- da da ayni şeyi yapmaya çalısmak- Broadway'da bir festival Amerikan tiyatrolarının temerküz. kampı