Cuma günü D. P. Meclis Grubun- da hazır bulunacakların içimle hafı- zaları nisyan ile malül olmayanlar, 1956 yazanda duydukları bir edebiyatı mutlaka tebessümle hatırlayacaklar- dır. O zaman İktidar liderleri Meclis- ten görülmemiş bir sürat içinde meş- hur "kanunlar trilojisi"ni geçirmiş- lerdi. Trilojinin esas unsuru Milli Ko- runma Kanunuydu. Gaye hayatın u- cuzlatılması, karaborsa ejderinin ye- re serilmesiydı İktidar liderleri son derece açık şekilde teminat vermiş- lerdi: Bu kanun geçerse bütün sı- kıntılar ortadan kalkar! Fakat bir küçük şartları vardı: Onunla bera- ber Meclis Toplantı ve Gösteri Yü- rüyüşlerini yasak etsin, — Basını da sımsıkı bağlasın. Bızzat D. P. Ge- nel Başkanı bunlar yapılmadan Milli Korunma Kanununun — fayda vermeyeceğini söylemişti. — Trilojinin lanıp "1946 ruhu"na dönülmesini is- temektedirler. Bunların kanaatince antidemokratik yola iktisadi sıkıntıların huzursuzluğun — zoruyla girmiştir. Işler bozulunca, "hükümet etme"nin kolay olmadığı görülünce tek parti —özlenilen bir Trejim sayıl mış, dertlerin duyrulmaması dertlerin halledilmesine — tercih — olunmuştur. Madem ki dertler azalacaktır, madem ki iktisadi vaziyet salâh — bulacaktır o halde vatandaşı hakikaten meyus eden tahditler kaldırılmalı, tenkit ve murakabe kabul edilmeli, re]ım feraha kavuşturulmalıdır. O 'takdir de, bizzat iş başında bulunanlar ev- hamlardan kurtulduklarını, rahatla- dıklarım hissedeceklerdir. O takdir- de, Muhalefetin saçtığı fesat tohum- ları müsait vasat bulmamaktan sa- çıldıkları yerde sönüp kalacaklardır. Doğrusu istenilirse bu " Yaylacı- D. P. milletvekilleri Büyük Mecliste Alkış kabulünden bu yana neticenin D. P. için ne olduğu hiç kimsenin meçhu- lü değildir Şımdı “Artık halledelim" cereya- nının şampiyonları — -sembolleri Dr. Gediktir- aynı havayı çalacaklardır. Muhalefet vatan sathına — fesat to- humu saçarken Görülmemiş Başarı ile sağlanan i.mkânların lâyıkıy.I_a kullanılmasına imkân — yoktur; hü- kümetimize evvelâ rahat nefes al- dırtmış) İkinci ihtimal: Toparlanalım! Fakat bu haftanın ortasında An- karaya gelen D. P. milletvekille- rinden bir başka grup — tamamıyla, aksi kanaattedir. İspat Hakkının ar- tık 1 numaralı taraftarı olan Mükerrem Sarol ve arkadaşları bilâ- kis, memlekette D. P. lehinde bir ha- va yaratıldığına göre bundan fayda- AKİS, 9 AĞUSTOS 1958 tutacaklar lar" grubu, milletin büyük bir kıs- mının ve hele tarafsızların tamamı- nın arzusuna tercüman olmaktadır- lar. Hakikaten geçen haftanın sonun- da, bir dış yardım aldığımızın ilânın- dan itibaren gazeteler sadece bu ar- zuyu ifade ettiler. Hattâ, — İktidara taviz dahi vererek.. Meselâ Nadir Nadi mal demokratik rejimlerde insanı yadırgatacak bir "damara bas- mak" keşfetti ve bugünkü hale gel- memizin bir sebebi olarak da, "Muha- lefettin İktidarın damarına basması" nıgösterdi! Herkes, inanmasa da, "Artık İktidar, C.H. P nin 1947' den itibaren girdiği yola girse, şu par- tizan idareye son yerse, insan hak- larına herkes içn — müsavi saysa" di- ye dua ediyor ve sakatlığı anlaşılan yolun terkedilmesini temenni — edi- yordu. Okuyucu mektupları Demokrasi hakkında ok partili hayata girdikten bir uçuk si sonra 15 Temmuz 1947 tarıhınde o zamanın Cumhur- başkanı İnönü, yenı kurulan de- mokrasimizin hangi ana temellere dayanması icap ettiğini pek iyi an- lamış ve Devlet Reisinin, idare A- mirlerinin, — İktilar ve Muhalefet partileri muvacehesındekı durumla- rını belirti "Her iki partiye karşı kendımı musavı derecede va zifeli görüyorum" demişti. — İni idare âmirleri ve bilhassa valıler için de "... fakat meşru ve kanu- ni siyasi partilere karsı tarafsız ve eşit muamele mecburiyeti, sıyası hayat emniyetinin temel şartıdır demek suretiyle dem dâ sında ne ar saınımı oldugunu daha o zaman göstermişti. Bir Devlet Reisinin onbir sene önce soyledıgı bu sözlerle, bugun- kü durumu B ir İ- dare amıı'ıne "Partizan olmıyan vali istemiyorum" tarzındaki söz- lerini ve Sayın Cumhurbaşkanımız Bayarın D harfleri bulunan bir bastonu taşımak suretiyle bir par- tinin Cumhurbaşkanı olduğunu ih- sas etmek istemesini düşünüyorum , demokrasi dâvasında ne kadar gerilemiş olduğumuza üzülüyorum. H. Fehmi — Ankara d Politikacılar hakkında, H.P. den D.P. ye transfer edi- len S. Atamanla S. Somuncuoğ— unun Menderes V. kabinesine alın- ması birçok D. P milletvekilleri, ef- ârı umumi: e sizler tarafından çok yadırgandı. Halbukı ortada ga- rip bulunan hiçbir şey yok' Zira Ataman, 1950 seçimlerinde D. P. Iktıdara gelirse memleketin turlu yönlerden maruz kalacağı sıkıntı- ları hararet ve belagatla anlatmış ve halkı D. P. ye rey vermemeğe davet etmişti. Somuncuoğlu da 1950 ve 1954 seçimlerinde aynı söz- leri söylediği gibi B. . M. de 1955 den evvelki tenkitlerinde de Menderesin mali ve iktisadi poli- tıkasının memleketi içinden çıkıl- ası çok güç bir uçuruma sürük- ledıgını belirtmişti. Şimdi bu iki zeki zatın, bütün dedikleri tahakkuk dana çıkmıştır. Sayın Başbakanı- mızın uzak görüşlülüklerini bizzat muşahede ettiği bu iki milletveki- Hükümetine alarak onların bu feraset ve hasletlerinden faydalan- maya çalışmasında garip buluna- cak ne var sanki?.. Nevzad Üstüner — Ankara 11