YURTTA OLUP BİTENLER. tez ameliyesine girişerek basına ken- disi adına bir fikir söyleyecek vasi- yete gelmişti. Yaptığı basın toplan- tısında Aksal yardımın hakiki mahi- yetini belirtti. Kötü bir iktisadi si- yaset yüzünden, iktisadi durum alt üst olmuştu. — Bilhassa dış borçlar, son derece ağır bir yük teşkil edi- ordu. Maliye Bakanının da sö yle— dıgı gibi 1961'e yani gelecek seçim- lere kadar 400 milyon doların üstün- de -Türkiyenin onbeş aylık ihracatı borç ödemek lâzımdı! İşte, teneffüs edemez bir hale gelen Türk iktisadi- yatına biraz nefes aldırmak için bu yardım yapılmıştı. Yalnız yardımın tek başına müşkülleri halledebileceği sanılmamalıydı 280 milyon Osmanlı altını ne işe yaramıştı ki? Bu se- beple, yardımdan çok yardım dola- yısı ile kredi veren hükümetlere alı- nacağı vaat edilen tedbirler mühim- di. Yardım bu tedbirlerin — yanında bir mâna ifade edecekti. Hükümet Muhalefetin yıllardan beri söylediği bu tedbirleri almaya şimdilik niyet- li görünmemekteydi. Acaba bu yolda samimiyet ve ciddiyetle devam ede- cek miydi? Halen temel mesele buy- du ve bu mesele yendi kredilerin iç politika maksatları ile istismarından çok daha mühimdi. Ankaraya hareket aftanın sonlarında, bilhassa Ak- salın aklı başında açıklamaları- nı takiben Dış Yardım mevzuunda C. H. P. saflarına sükünet avdet et- mişe benziyordu. meselenin bir Dış Yardım meselesi değil, İnö- nünün geçen hafta — söylediği — gibi "lç politikada huzuru temin edecek misiniz, etmeyecek misiniz?" mese- lesi olarak mutalaa edılecegı mu- hakkaktı etin bir müca- dele çmak azminde her zamandan kuvvetli görünüyordu. — Bu haftanın ortasında İnönü "Eğer Meclis ikti- sadi vaziyetle beraber iç ve dış po- littikayı da konuşmazsa, bize fikir- lerimizi söylemek imkânı verilmez- 27 Ağustostan evvel D. P. nin Meclisi toplantıya çağırması bizi tat- min etmeyecektir ve biz — Meclisin tekrar toplanmasını isteyeceğiz" de- di. Bu, P. nin kararını ifade edıyordu Haftanın sonunda, D. P. nin Mec- lisi önümüzdeki haftanın başında toplantıya çağıracağı tahmin edildi- ğinden yurdun muhtelif yerlerine da- ğılmış Muhalefet milletvekilleri An- karaya donmeye hazırlanıyorlardı. C. . için birinci hedef Mecliste tam kadroyla hazır bulunmak, ikin- ci hedef ise geçen defa yapılma fir- satı bulunmayan büyük meydan mu- harebesinde bu defa zaferi kazan- maktı. Dış politika İstifayı sevmiyen adam Bu haftanın başında bir gece Ye- şilköy hava meydanına inen ko- 14 Fatin Rüştü Zorlu İstifadan — bahsetmeyin — de... caman uçaktan uzun boylu — Fatin Rüştü Zorlu çıktığı zaman saat onu geçmişti. Dışişleri Bakanının arka- sında, mutad veçhile Ziya Tepede- lenli vardı. Zorlu Paristen dönüyor- du. Kendisini bekleyen gazetecilere son derece mültefit bir edayla yak- laştı ve daha onlar lafa başlamadan sordu: "— Nasıl, aldıgımız sizi memnun etti m Dışişleri Bakanının, alacağı ce- vabı tahmin eden bir edası vardı. Muhabirlerle yaptığı hasbihalde bir i "Nasıl, döviz — bollaşacak mı?" diye sorunca da kendisinden memnun bir tavırla "Bu getırdıklerı— miz ne? epsi döviz, hepsi para" i. Muhabirler Dışışlerı Bakanının bu iktisat anlayışını yadırgadılar a- yardımlar ma, pek seslerini çıkarmadılar. Zor- lu, uzun müddet uğraştıktan, para etme- sahiplilerinin şartlarım kabul mek için direndikten sonra nihayet borç temin etmiş bir insandan Ziya- de bu borcu lütfen kabul etmiş, böy- lece de eli para. döviz dolu olarak memlekete dönmüş bir kimse halin- deydi! Gazeteciler Dışişleri — Bakanının keyfini mülakatın sonlarında kaçır- dılar. Bir muhabir Irak hâdiseleri hakkında birbirini tutmaz beyan ve hareketlerde bulunduğu, söylenmedi caiz olmayan sözler soyledıgı ve iki dakika ötesini göremediği için Mu- halefet tarafından istifasının isten- diğini hatırlattı. Zorlu, sinirli bir ta- vırla: "- Muhalefetin bu sözleriyle ka- tiyen alâkalı değilim" cevabını ver- di. Muhabirler o zaman —Zorlunun, istifadan hiç hoşlanmadığını bir de- fa daha anladılar. Zorlu, istifanın lâ- fıyla dahi kendisini alakalı saymı- yordu. P. Grubunda da istifası istendiğinde evvelâ "Peki — efendim. Hilton Oteli Alameriken Dışişleri Bakanlığı AKİS, 9 AĞUSTOS 1958