istemektedir. imdi konuşma sırası, "bu şekil meselelerinin hiçbir ehemmiyeti yok, yeter ki bir ân evvel toplanalım" di- yen Kruşçefindir. Hakikaten sokaktaki insan için sayısız nota teatilerine, L seya- hatlerine, NATO toplantılarına sebep olan bu usul meseleleri fazla bir şey ifade etmemektedir. Mühim olan böyle bir toplantıda neler konuşula- cağıdır. Acaba bu Birleşmiş Miletler etiketi altındaki zirve — konuşması, Orta Doğuda topyekün bir hâl çare- si araştıracak mıdır? Yoksa Lübnan, Ürdün gibi âcil meselelerin halliyle mi yetinecektir? Görünüşe göre Ame- GEMİ tır. Netice, istenenin tam aksi ol- muştur. Bir sizden bir bizden diye- rek,arkadaşının alnındaki sineği tabancayla vuran Arnavudun hikâ- yesini hatırlamamak — imkânsızdır. Herşeyi elde etmek isterken, hayati menfaatleri kaybetmek tehlıkesının göze alınmasının başka türlü izahı yoktur. O halde Batı, hesaplarını petrolün kullanılması ve — bölgenin üçüncü bir Dünya harbine sebep ol- maması gibi — vazgeçilmez — asgari menfaatlere — göre — ayarlamalıdır. Fazlasını elde edebilirse ne âlâ, e- demezse, bunlar harbin eşıgıne git- mek için sebep değildir Acaba bu asgari gayeler Arap Dünyasında tek hâkim kuvvet ol- duğunu aklı başında bütün insanla- rın teslim ettiği Arap milliyetçili- ğiyle bağdaşabilir mi? — Hâlen Na- sırın temsil ettiği -fakat yaratma- dığı- Arap milliyetçiliği ne istiyor? Araplar tek — kelimeyle, Batı- lılar gıbı olmak arzusundadırlar. Şeyh ve Paşa idaresi yerine modern bır devletın kurulması, sosyal ada- letin tesisi, kadının haremden kur- tulması, iktisadt kalkınmanın ger- çekleştırılmesı ve unun — için petrol gelirlerinden büyük ölçü- de faydalanılması — kralları ve pa- taları kovan yeni hükümetlerin içeride —takip — ettikleri — başlıca gayelerdir. Bundan tam 38 sene ev- vel Atatürk de başka bir şey yap- mıyordu! Ne çare ki, memleketini Batılı yapmak isteyen Atatürk gi- bi Araplar da karşılarında Batılı- ların — dikildiğini gormektedırler Kendine benzemek istiyenlere "ha- yır, kralların, paşaların elinde kala- caksın" demesı Batının sayısız tena kuzlarından belkı de en acıklısıdır. Tıpkı Atatürk devrindeki gibi Arap milliyetçiliğine dostluk — elini uza- yegâne memleket, taktik üs- tadı Sovyetler Birliğidir! Dış münasebetlere gelince. Arap mıllıyetçılıgı Sulzberger'in tabiriy- ©; erebeylerine — borç ' ödemek AKİS, 9 AĞUSTOS 1958 rika ve İngiltere mevzuların tahdıt edilmesine ve. statükonun devamına taraftardırlar. Toplantıda Lubnan ve Ürdünün istiklâlinin milletlerarası bir garanti altına alınmasını temine çalışacaklardır. Meselâ Eisenhower'- ın Krutçeften Kral Hüseyinin tahtı için garanti istemesi, son derece ko- mik de olsa, ımkansız değildir! Uya- nık ve faal diplomatlara sahip olan İsrail de, bu fırsattan istifade, hu- dutlarını garanti ettirmek için gay- ret göstermektedir Ne var ki Krutçef ve Nasırın, Kral Hüseyine — ilişmiyecekleri hak- kında garanti verdikleri farzedilse bi- le, krallarını istemiyen Ürdünlülere maksadıyla Churchill ve Lawrence tarafından sigara dum rı ve konyak kokuları arasında uyduru— lan sun'i hudutları yıkmak ve Arap birliğini gerçekleştırmek istemek- tedir. Arap Birliği bir cins Arap "Misakı Mıllı 'sidir. Birleşmeye a- zimli Araplar Türkiyenin uzun yıllar yaptığı gibi bitaraf kalmak niyetindedirler. Haklı veya haksız, Doğu - Batı kavgasına karışmak istememektedirler. Nehru ve Su- karno da başka türlü hareket etme- mektedir Batılılar bakımından Arap mıllıyetçılıgı 1 — Arapların birleşmesi, 2 — NöOtralist bir dış siyasetin takibi, 3 — Petrol gelirlerinin bütün bölgenin iktisadi kalkınması için kullanılması - ki petrolün millileş- tirilmesini gerektirebilir - şeklinde tezahür etmektedir. u gayelerin Batının asgari ga- yeleriyle, yani petrolün — kullanıl- ması ve bölgenin istikran ile uz- laşmaması için hiçbir sebep yoktur. Şöyle ki, petrolün yegâne alıcısı Batıdır. Kim işletirse işletsin Orta Doğu petrolü Batı yolunu tutacak- tır. Dünyanın eh- çılgın devlet Baş- kanı bile, Batıyı petrolden mahrum etmeyi bir an için aklından geçir- miyerek, bilâkis satmak için yalva- racaktır. Tabii petrol millileştirilir - se, büyük şirketlerin Orta-Doğuda- ki bir milyar dolan asan - resmen 805 milyon - yıllık kazançları uçup gidecektir. Yalnız unutmamak lâ- zımdır ki, petrol şirketlerinin men- faatleri Batının menfaatleri demek değildir İkinci meseleye, yani bölgenin istikrara kavuşturulmasına gelince, Arap milliyetçiliğine karşı koyma siyasetinin ne neticeler verdiği or- tadadır: Rusya bölgede boy göster- miştir, Batı düşmanlığı artmıştır ve Orta-Doğu üçüncü har- binin patlıyacağı bir yer halıne gel- miştir. Bu üç kalemlik muhtasar DÜNYADA OLUP BİTENLER nasıl meram anlatılabılecektır" Mr. Dulles bu meseley üşünmüştür. Böyle sürprizleri onleme için, geçen haftaki basın toplantısında söylediği gibi, "bilvasıta tecavüzün Birleşmiş Milletlerin icraatı sayesinde" önlen mesini istemektedir. Öyle anlaşılı- yor ki ulles, Ürdündeki İngiliz askerlerini, Birleşmiş Milletler kuv- vetleriyle değiştirmek arzusundadır. Birkaç dolarlık bir yardım da Dul- les plânının yapıcı decektir. bir çare bulmaktan ileri bu Doğan AVCIOĞLU bilanço, Nâsırıntemsil ettiği milli- yetçiliği önlemek değil, bilâkis o- nunla anlaşma yollarını aramanın gerektiğini —göstermektedir. Orta Doğuda bulandırılan suların berrak- laştırılabilmesi için üçüncü hür yol mevcut ğildir. Bu arada Sovyetler Birliği tabii ki boş durmayacak, Birleşik Arap Devletini hâkimiyeti altına almaya çalışacaktır. Çalışacaktır ama, al- nındaki müstemlekeci damgası sili- nen Batı, Batılılar gibi olmak isti- yenlerin nezdinde avantajlı bir mev- kie -şimdikinin tam aksi- geçecek- tir. Araplar, Rusların peyki olmayı düşünmediğine göre, bu sıyasetın yurumemesı için hiç bir sebep yı tur. Hatt Arap mıllıyetçılıgının hakikaten dostu olduğunu göste- ren bir Batı, İsrailin hayat hakkı- nı kabul ettirmekte şimdikine naza- ran çok az güçlük çekecektir. Nü- fusunun yarısı hristiyan olan Lüb- nan için de farklı bir statünün tes- biti mümkündür. Temel mesele, Batı Dünyasının lideri Amerikanın bu gerçekleri an- layıp anlıyamıyacağıdır. Beklenme- dik bir ilham netıcesı şerden ve ha- yırdan başka konuşmayan Mr. Dulles bu hakıkatlerı anlasa bile, yeni bir Orta Doğu siyasetinin e- saslarını ortaya koyabilecek cesa- rete sahip olabilecek midir? Petrol şeyhliklerini "ille de vermem" diye dıre nen baş müttefik İngiltereye, a Nasır, ya biz" diyen Orta Do- gudakı dostlara ve kendi menfaatle- rini Batının menfaati savan petrol şirketlerine meram anlatabilecek idir? Bunun için hakikaten bin- bir gece masallarındaki — gibi bir mucize lâzımdır. Zaten böyle bir şeye kafa yormıya, — günlük diplo- matik dertleri başından aşkın Mr. Dulles'ın -Krutcefin aksine- vakti yoktur... şimdi, Lübnan ve Ür- dünde statukoyu muhafaza edebıl— menin çarelerini araştırmakla me guldür!. kısmını teşkil e- Tabii ki statükoyu muha- fazadan ve en acil meselelere geçici gitmeyen düşüncelerin, Arap Dünyasının dertlerine deva olmasına imkân yok-