tart yoktur. Tenis Klübüne devam edenler ekseriyetle orta yaşlılardır. Bizim klüplerimizde daha ziyade o- yun oynanmakta, gençler barınanla— maktadır. Sokakta kalan birçok gen cin tatil günlerinde, serserilikle va- kit geçirmelerini bu bakımdan biraz- da mazur görmek mümkündür. Bu, gençliğin ihtiyacını duyduğu mühim bir eksikliktir. Şurasını unutmamak lâzımdır ki, çalışmak ınsanı nasıl. terbiye ederse eğlenmek de aynı de- recede terbiye eder. Medeni bır şekil- de eğlenmesini öÖğrenmeyen gençler, hem, kendi kendilerine, hem cemiyete zararlı olurlar. Gençlik — klüplerine memleketımızde kuvvetle — ihtiyaç vard Arkadaşlık ve flört ençlerin, kız erkek beraber gez- meleri spor yapmaları, fikir mü- nakaşalarına — girişip — tartışmaları, sanat toplantıları, — piknikler tertıp etmeleri, dans etmeleri muha ki gelişmelerini saglamak, mesut bır gençlik ve şuurlu bir istikbale gidiş bakımından gayet faydalıdır. Karşı- lıklı bir hoşlanma mevzuu bahis ol- duğu zaman, hudutları çizilmiş bir flört, yasak olmamalıdır Ancak her arkadaşhğı flörte dökmek, arkadaş- lığı bu manada anlamak ve bilhassa bazı aşırı cereyanlara kapılarak ar- tistleri veyahut roman kahramanla- rını taklit etmek elbette ki aynı de- recede zararlıdır Bu şekilde hareket edenler hem üzel senelerını gençliklerini zehırlerler hem te lâfisi bazan bir ömür boy müm— kün olmayacak hatalara duşebılırler mumıyetle gençler sini bilmiyorlar. — Meselâ erkeklerin arkadaşlık genç kıza, lâf olsun diye flört tek- lif edip reddedıldıklerı zaman bunu bir gurur meselesi yapıp arkadaşlığı bozmaları muhakkak ki olgunluk a- lâmeti değildir. Flört ancak karşı- lıklı bir arzu, uzun bir bekleme dev- rinden sonra düşünülebilecek birşey- Flört ve daha ciddi hissi rabıta— lar konusunda anne nç kız yakın arkadaşı, sırdaşı ve yardımcı— sı olmalıdır. Yalnız bu daima ikisi a- rasında kalmalı, anne üçüncü bir şa- hıs olarak birbirini seven gençlerin arasına girmemeli, uzaktan yakından hiç bir tesir yapmamalı ve işlerine müdahale etmemelidi Şahsiyet, bu da bir mesele Eskıden genç kız tipi konuşmayan cevap verirken kızaran, önüne bakan cici zarif bir tipti. Bugun ze- rafet ve güzellik artık kâfi gelme- melidir. Genç kız, bu dünyada yaşa- dığını unutmamalı, her konu ile ilgi- lenmeli dinlemesini de yerinde ko- nuşmasını da öğrenmelidir. Bir genç kız, biraz da kafası ile alâkayı çe- kebilmelidir. Bunun için uyanık ol- p okuması, 1nsan— 11gılenme si lâzım- dır. Tabii onun bu rafı, kadınlık tarafını hiçbir zaman oldurmemek şartı ile.. 28 R A D Programlar Yeni bir 21 Istanbul Radyosunun geçen hafta 14'ünc Puan Bilgi programı, yarışmacılardan bırının yarattığı heyecan havası ve kazanı başarı olmasaydı, bu se- rinin en sönük programı olacaktı. Programın, stüdyo seyircilerini eğ- lendirmek için yapılan ve yayına çıkartılmıyan kısmı artık iyiden iyi- ye bayatlamıştı. Güldürücü Celâl Şa- hin ezbere bilinen nüktelerini bir de- fa daha tekrarladı ve dans müzikçi- si İlham Gencer ile arkadaşları, her zamankinden daha da başarısız bir program çaldılar. Programın esas kısmına, yarışına geçildiğinde, bilgi sahneye çıkan Nazan Aslantepe Canlı kütüphane ilk yarışmacı çiftlerin ya hıçbr şey bilemedikleri, ya da bir sorularda takıldıkları goruldu durumda seyirciyi tek eglendıren şey, bazı yarışmacıların verdıkl eri — gü- lünç cevaplar oldu. Biri "Shakespe- are piyeslerinden ikisinde, iki Ital— yan şehrinin adları vardır: bu piyes lerden birinin adını soylıyebılır mi- siniz?" sualine "Othello" diye cevap veriyor, bir başka yarışmacı da 1li- notip, ya da entertip denen makine- lerin, önce "bir bitki türü", sonra da psıkolo;ıde tıplerı ayırmağa — yarı- yan birer makina" olduğunu iddia e- diyordu. Bugüne kadar belki en başarılı takdimi yapan Erdem Burinin, prog- rama bir canlılık, bir sürükleyicilik Y O vermek için sarfettiği bütün gayret- ler boşa gitmek üzereydi ki, Nazan Aslantepe adlı genç ve sevimli bir yarışmacının yarattığı hava, herke- si uyandırdı. Rakibinin ancak iki pu- an doldurup sahneyi terketmesi üze- rine avantajlı duruma gecen Aslan- tepe, ansiklopedi tariflerinin kesin- liğini taşıyan ve asla bocalamadan verdiği cevaplarla 21 puanı doldur- ma hedefine doğru güvenle ilerledi. Her kadının bildiği bir sualı rahatça cevaplandırmasında, yani sualde ve- rilen tarife dayanarak Casanovanın ismini verivermesinde belki bir özel- lik yoktu ama, aynı rahatlıkla ge- çen yıl İstanbul Radyosunda ölen a- laturka musikişinasın Şerif İçli ol- duğunu da bildi, "Metronom nedir?" sualine karşı da bu aletin en doğru tarifini yaptı. Yarışmacı, birpuanlık sualler seç- mişti. — Sualler yirmibire — yaklaş- tıkça Aslantepede rgunluk ve yaptığıyla yetinme 1steg1 se- zilmiye başladı. Bu ar "Poz metre nedir?" sualinde ıyıce bo— calamıya başladığı zaman salondaki heyecan, hemen hemen bir Galata- saray - Fenerbahçe maçının heyeca- nı derecesine yükselmişti. Yirmibiri doldurmağa hak kazanmış bu yarış- macının kaybetmesini kimsenin iste- mediği hissediliyordu. Sualleri soran Burinin gerek bu sualde, — gerekse Laponya nerededir?" sualinde, ya- rışmacının zihnini açmak maksadıy— le yaptığı imalar fayda verdi. Tehli- ke atlamıştı. Marmara Denizindeki mahkümlar adasının ismi " l1" diye doğru olarak cevaplandırılıp da yirmibir puan doldurulduğunda Buri kürsüsünden atladığı gibi güzel ya- rışmacıyı yanaklarından öptü. Böylece İstanbul Radyosunun Bıl— i Yarışı programlarında, üçün defa olarak 21 puan doldurulmuş, 1lk defa olarak bir kadın bu ulaşmıştı. Ankara — Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Fransız Fioloji- si mezunu olan ve halen İstanbul Teknik Üniversite kitaplığında çalı- an 26 yaşındaki Nazan Aslantepe, rakibiyle arasındaki puan farkının karşılığı olan 950 lirayı alırken, 21 puan dolduranların bir sonraki prog- rama katılma hakkından faydalanmı- yacağını, çünkü bu yarışmanın çok yorucu ve çok heyecanlı olduğunu soyluyordu Ama, aradan — geçecek onbeş gün 1ç1nde bu fikrini değiştir- mesi ve yeni bir 21 puan doldurma hevesine kapılması daha yakın bir ihtimaldir Radyolarda caz 956 yılı Ekiminde, bestecı Bülent Arelin Ankara Radyo Müzik Yayınları Şefliğine getırılmesıyle bu radyonun Batı musikisi programla- rında bir ıslah ve yenileşme hamlesi yapılmış ve bu cümleden olmak üze- re musiki tenkitçisi İlhan Mimaroğ- AKİS, 9 AĞUSTOS 1958