ması lâzımdı. Her şeye razmen; yani her zaman sonradan uyan, her zaman geride kalanların bütün dar ve müteassıp mukave- metlerine rağmlen bu doğum lahakkuk edecekti. Nitekim öyle oldu. İşte devleiçilik bu yeni soysal milliyetçiliğin, bu yeni soysal ulus kurumunun bir müjdecisi oldu: İktisatta devletçilik fikirde ve kültürde devletçilik, politikada devletcilik İmtiyazsız sınıfsız bir millet fikri, vahut soysal bir milliyetçilik ideolojisi Türk inkılâbının maddi ve ameli inkişafile birleşince inkılâp kendi mefhumunu da bulmuş oldu (1). Çünkü inkılâp mefhunısuz olamazdı. Çünkü zaten her inkılâp bir mefhumun, sezilen veya idrak olunan bir fikrin hayata tatbikidir. Binaem- aleyh Türkiye hem bir inkılâba girişti. Hem de bu inkılâhım mef- humunu ve ideolojisini yarattı. Yani Türk milli kurtuluş hareke- ti, bir milli kıyam ve bir millt ihlilâl sahnelermde kalmıyarak, hem maddi hamlcleri, hem temsil ettiği fikirleri ile, harp sonrası devrinin cn geniş ve en manalı bir inkılâbı oldu. Kadro, maddi kuruluş sahasında gücü günden güne artan ve manevi olusş sabasında da kendi mefhumlarını bulan Türk inkı- lâbının fikir ve hareket organlarından biri olarak doğdu. Çünkü gazcetc, kitap, mecmua gibi yazı ile anlatıcı vasıtalar her inkılâ- bın önde sayılan kuvvetleridir ve bir inkılâbın fikir ve hareket alanındaki fuluhat derecesi, onu anlatan bu vasıtaların yetişken- lik, ilerilik vea disiplin seviyesi ile pek âlâ ölçülebilir. Bunun için Kadroda düşünüşte yetişkenliği, fikirde ileriliği ve çalışmasın- da disiplini kendisi için bir ahlâk olarak saydı. Kadro tarafından, inkılâbımızın istihalelerine muvazi olarak müdahele edilmeğe calışan ve ilk bakışta bazılarma korkunç ve nizam harici gibi görünen fikirlerin, inkılân ilerledikçe bu inki- şafa uygun düşüşü onun bağlandığı bu ahlâki prensiplerin mutlu bir teyididir. (1) Bu istihaleyi takip etmek isteyenler fırka kongereleri zadıtlarını tot- kik edebilirler.