Millat [ <tisadiyatı : Sanayi plânından sonra Ziraat plânı. Dr. Vedat Tör Saltanat çağının, Türk ulusuna karsı, barbarlığa varan kaygu- suzluğunu, hiç bir şey, «Türk höyün kadar canlandıramaz: Türk köyü, saltanatın «Halep çıbanı» gibi, toprağımızın üstünde yaşıyor. Yüzlerce yıldanberi vereri, yalnız veren ve karşılık hiç bir şey almıyan Türk köyü, nasıl istiyorsunuz ki, bugünkünden başka görünsün? Kerpiç kulübe, tezek izbe, kağnı, karasapan.. tabii ya.. En soy Kırım ineği bile, bir tutam kuru otunu bulamayınca, sütünü kesiyor. En asil zeytin ağacı bile, timar edilmezse, vahsi- leşiyor ve bir tek zeytin vermez oluyor. Türk köyü, kerpiçleşti, tezekleşti de, hiç bir vakit «Vermem» demedi. Karşılıksız vermenin esaletini, kendini harcıyarak var- menin yüceliğini ve daima vererek tükenmemezliğin mucizesini hiç bir sey, Türk köyü kadar sembolize edemez. Cumurlak Türkiyesinde, köy, ulusal âkonomimizin temelidir. Kurduğumuz sanayi, ilk maddelerini köyden istiyecek, fabrika- ların barındıracağı iş gücü, köy ürünlerimizle beslenecek, büyüyen ve demiryollarile birbirlerine bağzlanan şehirlerimiz, köyden da- ha çok yiyecek çekecek, dışpazarlar, köy ürünlerimizden daha çok özen bekliyecek, yükümleri artan Uluş, köyden daha cok gelir arayacak.. Bütün bu saydıklarımız, köyün yetiştirim (istihsal) ve satım fanksiyonlarına bağlı işler. Köyün bir de alım fonksiyonuna bağlı işleri vardır. Çünkü içpazara dayanacak olan sanayiimizin en büyük alıcısı da yine Röy olacaktır. Demek ki, satıcı köyün kazançlı satışlar yapması, alım gücünün artması için gerektir.