Mutahassıs. Edebiyat ve güzel san'atlar gibi ilim de muayyen bir muhitn mahbselii ve ifadesldir. Kurunu vustada teknik ve sosiyal seviye itib aralarında he- men hiç bir Sark olmayan şaık ve garp mill , geçilmez uçu: rumlarla biribirinden ayırın amillez Öyle kendiliğinden peydah olmuş şe ler değildir. Türlü türlü tesirler, Av- rupalının kafasını veni bir tempoya göre akardetti. TDinyayı görüş ve anlayış tetzini değiştirdi. Bu değişme- de bir kaç vil içinde oluyermadi. Sn- siyal muhitte her bir hüceyrecin İs- tihalesi ve veni şersitt uyması için kâh yüzlerce senelik recrübelerin yı- lerir i, .-ll?ll 1 gi halinden çıkarılıp düzene konınası, kâh cemiyetlerin büzyesini kökünden sarsan kanlı ihtilâllerin zuhur ctınesi ltzımyeli. Bugün garp aleminde hayret ve takdir İle seyretilğimiz mü saseselerin her biri işte bu uzun ve büyük haodisatın neticesidir. (Darüllünun ) dediğimiz mücsscse de böyledir. Türtiye Cümhorlye:l Maarif Vekileti büyük biz hüstnüniyetle Lizde de birDarülfününctesisini istiyor. Ve bunun için, son günlerde İsyiçre'den bir de murahassıs geliri Mevcut Darüllünu- numuz, pek iyi hatırladıfımıza pgüre, bundan önbeş, öonaltı. vıl evel, gene Avrupalı mntahassıslar taralfından kü- rulmuştu. HA bazı kürsüleri ecnebi prolesörler işgal otmektedir. Statüsü, Avrupa Uniyersiteleri — suarülerinden köpye edilmiştir. Bona rağmen, hâlâ herhansi bir Avrupa Darülfünunu evsafını haiz olmaktan uzakur. Yeni gelen İsviçreli murahassıs ne ya- pacak? Eski Babı-Seraskert binasının çatısıma bir perl asnsiyle dokunup içini bir ande garp irlanının aydınlığına mı garkedecek? Öyle Oolsa bile, itiraf edelim ki, bize hu tepoden İnme garp ilminin hiç bir faydası olmayacakuır. Oradan çıkacak bir hikmerşinaş, bir kormnvyaker, bir sostolog veya biür ikti s#adiyatçı, memlekette kendisine mahsus ilmi muhiri bulamayacatı için bürün mükrerebatını fazla bir vük gibi Vaşı- mak İstrarında kolacaıkar Bi We adamın bir temiyette, bir pul kölek- siyonu meraklısından, veya bir satranç oyunu Şşampiyonundan Yfarkı — nodir? Alınanya'da erkoologyu, Fransa'da zi« raat, İngiltere'de mensucaç mühendis- liti öğrenmiş gençlerimizden kendi ihtisasları sahbasında hangi istifadeleri temin edebildik? Bunların büyük bhir kasmı, hemen hepsi diyelilirim, ya hükümet dairelerinde, ya alelâde şir- ketlerde birer anemuzdur. Demek ki, her ilim bir muhitin mah- solü olduğu gibi, her ilim şuhesinde- ki mutahassıs da bir mubldn- adamı- dır. Eğer. bir memlekette bu imesleki muhitler henüz Gkeyvyün etmemiş ise büvük bir İhtsas İAbaracuvarı olan Darülfünunun bize vetiştirecefi mes- lek va ihtisas adamlarına şimdiden acımak İdzımdır. 'Türkiyede ömrü yarım asrı çeçen bir tıp mektebi alisi, bir tıp fakültesi var- dır. Vakat, ortaya henüz tok bir Tıp âlimi çıkmamışlır. Belki, Avrupalı he- kimlerle boy ölçüşecek kıratta hekim- lerimiz vardır. Vakat, yüksek ve gpe- külarif manasıyle ilmt oturiteyi balz bir tek doktorun adını zikredeneyiz. Hukukcularımız da böyle değil mi? İstediğiniz kadar avukal, istediğiniz kadar Adliye memouru.. Lâkin, bani bir tek Türk legisti, kelimenin bürün şümüliyle hani bir tek Türk hukukşi- nası?” Y.K 47