Cilt: XXII, Sayı: 372 AKİS HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI 14 AĞUSTOS 1961 YASSIADA DURUŞMALARI Yassıadada sanıklar toplu halde Onikiye Millet Dananın kuyruğu Bıtirdiğimiz haftanın sonlarında bir gün, vaktin henüz pek gecikme- miş olduğu bir sırada Salim (Başol, o artık ziyadesiyle meşhur tatlı şive- siyle Yassıada sanıklarına savunma- ların tamamlandığım bildirdiğinde bir heyecan dalgası Jimnastikhaneden bozma ve her tarafından giren sıcak- la cehennemden bir köşeye dönmüş bulunan duruşma salonunu kapladı. Ertesi gün, sanıklardan 2 numara- lısının tâbiriyle "vatan sathı" aynı heyecanın tesiri altına girdi. Bu sa- tırların yazıldığı sırada her şey gös- termektedir ki, Anayasa Davasıyla ilgili kararların tefhim olunacağı gü- ne kadar Türkiyede hemen o sâdece Yassıadadan Oo bahsedilecek, bütün tahminler, bütün fikirler, bütün mü- talealar o konuda düğümlenecektir. Bunu önlemeye kalkışmanın imkânı olmadığı gibi, bir mânası da yoktur. Tabiat, tesirini icra edecek ve insan merakı, son celseyi sabırsızlıkla bek- leyecektir. Şu anda, üzerinde herkesin itti- fak ettiği nokta, Yüksek Adalet Di- vanının örnek bir adalet duygusu i- 4 bir kala.... çinde ve bu duyguyu başka bir şeyin üstünde tutarak çalışmış olduğudur. İhtilâlcilerin, ellerini karakuşi | bir hükümle ve gelişigüzel kana bulama- yı reddederek suçluların mukaddera- tını "şeriat"a terketmelerinden bu yana Divan üzerinde en ufak tesir olmamıştır. Böyle bir tesire teşebbüs edilmemiştir, böyle bir teşebbüs için hâkimler bir cesaret vermemişlerdir. İhtilâlin tek tazyiki, neticenin bir an önce alınmasında büyük milli menfa- at olduğunu Divana hatırlatmaktan ibaret alıştır. Duruşmalarla o bir Ekimayınınortasında başladığı, ha- len ise bir Ağustosayının ortasında bulunduğumuz düşünülürse, Divanın bu hatırlatmaya dahi ne nisbette ö- nem verdiği kolaylıkla ortaya çıka- bilir. Hâkimler, duruşmaların bir ba- şından ötekine sâdece vicdanlarıyla başbaşa bırakılmışlar, kararları üze- rine bir gölgenin dahi düşürülmeme- si için herkesce âzami itina gösteril- miştir. Savunmalar sırasında osanık- ların dahi konuşmamayı tercih ede- rek Divan başkanlığına yazılı metin- ler vermeleri, Yassıada hâkimlerinin kararlarının nasıl bir vicdan huzuru içinde beklenildiğinin açık delilidir. Yassıada hikâyesinin adalet tara- fı son celsede tefhim olunacak ka- rarlarla bitecek ve eğer gerekiyorsa, işin politik yanı açılacaktır. Yassıada sanıklarından bir kısmının işledikleri suçlara karşı idam cezası lâyık gö- rüldüğü takdirde M, B. K. bu ceza- ların infazı bahsinde söz sahibi ola- caktır. Milletce bugünden bilinmesi gereken husus, M. B. K. nin selahi- yetinin, kararların münakaşası de- gil, sâdece ve sâdece infazı bahsine tarafsızı tarafından lâyık bulunanlar Türk milletinin tarihine "idamlık bir suçun suçluları" olarak geçecekler- dir. M. B. K. sözünü, kararların mü- nakaşası suretiyle değil, tamamen ak- sine, müna aşası caiz olmayan bu kararların, içinde (bulunduğumuz şartlar altinda infazının mı, infaz €- dilmemesinin mi memleketin daha hayrına olacağını düşünerek söyleye- cektir. M. B. K. nin, İhtilâlin üzerinden şu kadar zamanın geçtiği şu anda milletin gerçek temayülünün ne oldu- gunu iyi tâyin edeceği ve memleketin gerçek, uzun vadeli menfaatinin teş- hisinde yanılmamaya azami dikkat göstereceği şüphesizdir. Komitenin, bugün» kadar, aldığı bu çaptaki bir kaç kararın hiç birinde basiret yo- lundan ayrılmamış olması bir büyük ve sağlam teminattır. Duruşmalar Karara doğru Bitirdiğimiz (o haftanın sonlarında, cuma günü, Yassıadanın jimnas- tikhaneden bozma tarihi duruşma salonunda Başkan Başol mikrofona eğildiğinde, gölgede sıcaklık 30 dere- ceyi aşıyordu. Yüksek Adalet Diva- nı Başkanı, yüzünde yorgun bir ifa- deyle günün mühim kararım bildir- di: "— Gereği düşünüldü." Bundan sonra, kendine has müte- ğini, ye çekileceğini belirtti ve evvelce A- nayasayı İhlâl Dâvasıyla birleştiril- miş bulunan dâvaların sanıklarından tutuk olanların getirilmesini, diğer- lerinin çağrılmasını ve bu suretle bü- tün sanıklara duruşmaların bitmiş ol- AKİS, 14 AĞUSTOS 1961