YURTTA OLUP BİTENLER C.K.M.P. li Bakanın sözleri Oo sı- nıftan her politikacınınki gibi oldu. masına taraftar ol- > B. 3 x » 3 w a E zaruri bulmaktaydı. Zaruret, adı ge- çen partinin yeraltı faaliyetinden ile- ri geliyordu. Gerçi günahsız D.P. li vatandaşları suçlamak doğru olmaz- dı. Başıboş kalmış bu oyların elbet- te ki kanalize edilmesi gerekiyordu. Ancak, bu faaliyet yıpratıcı, yıkıcı olmamalıydı. İhtilâlin ilkelerinin dı- şına çıkılmaması esastı. Bu yönden hareket, faydalı olacaktı. Bakan fikrini söylerken, bol mik- tarda yuvarlak laf kullandı. Konuş- ması uzun sürmedi. Esasen, bir gün evvelki (o toplantıda işin ana hatları belirmiş, Çankaya Köşkünde salı gü- nü aktedilen. Gürselin de katıldığı toplantıda durum aşağı yukarı bel- li olmuştu. Tahtakılıç konuşmasını bir gün evvelin havasına göre tanzi- . Aslında buna bir "izahat .O da gelenlerinden biri bulunması, masına bir özellik katıyordu. O gün, Y.T.P. kurucularından Ca- hit Talas da aynı şekilde konuştu Çalışma Bakanına bakılırsa, faaliyetin önüne geçmek gerekti. Y. T.P. li Bakana göre A.P. sakim yol- daydı. Ama gaye nasıl temin edilir- di, nasıl bir formül bulunurdu, ora- sına pek karışmıyordu. o Vazifenin, daha doğrusu (sorumluluğun büyük kısmı M.B.K. ne düşüyordu. Y.T.P. li Bakan biraz ' a cebime koy** ka- bilinden laf ett konuş- A.P. nin bağına bir kaza getiril- mesine karşı açıkca vaziyet alan partili Bakan, C.H.P. li Cihat Baban oldu. Cihat Baban, partisinin Genel Başkanıyla son Oo günlerde görüşme fırsatını bulmuş ve onun görüşünü öğrenmişti. C.H.P., demokrasi pren- siplerinin dışına çıkılmasına kati şe- kilde aleyhtardı ve ortada işlenmiş suç varsa, bunun teşekküllere değil. işleyen şahıslara omaledilmesine ta- raftardı. Bakanlara hücum Toplantı o bittiğinde, ziyadesiyle canı sıkılan iki kişi vardı. Bunlar Ka- binedeki iki M.B.K. üyesiydi. Sıtkı Ulay ve Fahri Özdilek A.P. proble- minin büyült yükünü M.B.K nin çe- keceğini anlamışlardı. Bir karara varmak şöyle dursun, Bakanlar Ku- rulu adamakıllı bir görüşü bile tam mânasıyla tesbit etmekten uzak kal- mıştı, 12 Saat 13 sıralarında oBaşbakanlı- gın önü her günkünden daha hare- ketli ve bereketli oldu. Birden, kır- mızı plakalı otomobillerin homurtu- su duyuldu. Arabalar, sahiplerini â- deta kurtarmağa koşuyorlardı. Sü- ratli manevralarla kapıya yaklaştı- lar. Merdivenlerde görülen Bakanlar, aynı süratle otomobillere atladılar. Amaç, saatlerdir (kendilerini bekle- yen gazetecilerden kurtulmaktı. Bun da kısmen muvaffak da oldular. Tahtakılıç ile Sarper, etraflarını sa- ran gazetecilerden bir punduna geti- rip sıyrılarak makam arabalarına binerlerken, söylenecek hiç bir şey- leri olmadığını belirttiler. Zira, içer- de öyle karar verilmişti. Üstelik Ba- kanlar, teker teker çıkarlarsa daha kolay yakalanacaklarını bildiklerin- den hep bir arada çıkmışlar ve han- sünü M.B.K. ne bildireceğini belirtti. Bakanlar üçlüsünü taşıyan Mercedes köşeyi dönerken, basın mensupları- nın elinde kalan sıfıra sıfırdı. Başbakanlığı en son terkeden Fahri Özdilek oldu. Özdilek, merdi- venleri aceleyle indi. Kapının ağzına yaklaşmış otomobiline kendini âde- ta attı. Gazetecilere bir tek kelime bile söylemedi. Yüzü asıktı. Yorgun olduğu anlaşılıyordu. Kafasını bir şeylerin kurcaladığı açıktı. Rapor Bakanlar (Kurulunu bu derece meş- gul eden hâdise, İstanbul Örfi İ- dare oOKumandanlığının ogönderdiği| bir dosyayla başladı. Dosya, A.P. ile ilgili bazı ofaaliyetlerin iç yüzünü, tafsilâtını ve bunlara ait delilleri ih- tiva ediyordu. Dosyanın büyük bir kısmını A.P. nin meşhur serdengeçti- Başbakanlık önünde bakanlar ve gazeteciler Terleyenle o terletenlerin sohbe gisine koşacaklarını şaşıran basın si Ahmet Çiftçinin ifadesi teşkil edi- mensuplarının elerinden kolaylıkla yordu. Çiftçi bu ifadesinde A.P. ile kurtulabilmişlerdi. . Buna rağmen, olan yakınlığını ve faliyetlerini anla- Basının samimi dostu Sarper, oto- o tiyordu. Zaten, ele geçirilen ve an- mobiline retle: "— Haberler bunda" diye işaret çakmaktan geri durmadı. Tahtakılıçı elinden kaçıran basın mensupları bu defa Ulay - Baydur - Kurdaş üçlüsüne atıldılar. Kurdaşın şâhâne Mercedes'ine sıkışan üç Ba- kan gülümsemeğe çalışıyorlardı. le Ulayın, sıkıntısını belli etmemek için çok uğraştığı gözden kaçmıyor- du . üyesi Bakan, derde şifa olacak tek kelime dahi sö Sadece, toplantıya Çankaya köşkünde devam edileceği- ni ve ondan sonra Hükümetin, görü- binerken Tahtakılıçı işa- cak bir kısmı Örfi İdarece basına ve- rilen beyanname o taslağında durum açık açık izah ediliyordu. Çiftçinin A.P. ile ilgisinin kesilmediği belirtil- mekte ve bunun delilleri -bir kısmı fotoğraftır- dosyada bulunmaktaydı. Çiftçi de ifadesinde bunu inkâr etmi- yor, A.P. ileri gelenlerinin tersine, adı geçen partinin bir neferi olduğu- nu apaçık söylüyordu! Böylece, me- selelerin büyük bir kısmı su yüzüne çıkıyordu. Çıkıyordu ama, tutulacak yol asıl şimdi çıkmaza girmişti.. İstanbul Örfi İdare Kumandanlı- gı tarafından tanzim edilen dosya, aslında A.P. mensuplarının, daha AKİS. 14 AĞUSTOS 1961