YURTTA OLUP BİTENLER kuler. Meclisin geniş merdivenlerin- den ağır adımlarla inerken gazeteci- ler tarafından yakalandı. Zerafetiy- le tanınan Albay, iyi dikilmiş, ken- dinden desenli koyu gri bir elbise giymiş, İtalyan stili ceketinin üst iki düğmesini modaya uyarak iliklemiş- ti. Yorgun, fakat neşeli görünüyor- du. Basın mensuplarına: — Daha yemek yemedik. Borun bakalım" dedi. Gazeteciler, zarif o Albayı bir iki evvelâ, o günkü toplantıda nelerin bahiskonusu edil- diğini anlattı: Siyasi ahval üzerinde durulmuştu! Bu arada bir gazeteci: "— Adalet Partisinin dosyasını incelediniz mi ?" diye sordu. Zarif Albay hafifçe gülümsedi, sonra: "— Yalnız onun üzerinde değil, birçok dosyalar üzerinde durduk. Si- yasi havayı gözden geçirip, bu hava- nın memleket için daha yararlı olma- sı çarelerini arıyoruz" dedi.. Üçüncü sual seçimlere dairdi ve propagandanın tahdit edilip edilmi- yeceği soruluyordu. Albay Yurdaku- er: "— Yok canım.." diye âdeta hay- kırdı. Başını hafifçe sallıyarak: "— Tahdit olunca, serbest seçim olmaz. Hattâ seçim olmaz" diye sö- zünü tamamladı. Bu, Komiteye hakim temayülü gösterme bakınmadan alâka ve tabii memnunlukla karşılandı. Bir takını çevreler kudret sahiplerini zecri ted- birlere itmeye çalışırlarken onların demokrasi prensiplerinin esaslarına sadık kalma arzuları bir ciddi temi- nat sayıldı. İşin aslında, bugünlerde M.B.K. bir tasavvura fazla bel bağlamış gö- rünmekte ve onu gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Nitekim, kapalı kapı- lar arkasında görüşülen meseleler- den biri de bu olmuştur. M.B.K. bir Yuvarlak Masa Toplantısına taraf- tardır. Ancak, bunun hazırlıksız ger- çekleşemeyeceği, liderlerin selâmınâ- leyküm deyip bir araya ogelemeye- cekleri ortaya çıkmıştır. Komiteye, bazı parti mensupları bir yol göster- mişlerdir: . Evvelâ, Komitenin ve partilerin temsilcileri (o toplanırlar, bazı hususlarda fikir birliğine varır- lar, hattâ bir deklarasyonun esasla- rını hazırlarlar. Bunu, bir gündem taslağı olarak (Büyüklere sunarlar. Büyükler, spektaküler bir toplantı yaparlar ve umumi efkâra durumla- rını, tutumlarım açıklarlar! Ancak, seçimlere dokuz haftanın siyasi faaliyetin serbest bırakılması- 22 Ali Armağan Perdeyi o kaldırdı na ise sâdece dört haftanın kaldığı bir sırada bu toplantının hem lüzu- mu, hem faydası son derece şüpheli hal aldığından C.H.P. nin yüksek ka- demeleri pek taraftar değildir. Top- lantının C.H.P. nin karşısındaki kuv- vetler tarafından bir propaganda ko- nusu yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu kuvvetler, şimdiye kadar hep böyle suni yollarla şişmişlerdir. Gerçi, M. B.K. nin toplantısının tamamlandığı saatlerde Başkan Gürsel de Başba- kanlığın önünde, kendisine sorulan bir suale omütad veçhile ayaküstü verdiği cevapta "Bu toplantı yapıla- caktır. Ama, tarihi henüz tesbit edil- medi" demişse de, ortada, partilerin de haberdar bulunduğu bir karar he- nüz yoktur. Buna mukabil, yeni bir Gürsel - İnönü görüşmesi o sürpriz sayılmıyacaktır. C.H.P. nin yüksek kademelerinin görüşü, huzurun suni ve zorlama u- süllerle değil, kanunların çizdiği bir hudut dahilinde seçim mücadelesinin serbest cereyanı suretiyle gerçekle- şebileceğidir. M.B.K. nin, siyasi ah- val üzrindeki müzakeresini tamamla- dığında, aynı görüşe katılması sürp- riz sayılmamalıdır. Başka bir dert Komite üyeleri, başka bir hususun daha peşindedirler. Bir takım ka- nunların mutlaka çıkmasında, üyele- etmektedir. Bu muhtelif ko- çalışmakta ve karılması için olağanüstü bir gayret sarfetmektedir. Kanunların büyük bir kısmı hazırdır. - M.B.K,, aslında sayısı 151 olan kanun taslaklarım ayıklıya ayıklıya 22 ye indirmiş, an- cak daha fazla tırpanlamağa gönlü razı gelmemiştir. Bir Toprak Refor- mu tasarısı vardır ki, M.B.K. üyele- rinden bazıları bunun İhtilâlin amaç- larından biri olduğunu Oo söylemekte ve İhtilâl idaresinin bunu yurda bir armağan olarak bırakacağım belirt- mektedirler. Emeklilik Kanunu vardır ki, kurmaylar bunun kendi idareleri sırasında çıkmasını bütün gönülleriyle arzulamakta ve iki tür- lü faydası olduğunu osöylemektedir- ler. Evvelâ, memur sınıfı büyük bir feraha kavuşacaktır. Saniyen, emek- liye sevkedilen subaylarla ilgili neş- riyat yapan bir yığın kötü ağız ka- patılacak ve idarenin tefrikte bulun- madığı meydana çıkacaktır. Daha da bunlara benzer bir sürü kanun tasa- rısı Temsilciler Meclisine verilmek üzere M.B.K. nin önünde beklemek- tedir Bakanlıklar sıkıştırılmakta, müzakerelerinin, üzerinde çok çalı- şılması ogerekirken, bir kaç celseye nasıl sğdırıabileceğini anlamak im- kânsızdır Bu yüzdendir ki, sıcak başkent günlerinde oenselerinden sırtlarına doğru akan terler kurmaylara zaman zaman yorulduklarını farkettirmek- tedir. İşin bu derece kesif olması, M. B.K üyelerine İhtilâlin ilk günlerini hatırlatır olmuştur. Hâttâ, içlerin- en b iri: İşin başıyla (o finişi kuvvetli olur" 5 demişti. 14'ler ve bir gerçek Komite, bir heyet olarak bu mese- lelerin üzerine eğilmişken, hafta- nin sonunda başkentte cereyan eden bir dramatik olay üyelerin şahsen kalplerinde yatan bir arzuyu ateşle- di. O gün başkentte son derece heye- canlı, ağlamaklı yüzlü, iyi giyinmiş bir delikanlının Atatürk bulvarında- ki İstanbul gazeteleri bürolarına te- lâşlı adımlarla girip çıktığı dikkat- li gözlerden kaçmadı. Kumral deli- kanlı, şimdi çok uzaklarda bulunan birinin. Muzaffer Özdağın kardeşiy- di. Adı Muharrem Özdağdı. Gazete bürolarına, anne ve babasının saat 17 de, Zümrütevler 68. sokak 22 numa- ran evlerinde yapacakları basın top- lantısını haber vermek için geliyor- du. Toplantı, Tokyoda bulunan, bir zamanların en genç ve en orijinal M. B.K. üyesi Yüzbaşı Özdağ hakkında ortalarda dolaştığı bildirilen söylen- tilerle ilgiliydi. o Yaşlı anne ve baba, oğullan hakkında söylenen vatan AKİS, 14 AĞUSTOS 1961