doğrusu bir emekli Generalin etra- fında toplananların içyüzlerini, dü- şüncelerini ve hareketlerini ortaya koyuyordu. Çiftçinin Adalet Parti- siyle ilgisi sabitti. A.P. ileri gelen- leri, bu fanatik delikanlıyı bal gibi kullanmışlardı. o Üstelik, mâhut be- yannameden bal gibi haberliydiler. Gelgeldim, bir siyasi partinin kapa- tılmasının doğuracağı tepki, hükü- met edenleri düşündürüyordu. Ya- tağında uslu uslu akan Demokrasi nehri, önüne çıkan bu engeli belli ki bertaraf edecekti. O halde, zecri ted- bire lüzum yoktu, Çankayada toplananlar Dosyayı oHükümetin incelemesi ge- ride bıraktığımız haftanın başın- da kararlaştırıldı. Nihai hükmü M.B. K. vereceğinden, Referandumdan sonra hukuken olmasa bile mânen yürürlüğe giren yeni Anayasaya gö- re de parti kapatma yetkisi Anayasa Mahkemesine tanınmış bulunduğun- dan mesele üzerinde sâdece bir görüş tesbiti gerekiyordu. Bakanlar Kuru- lunun meseleyle ilgili (o çalışmaları Devlet ve Hükümet Başkanı General Gürselin isteği üzerine başladı. Gün- lerden salıydı. Takvimler 8 Temmuz 1961'i gösteriyordu. Kırmızı plakalı otomobillerin süratle Çankayaya çık- tığını görenler hemen tahmini yapış- tırdılar: Çankayada bir toplantı ya- pılacaktı. Toplantı yeri itibariyle Gürselin de buna katılacağı anlaşılı- yordu. Demek ki, önemli bir mesele alınacaktı. Nitekim öğleden sonra başlayan toplantı fasılasız saat 18'e kadar de- vam etti. Hafif rahatsızlığı sebebiy- le -bu günlerde tamamen iyileşmiş, hattâ perşembe günü ufak bir gezin- ti bile yapmıştır- birkaç gündür Baş- bakanlığa inemiyen Gürsel, Bakanla- rı Köşke dâvet etmişti. Çankayadaki Bakanlar Kurulu toplantısını ilk terkeden, Sağlık Ba- kanı oldu. Oldum olası, station - wa- gon tipi otomobili kırmızı plâkalı lüks Cadillac'a tercih eden mütevazi Bakan, yeşil renkli okamyonetiyle Köşkün kapısından yıldırım hızıyla çıktı. Onu iki siyah otomobil tâkip etti. Bu defa çıkanlar, Kurdaş ile Tahtakılıçtı. Daha sonra Baban ve Gökdoğan ile diğerleri Köşkü terket- tiler. Bakanlar, doğrusunu söylemek lâzımsa, biraz keyifsizdiler. Köşkü en son terkedenler, gene iki M.B.K. üyesi Bakan oldu. Özdilekin otomobili önde, Ulayınki arkadaydı. Iki Bakan, sorulardan kaçmak için şoförlerine gaz pedalini işaret etti- ler. Ne çare, talihleri yâver gitmedi. O sırada merasim yürüyüşüne çıkan Muhafiz Alayı bandosu yolu tıkamış- tı. Özdilek, basın mensuplarına Ulayı AKİS, 14 AĞUSTOS 1961 WwKulağa Küpe Yağcılık Bakın, şu Nihat Erimin teşbi- hine! Efendim, siyasi hayat var ya, onu şuma benzetirmiş: “Fabrikadan çok güzel hazırla - narak çıkmış, iyi torna edilmiş ir makine eğer lüzumu gibi yağlanmamışsa işlemez ve kısa zamanda dişlileri kırılır. Siyaset makinesinin yağı medeni usul- lerdir.” (Bk. Yeni Sabah-7 A- ZUSİOS inde Gürdün mü, adam nasıl vi di Bani, bir mah- me kendisini, hapse de değil, ama para cezasına mahküm, et- tiğinde Menderesin ayaklarına kapanmış, düşük efendiyle Şam baklavası oteatisine o başlamış, dört yıl sövdüğü adamı "Millet lideri” diye övmeye koyulmuş, onunla müşterek basın dâvala- rı açmış, onun müşaviri olup kargaları bile güldürmüş, ken- disini dış vazifelere nasbettir- miş, sonra da bunları "medeni usullerdir” diye ve politika adı alında partisine yutturmaya kalkışmıştı.. Meğer adam, makine lıyormuş, canım! yağ- işaret etti. Ulay ise, bütün ısrarlara rağmen tek kelime söylemedi. İşte, bilinen mesele konuşulmuştu! Bir ka- rara filân da varılmamıştı. Bandonun yolu açmasıyla, Ulayın 004 numaralı siyah otomobilinin fır- laması bir oldu. Sevimli General, sâ- dık dostlarına selâm dahi vermemiş- ti Ne var ki, iş burada bitmedi. Ga- zeteciler Ulayı Başbakanlığın kapı- sında yeniden yakaladılar. Bu defa General kaçamadı. Bir iki kelime söylemek için duraladı. Ama söyle- dikleri derde şifa olacak şeyler de- &ildi. Ulay "— Canım, o kadar sıkıştırmayın. Bilinen dosyayı tetkik ediyoruz" de- di. Gazeteciler takıldılar: "— Aman, ne bitmez dosya bu e- fendim!" Ulay, yarım ağız gülümsiyerek: "— Böyle kocaman dosya bir gün- de okunup bitirilir mi, çocuklar?" cevabını verdi. Hakikaten o gün, İstanbul Örfi İdare e tanzim edi- YURTTA OLUP BİTENLER ei ca şöylece bir gözden geçiril- mişti O gün otomobiliyle Köşkü terket- miyen, daha doğrusu evi yakın oldu- gundan yürüyerek gitmeyi tercih e- den bir Bakan vardı. Sarper, Köşkte- ki toplantıdan ağır ve sportmen a- dımlarla çıktı, serinliyen başkent ha- ciğerlerine doldura odoldura Hariciye Köşküne doğru yürümeğe koyuldu. Ne yazık ki, kısa gezintisi sırasında kendisini yakalayan gaze- tecilerle şakalaşmaktan geri kalma- yan sempatik diplomatın ağzından lâf almak kabil olmadı. Basın men- supları, Sarpere sordular: — Hava nasıl efendim?" Sarper cevap verdi: ,Çok iyi.. — Hava mı? İyi. olmasa yürür müyüm Gazeteciler m sallayıp bi- rer lahavle çektiler ve: "— Meteorolojik havayı sormadık efendim, içerdeki havadan bahsedi- oruz." İyi Sarper gene bozmadı: "— İçerde mi? Haa, orada da iyi hava.." diye cevap verdi. Ak saçlı diplomatın bundan son- ra ağzım bıçak bile zor açabilirdi. Perde kapanıyor Kalın odosyanın mâcerasının birinci kısmı, geride kalan haftanın orta- larında, çarşamba günü bitti. O gün sabah Özdilekin başkanlığında akte- dilen toplantıyı müteakip, bir kere daha Başkan Gürselle toplanılacak ve M.B.K. ne gönderilecek dosya hakkındaki hükümet görüşü tesbit edilecekti. Öğleden sonraki toplantıya en geç giden Bakan, Sanayi Bakanı İh- san Soyak oldu. Bakanlıktaki bazı isleri dolayısıyla geciken Soyak, saat 16'ya yakın Köşke vardı. Esasen 15' de kararlaştırılan toplantı 16'ya a- lınmış, bu arada General Ulay, Milli Eğitim Bakanlığındaki sportif mese- lelerle ilgili bir toplantıda hazır bu- lunmuştu. Gürselin başkanlık ettiği müzake- reler bir hayli uzun sürdü. Ancak, tartışılan konu ve söylenen sözler ar- tık hemen hemen aynıydı. Mesele hakkında yeni bir lâf etmek mümkün değildi. Parti kapatma oyunu, ne oy nıyanları, ne de seyredenleri mem- nun etmişti. Bu yönden hareketle Hükümetin görüşü tesbit edildi. A.P. kapatılmıyacaktı. Ancak sorumlu- lardan, suçu sabit görülenlerin ada- let huzuruna sevki mümkündü. Böy- lece, demokrasi nehri mecrasına bi- raz daha yerleşecek, ağır, fakat tem- kinli akışı daha da düzelecekti. Bakanlar, toplantıyı keyifli ter kettiler. Bir gün önceki o endişeli a- 13