34 İSTANBUL ŞEHİR OPERASI, Biliyor muydunuz? NİSAN BAŞLARINDA İLK defa olarak kuvvetli bir Amerikan tiyat- rosu Ankarayı ziyaret edecektir. New York'taki 'Theatre Guild" tarafından tertibedilmiş olan bu turneye Helen Hayes ve Leif Erickson gibi ünlü Amerikarı sanatçıları katılmışlar- dır. Güney Amerikanın, Avrupanın, Otta Doğunun birçok şe- kirlerinden sonra, 11 - 19 Nisan tarihlerinde Ankarada, Bü- yük Tiyatroda temsiller vermesi beklenen American Theatre Fuild'in repertuvarında, çağdaş Amerikan tiyatrosunun üç tanınmış yazarına ait üç mühim eser yer almaktadır: Wil- liam Gibson'un "The Miracle Merker"i, Tenesse Williams'ın "Cam Biblolar"ı ve Thornton Wilder'in "Ramak Kaldı"sı.. Bu üç eserden birincisi Brodway'da sahneye konulmuş ve 1959 yılının en iyi piyesi olarak Antoinette Perry armağa- nını kazanmıştır. "COPPELIA" BALESİ İSTANBULDA da temsil de icra edilecektir. Devlet Tiyatrosu, 11 -16 Nisan arasında, Büyük Tiyatro sahnesinin misafir Amerikan trupunun temsillerine tahsis edilmesinden faydalanarak, Bale bölümünü İstanbula gönder- meğe karar vermiştir. Bu sayede İstanbullular, geçen aylar- da bir sanat hâdisesi olarak karşılanmış ola,ı "Coppelia" tem- silini, aynı mevsim içinde görmek ve Türk Balesinin ilk mü- him başarısını kendi sahnelerinde alkışlamak fırsatını bula- caklardır. tiyatrosu ve konservatuavarının Milli Eğitim bakanlığına bağlanması teklif (o edilmiştir. İstanbul Vali ve Belediye reisliğince MÜH Eğitim bakanlığına yazılan bir tezkere ile yapılmış olan bu teklifin bilhassa Şehir Ope- rası faaliyetinin Şehir bütçesine yüklediği ağır mali külfet- lerden, buna karşılık sağlanan neticenin tatmin edici olma- masından ileri geldiği tahmin edilmektedir. İnanılır kaynak- lardan öğrendiğimize göre, Milli Eğitim bakanlığı bu tekli- fi ilgi il karşılamış, ancak kesin bir karara, Maarif Şürası Plânlama çalışmaları çerçevesi içinde Tiyatro - Opera Komi- tesince tesbit edilecek prensiplerin ve hazırlanmakta olan ana kanunların ışığı altında varmayı uygun bulmuştur. Bununla beraber, şimdilik, İstanbul Şehir Operası faaliyetinin mev- sim sonuna kadar Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü tara- fından düzenlenip yürütülmesi kararlaştırılmıştır. İSTANBUL ŞEHİR OPERASI müdürü Aydın Gün istifa etmiş ve is- tifası Vali ve Belediye Reisi tarafından kabul edilmiştir. Ay- dın Günün yerine, Şehir Operası çalışmalarım yönetmek üze- re, Opera Orkestra Şeflerinden tanınmış besteci Nüvit Ko- dallı Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü tarafından, İstanbu- la gönderilmiştir. Nüvit Kodallı durumu yerinde inceliye- cek ve çalışmaların aksamaması için gerekli tedbirleri ala- caktır. FERHAN VE DOĞAN ONAT İstanbula gönderileceklerdir. Devlet Ti- yatrosu Müdürü Cüneyt Gökçer İstanbul Şehir Operası tem- sillerini kalkındırmak için, ilk tedbir olarak. Devlet Operası solistlerinden bazılarının bu temsillere katılmalarım uygun bulmuştur. Önümüzdeki günlerde ünlü koloratur soprano Ferhan Onatla eşi tenor Doğan Onat, İstanbul Şehir Opera- sında sahneye konulmuş olan "Sevil Berberi" nin başrolle- rini temsil ve icra edeceklerdir. YILDIZ KENTER ANKARADA. Site Tiyatrosunun kurucusu Yıldız Kenter, geçen perşembe günü, tiyatronun hafta tatilinden faydalanarak, Site Tiyatrosu sanatçılarından Genco Erkalla beraber uçakla Ankaraya gelmiştir ünlü yaratıcı yeni açılan Meydan Sahnesinin gündüz ve gece temsilleriyle Oda Tiyat- rosunda ve Yeni Tiyatroda oynanmakta olan eserlerin bir kısmım seyretmiş, cuma sabahı gene uçakla İstanbula dön- üştür. ve ona görünmeyen- eski aşıkını unutturmanın yolunu buluyor. Bulu- yor ama, kadın da kocasından ayrı- lıp kendisiyle gitmeğe kalkıyor. Za- vallı koca, mütevekkil, kaderine bo- kır evini rakibine -aldığı fiyatla- sat- mıya bile razı oluyor! Satıyor ve bu aşk oyununda muzaffer olan- Yaban- cı evi satın alıyor da... Ama işte on- dan sonra garip bazı şeyler oluyor, kadın gene kocasına dönüyor ve ya- kışıklı, kibar Yabancı, kendisine ol- dukça pahalıya malolan Ve ne yapa- cağını bilemediği bu kır evinde, bu alışverişten kimin gerçekten karlı çıktığına pek akıl erdiremeden tek başına kalakalıyor. Sahnedeki oyun "Evdeki Yabancı" büyük seyirci top- luluğu için hoş, çekici, sürükle- yici bir komedidir. Onun için mev- simbaşı İstanbulda oynanmış da olsa. Ankarada yeni bir tiyatro topluluğu- nun onunla perdesini açmasında, bir- çok bakımdan, hiç mahzur olmıya- bilir. Ama bir şartla: En azından İs- tanbul temsilleri kadar iyi oynanmak şartıyla... Ne yazık ki durum öyle değil, İs- tanbulda Yıldız Kenterin oynadığı genç kadım, Jacgueline'i, Ankarada Nur Sabuncu oynuyor. Ama o zeki, cin gibi "Fransız" kadınının, birinci tabloda tesirine kapıldığı uy* ku ilâcının verdiği o "uykulu" hal- den son perde kapıncaya kadar kendini kurtaramıyarak... İstanbul- da Müşfik Kenterin oynadığı "Ya- bancı" yi Ankarada Üner İlsever can- landırıyor ve istanbulda bütün ku- suru biraz İngiliz tipine kaymaktan ibaret kalan yakışıklı Aşık, Ankara- da oldukça toy ve basit bir taşra Don Juan'ı olup çıkıyor -tıpkı "Pervane- ler" deki gibi-, İstanbulda Genco Er- kalın oynadığı saf kocayı da Anka- rada Kartal Tibet oynuyor. o Yalnız bu rolde Ankara temsilleri Istanbul- mından- daha kuvvetli bir gerçekli- lik, bir inandırıcılık kazanıyor. Eseri sahneye koyan Mahir Cano- va, her zamanki gibi, teferruata va- rıncaya kadar, bar şeyle (ouğraşmış, her sahneyi reji bakımından işlemiş, göze hitabeden her unsuru değerlen- dirmeye çalışmış. Ama Kadının Ya- bancıya, onun "oyunu"na ram olun- caya kadar duyması gereken öfkeyi, "Yalanı"na inanıncaya kadar da de- vam ettirmesi gereken duygu uzak- lığını, soğuk, hatta hırçın ilgisizliği, psikolojik nüanslarıyla belirtmeyi ro- lün sahibine yeteri kadar anlatma- mış, belki de anlatamamış... AKİS, 20 MART 1961