DÜNYADA OLUP BİTENLER kamar, Milli Birlik Komitesiyle Ba- kanlar Kurulunun müşterek bir top- lantı yaptığına dâir bir haberle kar- -ılaştılar. Her Bakan kendi hesabına bu toplantıya çağırılmadığını düşün- dü ve doğrusu yüreklerine bir kurt düştü. Bir şey.mi olmuştu? Yoksa vazifede af mi edilmişlerdi? Öyle ya, bir toplantı oluyor, kendilerinin haberi olmuyordu! Ancak merakları fasla sürmedi. o Telefonlar çalışınca yazılanın sâdece hayal mahsulü oldu- gu anlaşıldı ve Bakanlar birer derin "oh" Tektiler. Kendilerine bu konuda bir şey sorulunca da, "Vallahi bizim haberimiz yokken bizleri toplamlı- lar, okuduk ve bol bol güldük!" diye gazetecilere takıldılar. Halbuki işin aslında pek hata yok- tu. Böyle bir toplantının çarşamba günü yapılması omukarrerdi. Ancak Bakanlardan pek çoğunun başkentte bulunmaması, toplantının bir Komite toplantısı halinde (o kalmasına sebep oldu. Bakan olarak sâdece Ulay gö- rüşmelere katılmıştı ki, o da zaten Komite üyesiydi. Görüşmeler, daha ziyade ekonomik konular üzerinde ol- du ve üç aylık bütçe tatbikatı hak- kında muhtelif fikirler ileri sürüldü. Hani işin aslı aranırsa, bu karı- şık günlerde sivil Bakanların rahat- lan yerinde sayılırdı. Sâdece ve sâ- dece bakanlıklarıyla ilgili işlerle uğ- raşıyorlar, yükün büyüğünü üç Ge- nerale ve kurmaylara yüklemiş bulu- nuyorlardı. Hakikaten bitirdiğimiz hafta, Hü- kümette bunlar olup biterken M.B.K. nde de son derece alâka uyandırıcı bir tozkoparan faaliyet hüküm sü- rüyordu. M.B.K. Devir hazırlıkları Ü lacivert elbiseli adam, saf mak ve tahtayı gülerek eline aldı ve: "— Bu mu? Haa, bakın bunu müzeye kaldıracaklar! Bu, burada süs diye durur, canım" dedi. Sonra gülerek etrafına baktı ve devam o etti: "— Gerçi aramızda fikir ayrılık- ları oluyor, tartışmalar geçiyor a- ma, buna ihtiyaç gösterecek kadar değü.." Gür kaşlı adamın adı General Ce- mal Madanoğluydu ve hâdise, geride bıraktığımız o haftanın ortalarında bir gün yeni Büyük Millet Meclisin- de M.B.K. ne ayrılan küçük salonda cereyan ediyordu. Komite hemen her gün olduğu gibi o gün de toplantı halindeydi. o Toplantıya Madnnoğlu başkanlık etmekteydi. Komite üye- 14 Cemal Madanoğlu Uyumayan da büyür lerinin çoğu sivil giyinmişlerdi. Ara- larında eksikler mevcuttu. Meselâ Sami Küçük, meselâ Suphi Gürsoy- trak, Komite tarafından görevlendi- Sezai Okan Az konuşan biri daha rildikleri için o günkü toplantıya ge- ne katılamamışlardı. Madanoğlu gri - kırçıl kravatını, kolasız yakasına har zamanki gibi gelişi güzel (bağlamıştı. Karşısında duran gazetecilere: "— Yahu, nereden çıkardınız Ko- mitenin tatil yaptığım? Bizden evvel haberi ete duyuyorsunuz galiba" di- ye takıldı. Sonra kaşlarını şöyle bir kaldıra- rak: "— Görüyorsunuz ya, yanılmış- sınız. Biz her gün toplanıyoruz. Bel- ki Bayramda Od gün tatil yaparız. Tatil dediğim de, şöylece bir bayram- laşma; işte o kadar. Sıkılıyoruz za- ten" diye sözlerini bitirdi O gün, Milli Birlik Komitesi Mec- lise gelen gazetecilere ve foto muha- birlerine toplantıya beş dakika katıl- maları için izin vermişti. Uzun za- mandır ayrı kaldıkları M.B.K. men- suplarını görmek ve kendileriyle bir iki kelime konuşmak, basın mensup- larını doğrusu istenirse, siyadesiyle memnun edecekti. Denilebilir ki. ay- lardır Komite bir kapalı kutu haline gelmiş ve basın mensuplarıyla ilgisi sâdece ve Sâdece Basın İrtibat Bü- rosundan ibaret kalmıştı; Onun için bu ziyaretten M.B.K. mensupları da memnunluk duydular. Zira bir gün evvel »nedendir bilinmez- bazı gaze- telerde M.B.K. nin de Meclisle bera- ber 12 günlük bir tatile girdiği habe- ri yayınlanmış ve ihtilâlin öncülerini bu küçük yanlışlık -gene nedendir bi- linmez- sinirlendirmişti. Böylece, M. B.K. nin çalışmalarına devam ettiği umumi efkâra bildirilmiş olacak ve küçük yanlışlık tamir edilecekti. Gazetecilerle Komite üyelerinin buluşmaları işte böyle oldu. Basın mensupları ele hazır fırsat geçmişken Komite üyelerine birkaç sual sorma- dan edemediler. Sorular genel olarak toplantıların mahiyeti baklandaydı. Cevaplar ise, iki kelimeyi geçmemek- teydi: Günlük İşler... Bu arada Komitenin her gün top- lanacağı ifade edildi. - Madanoğluna nazaran Sol tarafta oturan Sezai O- an: "— Arkadaşlar nisabın dolmasını icap ettiren rakamı her gün geliyorlar. leri oluyor veya gene vazifeli olarak bir başka yerde bulunuyorlar" dedi. Elips şeklindeki büyük masanın e- trafına sıralanmış Komite üyelerin- den iki albay -Ataklı ve Acunerga- zetecilerin salonda bulundukları"sıra- a en az hareket eden ve hiç konuş- mayanlardandılar. Esasen iki albayı AKİS, 20 MART 1961