nı okluğu sıralarda girişilmiştir. Her- halde işlerin fazla yoğun olmasından dolayı, gri renkli dosya uzun zaman unutulmuştur. Soruşturma Kurulu, kendisine ha- vale edilen yolsuzluk (ohakkında bir karara varmış değildir, Önümüzdeki halta içinde yapacağı tetkikler sonu- cunda bir netice alınacaktır. Şayet kurul, yapılan sarf hakkında usulsüz- lük kararı verecek olursa, olayın so- rumluları pek değişik olacaktır. Bi- rinci derecede Menderesi, sonra Po- latkanı ve o zamanın Maliye Müste- şarı -bu zamanın C.H.P. li Temsilci- ler Meclisi üyesi- Sait Naci Ergini suçlandıran hâdise, adaletin huzuru- na çıkarılacaktır. Ziyaretler Süpriz olmayan ihtilal Mavi üstüne beyaz çizgili elbiseli, kır bıyıkları yukan doğru kıvrıl- mış erkek güzeli adam, koltuğunun arkasına şöylece bir yaslandı. sında, son derece mütevazi, kavuşturmuş duran genç adamlara baktı ve gülümsedi: — Bu son derece enteresan bir sual. Zeki gençlersiniz. Ama söyliye- yim. Türkiyedeki ihtilâl benim için sürpriz değildi." Sonra oturaklı bir kahkaha ata- rak devam e — Ya Pakisatandaki ihtilal sizin için sürpriz miydi? Hâdise, geride bıraktığımız hafta- yifli bulunuyordu. Sol tarafında Pa- kistan Dışişleri Bakanı Maksut Ka- dir Oturuyor, sağında ise Pakistanın Ankara Büyükelçisi yer almış bulu- nuyordu. Karşısında oturan mütevazi iki gence gelince, biri AKİS muhabi- ri, diğeri Bayram gazetesi adına gel- miş bir basın mensubuydu. "Türkiye- deki ihtilâl sizin için bir sürpriz teş kil etti mi?" teklinde sual sormuşlar ve yukarıdaki cevabı almışlardı. Su- alleri bir ikincisi, bir üçüncüsü takip etti. Suallerden biri de, "Bu Türkiye- yi ikinci siyaretiniz. İkisi arasında fark görüyor musunuz?" şeklindey- di. Eyüp Han buna cevap vermemiş veya vermek istememişti. Bir başka sual şöyleydi: "— Türkiyedeki rejim değişikliği, Pakistanla olan münasebetlerine müs- AKİS, 20 MART 1961 bet tesir edecek midir?" Pakistan Cumhurbaşkanı, durakladı. Sonra: "— Bundan emin olabilirsiniz. Her iki devletin idarecilerinin buna çalı- şacağına eminim." Memnun Mareşal bir an Eyüp Hanın iki devir arasındaki far- ka cevap vermemesi, bu son Ziya- retindeki memnuniyetini örtemiyor- du. Saat 18'i 2 dakika geçe dört mo- torlu bir Boing 707 Esenboğa hava a- lanına indiğinde, hava kararmak ü- zereydi. Uçaktan inen Mareşal karşı Eyüp Han Umduğunu değil, bulduğunu sında bir asker buldu. Gürsel resmi elbisesi, elinden eksik etmediği basto- nu ve yüzündeki tebessümüyle dost Devlet Başkanını bekliyordu. Eyüp Han Protokol Genel Müdürü tarafından karşılandı ve Gürsele tak- dim edildi. İki asker uzun uzun el sı- İMECE YURTTA OLUP BİTENLER kıştılar, sonra yanyana yürümeğe başladılar. Mütad merasim bu defa aksamadan yapıldı. Hava Bandosu- nun milli marşlara çalmasından son- ra Eyüp Han Şeref Salonuna doğru yürüdü ve radyoya çok kısa bir de- meç verdi. Sonra iki asker gene yan- mana, gene babacan tebessümleriyle muhteşem Cadillac'a bindiler. Kon- voy hareket etti. Eyüp Han, yolda zafer takları gö- remiyordu. Gördüğü, vaktin geç ol- masına rağmen sokaklara dökülmüş ve sıcacık sevgilerini çekinmeden or- taya atan başkentlilerdi. Mareşal yol boyunca mektepleri tatil edilmiş ve sabahın köründen itibaren bekletilen küçük çocuklara da rastlamadı. Sı- mak sevgilerini alabildiğine ortaya döken ve Altındağdan caddeye kadar inen, yaşmaklı köylü kadınlarım gör- dü. İşin güzeli Emniyet, caddelere bir tek insanın inmemesi için hakikaten takdire değer tedbirler almıştı. Ve polisler... Hariciye Köşküne iki r gene yana ve gülümsiyerek girdiler. Hemen sağ taraftaki salona alındılar ve sohbete koyuldular Mareşalla be- takım hareketler yapıyor, cesaret edemiyordu. gencin yanma yaklaştı "— Siz çıkın bakalım" dedi. İki genç şaşırdılar. oSonra iri- kıyım adama Dışişleri bakanlığı Protokol Dairesinden olduklarını ve dışarı vazifeli (o bulunduklarını söylediler. İrikiyım polis bu defa bir başkası na atıldı. Bu, bir gazeteciydi ve ga- rip tesadüf, o sırada Dışişleri Bakanı Selim Sarperle okonuşuyordu. İrikı- yım adam ısrar etti, Sarper ısrar et- ti. Gazeteci ikisinin ortasında kaldı. Neticede Sarper galip çıktı ve gaze- teci salondan çıkmad. İrikiyım adam bunu kendisine yedirememiş olacak ki bir kere daha saldırdı. Ama bu de- fa önüne Albay Köksal çıktı. Vazi- feli polis memuru kendisini hayret- ler içinde seyreden Pakistanlı misa- firlerin bakışları arasında bir başka fırsat kollamak için kenara çekildi. Gürsel Hariciye Köşkünden ayrı- lırken Eyüp Han kapıya kadar geldi ve Generali sıcak bakışlarla uğurla- dı. Akşam, İki Devlet, Başkanı Köşk- te mütevazi bir ziyafet sofrasında buluştular ve bol bol sohbet etti- ler. 17