DÜNYADA Birleşmiş Milletler Türkiye'ye düşen görev Geride bıraktığımız haftanın ortala- rında, Birleşmiş Milletler Teşkilâ- tının en geniş yetkilere sahip organı Güvenlik Konseyinde yeni bir mese- lenin görüşülmesine başlandı. Mese- la, Konseyin önüne, derisi renkli bir adam, Liberya temsilcisi George A. Padmore tarafından getirilmişti. Mr. Padmore, Konseyin, Portekizin Afri- kadaki sömürgelerinden biri olan An- gola'nın durumunu incelemesini ve burada "insan hak ve hürriyetlerinin daha fazla ihlal edilmesini önleyecek tedbirler" almasını istiyordu. Mr. Padmore'un söylediğine göre Santa Maria olayını hemen takip eden gün- lerde Angola'da başlayan bir yerli hareketi Portekiz Hükümeti tarafın- dan insanlık dışı yollarla bastırılmış, bu ülkede tatbik edilen mecburi ça- lışma sistemi yerlilerin hergün biraz daha kırılmasına zaten yetmiyormuş gibi, Angola'daki sömürge idaresi bundan sonra daha da sıkılaştırılmış- tı. Portekiz Anayasasına göre Ango- la, Portekiz ülkesinin bir parçası olmakla beraber, halkın çoğunluğunu teşkil eden yerli halka yapılan bu in- sanlık dışı muamelenin yerinde tet- kiki için Angola'ya bir Birleşmiş Mil- letler heyeti gönderilmeliydi. Liberya temsilcisinin arkasında bütün Asya - Afrika devletlerinin desteğini taşıyan bu teklifi, ilk gün yapılan görüşmeler turasında, Birle- şik Arap Cumhuriyeti temsilcisi Ömer Lütfi ile Seylan temsilcisi Subasinghe tarafından da benimsendi. Ancak beklenileceği gibi, bu teklife en ateş- li taraftar çıkan Sovyet temsilcisi Zorla oldu. Yaptığı uzun konuşmada Zorin, Macaristandaki Sovyet davra- nışıyla Tibetteki Çin davranışını bir- güvenliği için büyük bir tehlike v kil ettiğini söylüyor ve sağa sola teh- ditler oyağdırıyordu, İşin acı tarafı, NATO içindeki müttefiklerini kırma- mak için, Batılı devletler, bu arada A.B.D., İngiltere ve Türkiye hürriyet şampiyonluğunu (Sovyetler Birliğine bırakmak zorunda kalıyorlardı. Gü- venlik Konseyindeki Batılı devletler temsilcilerine göre, bu Portekizin bir iç meselesiydi ve bir devletin iç işle- rine karışmaya kimsenin hakkı yok- tu. Hukuk metinlerinin dar açısından bakıldığı zaman, Angola'daki duru- mun yalnız Portekiz! ilgilendiren bir iç mesele olduğunu söylemek rahat AKİS, 20 MART 1961 ve kolaydır. Fakat bütün insanlık öl- çülerinin dışında kalan bir sömürge idaresini, sırf NATO içindeki kâr müt- tefiki gücendirmemek için her türlü denetlemenin dışında obırakmak ve böylece, insan hak ve hürriyetlerini korumak için kurulan Kuzey Atlan- tik Andlaşmasını sömürgeciliğin ko- ruyucusu haline getirmek, hiç anlaşı lamayacak bir düşüncedir. Nitekim bu anlaşılmaz düşünce ile takınılan tavır sonunda. Batılı devletler Güven- lik Konseyinde omeydanı o Sovyetler Birliğine bırakmışlar ve Macaristan ve Tibet olaylarının kahramanlarını bağımsızlık hareketlerinin sözcülüğü- ne yükseltmişlerdir. Batılı (o dostlarıyla (omünasebetleri ok cepheli olan A.B.D. ile İngiltere nin davranışları bir tarafa bırakılsa bile, dünya devletleri içinde sömür- geciliğe karşı ilk bayrak açmış dev- let olan Türkiyenin buna hakkı ol- mamak gerekir. Bazı iç endişeler Türklyeyi belki oAngola'ya bir tah- kik heyeti yollanmasına karşı cephe almaya yöneltebilir. Bununla beraber Konseydeki Türk temsilcisi, hiçbir tereddüde yer bırakmıyacak şekilde, bütün Asya - Afrika devletlerine hü- kümetinin sömürgeciliğe karşı girişi- OLUP BİTENLER len milli bağımsızlık o hareketlerinin arkasında olduğunu göstere» bir ta- vir takınmalıdır. Diğer taraftan unu- tulmamalıdır ki Batıya bağlılık de- mek, NATO İçindeki devletleri kayıt- sız şartsız desteklemek değil. Batılı değer yargılarına uygun davranışlar- da bulunmak demektir. Portekiz, An- gola'da insanlık dışı yollara başvur- makla bu değer yargılarına aykırı hareket etmiş, Batı dünyasının itiba- rım kırmış Atlantik Andlaşmasının insan haklarına riayeti gerektiren a* maçlarına ve ruhuna karşı gelmiştir. Türkiye, Güvenlik Konseyindeki dav- ranışıyla, bunu tasvip etmediğini a- çıkça göstermelidir. Laos Savaş devam ediyor Geçen haftanın sonlarına doğru Vientiane'dan gelen haberler, Ba- tılı yorumcuları epeyce hayret içinde bıraktı. Bir yandan solcular arasın- daki iç savaş bütün şiddetiyle devam eder, önemli şehirler birbiri peşinden el değiştirirken, diğer yandan sağcı hükümet başkam Prens Bun Um da Kamboçya başkentine sığınan taraf- sız lider Suvanna Fuma ile bir anlaş-