20 Mart 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

20 Mart 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İki Devlet Bakanının çalışmalarına zaman zaman Devlet Başkanı da iş- tirak «diyordu. Üç Komite üyesi sa- atlerce beraber oluyorlardı. Üç silâh arkadaşının bu toplantı larda -Gürsel daha ziyade öğleden sonraları (o katılıyordu- ele aldıkları konular genel olarak biliniyordu. Bi- rinci plânda siyasi faaliyetin ne za- man başlıyacağı, buna ne zaman izin verilmesi gerektiği meselesi geliyor- du. Üç General bu konuda aşağı yu- karı beraberdiler. Nisan ayının ilk haftasında siyasi faaliyete izin veril- mesi ve partilerin yaklaşan seçimler için gerekli hazırlıklarını tamamla- maları gerekiyordu. Ancak her yeni olay bir yeni hesaba yol açıyor, her yeni hesap bir başka karara kudret sahiplerini itiyordu. Nitekim, haftanın sonlarına doğ- ru bu hususta resmi bir karara varıl- mış değildi Hele kat'i gün tâyini hiç yapılmamıştı. Bu. olayların gelişme- si göz önünde tutularak kararlaştırı- Haberi bizzat Gürsel, hafta nın sonlarında cama günü, bu konu da kendisine sual soran gazetec Başbakanlıktan ayrıldığı sırada etrafını saran basın mensup larını her zamanki gibi o karşılayan General, bu konuda hiç bir taahhüde giremeyeceğini bildirdi. (Bk. YURT- TA OLUP BİTENLER - Millet) Esa- sen karara varılması için "bâzı şart- lar" üzerinde hassasiyetle durulması gerekiyordu. Siyasi faaliyetin başla masıyla partilerin girişecekleri pro- paganda kampanyası memlekette bü- yük bir patırtı koparacaktı. Bunun belirli bazı kişilerin oO©ekmeğine yağ sürmemesi şarttı. Buna mukabil "Pa- tırtısız Demokrasi" de henüz keşfe- dilmemişti. Üçüncü Generalin açıklaması Üç Generaldenikisini başkentte ya- kalayan gazeteciler, üçüncüsünü bitirdiğimiz haftanın ortalarında İs- tanbulda ele geçirdiler. O gün saat 15.10 da. Birinci Şubeye aid 38533 ö- zel plâkalı bir otomobil İstanbul Vi- lâyetinin gösterişli mermer antresi- nin önünde durduğu zaman, vazifeli ler telâşla koşuşmağa başladılar. Şo- för mahallindeki Kurmay Yarbay ya- verin çevik atılışına rağmen düz ve gür kır sacları arkaya taranmış, or- tadan uzun boylu, tıknaz bir adam, daha evvel davrandı ve siyah Dodge' un kapısını bizzat açarak, indi. Ge- len Başbakan Yardımcısı ve Devlet Erkanı Fahri Özdilek ti. Kalmakta olduğu Orduevinden yola çıkmıştı Sahanlığa vardığı zaman, heyecanlı iki resmi polis sırtından kahverengi koverkottan dikilmiş reglan pardesü- AKİS, 20 MART 1961 Özdilek Vilâyetten ayrılıyor Doğru söyleyen dost sünü aldılar. Altından, hergün giydi- ği, galiba yegane elbisesi olan mavi- ye çalan koyu gri, iki düğmeli, krua- zt takım çıktı. İstanbulun cerbezeli Vali ve Belediye Başkanı Tümgene- ral Refik Tulga misafirini karşılama- ga çıktığında I numaralı EMİNSU'- cu dört yıldızlı General geniş salona girmişti bile... Esasen Tulga, daha önce muhteşem Hilton Otelinde, as- lında özel bir firmanın reklâmı için dolaştırılan, fakat Vics - CARE dost- luk grubu gibi cakalı bir ismin pa- ravanası arkasında gezdirilen 130 A- merikalı şerefine verilen yemekte sa- bırsızlandıkça sık sık saatine bakmak suretiyle önemli bir işi olduğunu açı- ga vurmuştu. İstanbul (o Vilâyetinin (o orasında burasında mevzilenmiş gazeteciler, M.B.K. üyesini görür görmez etrafın- da çepeçevre toplanıverdiler. Fevka- lâde keyifli görünen Özdilek, yirmi kadar muhabirin daldan dala atlıya- rak sordukları sualleri cevaplandırır- ken, söz dönüp dolaşıp seçimlerin ta- rihine geldi, Özdilek, dobra dobra ko- nuşuyordu. M.B.K. nin, seçimlerin 29 Ekimden önce yapılacağına dâir yurt içinde ve dışında müteaddit taahhüt- leri vardı. Verilen söz, muhakkak tu- tulacaktı. M.B.K. nin en büyük arzu- su, seçimlerin çok daha evvele alın- masıydı. Zaten 29 Ekim bir tarih de- gil, asla ve kafa asılamayacak bir YURTTA OLUP BİTENLER huduttu. Tabiatiyle seçime ne kadar erken gidilirse, o derece iyi olurdu. Ancak, Anayasa ve Seçim Kanunu henüz kabul edilmemişti. Temeli atıl- madan da binanın kendisini inşâ et- mek zordu. Tulganın, basiretli ve itimat tel- -in eden Özdileki gazetecilerin elle- rinden kurtarmak için giriştiği bir- kaç teşebbüs akim kaldı. Muhabirle- rin, yakaladıkları avı bırakmağa ni- yetleri yoktu. Neticede Özdilekin mü- tadı olan meşhur ayaküstü sohbeti 22 dakika sürdü. Daha sonra Tulga ile Valilik makamı odasına kapanan Özdilek orada da tam 130 dakika kal- dı. Kademeli faaliyet Siyasi hayatın açılması lüzumu ile bunun doğuracağı patırtı karşı- sında devlet idaresindeki tecrübeleri o kadar fazla olmayan iyiniyetli kud- ret sahiplerinin vatanperver sebepler- den doğan endişeleri arasında bir mu- vazene üçlü görüşmeler sırasında a- ?ağı yukarı belirdi. o Siyasi faaliyet bâzı kısıntılarla başlayabilirdi. Böy- lece, asayişin kontrolü imkânı elden kaçmaz, aşırılıklar bir alışma devre- sinde törpülenirdi. Düşünülen kısın- tılar da öyle atla deve olmadı. Zaten "kısıntı"dan doğruydu, İlk kademede siyasi partiler kongrelerini toplıyabilecekler, ancak seçim kam- panyasına girişilmişcesine açık hava mitingi ve buna benzer gösteriler ya- pamıyacaklardı. Esasen ocak ve bu- cak kongreleri de bahis konusu olma- dığından, partilerin süratle hazırlık- larını tamamlayıp, kurultaylarını kı- sa zaman içinde yapabilecekleri tah- min ediliyordu. Partilerin yönetim kurulu ve par- ti meclisi toplantılarına da Nisan ayı başlarında tabiatiyle, müsaade - edile- cekti. Büyük çapta faaliyet ise genel seçimlerden önce belirli bir süre için- de yapılacaktı. Bu, bilâhare tesbit e- dilecekti. Ancak üç Generali düşün- düren bir nokta vardı: 'Yurtta son günlerde süregelen bazı olaylar siya- si faaliyetle birlikte artabilir miydi? Huzursuzluk yaratan bu olayların te- madisi elbette ki can sıkıcıydı. Tereddütler haftanın sonuna ka- dar devam etti. Naylon toplantı Ancak bu sırada cereyan eden eğ- lenceli bir hâdise başkentin hükü- met'çevrelerine biraz revnak verdi. Özdilak İstanbula, Zeytinoğlu baş- kente yeni varmışlardı ki. Bakanla- rın yüreklerini ağızlarına getiren bir olay: cereyan etti. Haftanın başların- da günlük gazeteleri ellerine alan Ba- 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: