T1B Ameliyatlar Basübadelmevt (Kapaktaki Doktor) Uzun. koridorun baştan ikinci küçük odasından evvelâ bir kadın çığlığı duyuldu. Sonra» beyaz gömlekli bir adam odanın kapısını alelacele açtı, etekleri savrula savrula koridoru bir hamlede katetti ve başka bir odaya dalarak, içeride başını masaya daya- mış uyuklamakta olan adamı omuz- larından tutup sarstı: "— Doktor bey uyanın, Albay yene öldü!" Adam uykulu uykulu muhatabına baktı ve sonra gözlerini uyuşturarak: — Hay Allah... Peki, simdi geliyo- rum" dedi. Kalktı ve saatına baktı. Saat 2.30 u göstermekteydi. Nöbetçi doktor odasının kapısını açtı, lizol kokan koridora çıktı. Koridorun ba- şındaki odadan hâlâ kesik kesik bir kadın ağlaması duyuluyordu. Dr. İs- mail Elevll alışık adımlarla, artık pek iyi bildiği odanın kapısına geldiğinde henüz uyku sersemliği oOgeçmemişti. Kapıyı açtı ve içeriye girdi. Odanın sol tarafında bulunan yüksekçe bir yatakta yatan adama bir göz attı. Ok- sijen tüpüne bağlı solunum apereyin kontrol etti. Ne bir ses, ne bir nefes vardı, Hıçkıran kadının omuzuna ha fifçe dokunarak: "— Allahın işine karışılmaz. Biz elimizden geleni yaptık. Arif bey bu defa hakikaten öldü" dedi. Sonra, iyice kanaat getirmek için hastanın morarmış koluna eliyle do- kundu. Kol buz gibiydi. Bileği yaka- ladı, nabız atmıyordu. Başını iki ta- rafa salladı ve geriye dönerek oda- sının yolunu tuttu. Yapabileceği bir şey yoktu Hadise, geçen haftanın ortalarında perşembe sabahı Gülhane Tıb Akade- misinin Dahiliye servisinde cereyan ediyordu. Sabahın ilk ışıklarıyla bir- likte bütün hastahanede, öldükten son ra dirilen Emekli Albay Arif Özdeşin tekrar ve bu defa kati şekilde öldü- ğü haberi duyuldu. Aslında her şey evvelki (o haftanın sonunda bir cuma günü başladı. O gün saatlerin 10.30'u gösterdiği sıra- larda, ağır adımlarla ilerleyen bir hasta doktor Saim Bostancıoğlunun koridorun başında bulunan odasına girdi, heyecanlı v< ağlamaklı bir ses- le: "— Doktor bey. Albay Öldü" dedi Bu cümle, odada bulunan iki beyaz gömleklidir bir anda dışarıya fırla malarına ve soluğu emekli Albay Arif Özdeşin yatmakta bulunduğu odada AKİS, 20 MART 1961 almalarına sebep oldu. Doktor Bos- tancıoğlunun ve asistanı Sait Tan sevin odaya girmeleriyle, bir haftaya yakın bir zaman b otoritelerini meşgul eden hâdisenin ilk perdesi a- çılmış oldu Doktor Saim Bostancıoğlu önce hastanın »nabzım yokladı. Nabız düş- müştü. Doktor endişeyle hastanın yü- züne baktı ve asistanına : — Nabız yok, teneffüs yok, hasta tam siyanoze halde" dedi. Muhatabından aldığı cevap: "— Demek öldü.." oldu. Yatakta açılan kalp Yapılacak şey yoktu. Ne var ki Bos- tancıoğlu bir an düşündü ve he- mühimdi ve dikkatle ni gerek- mekteydi. Tabii bu hariciye servisine haber salındı. © Operatörler, hazırlıklarım ikmal ederek hâdisenin cereyan ettiği odaya yollandılar. O sırada Bostancıoğlu, bir dahillyeciden ümit edilmeyecek bir maharetle kal- be girmiş ve gene aynı maharetle masaja başlamıştı. Fakat işler pek yolunda gitmiyordu. Müdahaleye rağ- men, enfarktüsten mustarip hastanın meflüç kalbi cevap vermiyordu. Tam bu arada bir ümit ışığı doktorun göz- lerinde parladı. Zira kalp damarların- da hafif bir kıpırdanma başlamış ve kalp çalışma eseri göstermişti. Müda- hale başarıyla sonuçlanmış oluyordu. Ancak, kalbin tamamen çalışması için elle yapılan masaj kâfi gelmiyor- du. Dr. Alaeddin Vardarın şahsi malı olan bir alet, Bostancıoğlunun baş- Bostancıoğlu hastası Arif Özdeşin başında Öteki tarafinda Azrail bekliyordu men kararını vererek hastanın kar- yolasının üzerine fırladı ve cesedi iki bacağının arasına alarak dışardan kalbe masaj yapmağa koyuldu. Ma- sajın fayda vermediğini gören sem- patik ve azimli dahiliyecinin alnın- daki ter taneleri gittikçe çoğalıyordu. İşte bu esnada Saim Bostancıoğlu, ani karar vermekteki maharetini bir kere daha gösterdi ve sür'aütle hasta- nın başından ayrılarak odasına koş- tu, dolaptan bir bistüri alıp, tekrar odaya döndü. Bütün bunlar 10 daki- kalık bir zaman; içinde cereyan et- mişti Bostan ncıoğlu, asistanının o şaşkın bakışları arasında tekrar hastanın taryolası üzerine çıktı ve tıb âlemin de yer alacak mühim ve başarılı ope asyona başladı. Kalp hizasında ve kaburgalara muvazi olarak 15 san- timlik yarayı açtığında, beyaz göm- leği terden sırsıklamdı. Yaptığı iş- ladığı mühim işin sonunu getirdi. De- fibrilatör adındaki bu cihaz ile ölü kalbe elektrik cereyanı (o sevk edildi. Kalp artık muntazam atışlarla vücu- du kan pompalıyordu. Bu bir muci- zeydi. İş bununla da bitmedi. Bostana oğlu bu arada hastanın teneffüs ci- hazını da kontrol altına almakta fay da mülâhaza etti. Buna, ilk defa ağız ağıza teneffüs metodu ile başlandı ve sonra getirilen bir oksijen pompası emekli Albayın ağzına tatbik edile- rek son engel de aşıldı. Emekli Al- bay Arif Özdeş, Bostancıoğlu adın- yaşama emmareleri gösteriyordu ki, bu son derece enteresan hadise idi. 0.35 de ölen Arif Özdeş 11.05 de tek- rar dirilmişti. Bostancıoğlu, hastanın nabzını son bir defa daha kontrol ettikten sonra, 19