Emniyet Amiri, Başkana ters ters baktı. Hangi partinin ocak başkanı olabilirdi? Nazikane cevap verdi: "- Demokrat Partinin efendim!" İşte, Hamdi Canoğlu bu Tevfiği “içeri (— almıştı.".Yaşlı (o emniyetçinin, hikâyeyi polislere has tabirler kulla- narak anlatması herkesin gülüşme- sine yol açtı. Menderes ve Zorlu da tebessüm edenler arasındaydı. Can- oğlu Tevfigi içeri almıştı ama, başı- na da belayı sarmıştı. Düşük iktidar devrinde Adaları haraca kesen Adalı kardeşlerden Adalar D.P. ilçe baş- kanı Erdoğan Adalı derhal telefonu açmış ve Hamdi Canoğluyu bir gü- zel paylamıştı. Bu, "ocak başkanı- mız" Tevfiği tevkif için Canoğlu kimden emir almıştı? Emniyet A- miri, polis vazife ve selâhiyet kanu- nunu Adalı biradere o hatırlatmıştı. Ama, Adalı biraderin öfke burnun- aydı. Bu sefer Emniyet oAmirini "muhalefete alet olmak"la O suçlan- dırmıştı. Canoğlu buna da cevap vermişti: Tevfiği ihbar eden de D. P. liydi! Erdoğan Adalı bunun kim olduğunu sormuş, adını öğrenince "O, karşı hiziptendir" diyerek Emni- yet Âmirini tehdit etmişti. Bir müd- det sonra Müdüriyetteki bir arkada- şı Hamdi Canoğluya bu mesele yü- zünden "Sen yolcusun" demiş, haki- katen bir kaç gün sonra da adamca- ğızı ewela ovazifesinden almışlar, sonra da tekaüt etmişlerdi. Adaların eski Emniyet Amiri Pendikten gelen kafilelerin Adadaki tahrip hareket- lerine nasıl katıldıklarını da anlattı ve Başkanın bir sorusu üzerine 6/7 Eylül hadiselerinin mutlaka müret- tep bulunduğunu, tertipçilerini bil- mediğini, fakat tatbikçilerinin De- mokratlar olduğunu bildirdi. yn Canoğlunun karşısına sa- nık g adına düşük Menderes ve ll Talât Asal çıktı. Fakat Men- deres, usül gereğince tanıktan maddi bir husus soracak yerde kendi mü- dafaasıyla ilgili sözler (söylüyordu. Başkan Başol sabırla düşüğe, bunla- rın zamanının şimdi olmadığını, sa- vunma faslına sıranın geleceğini, e- ger tanıktan soracak bir şeyi varsa onu sorması (gerektiğini (o söyledi. Menderes lâfı gene uzatınca Başkan kendisini bir güzel azarladı ve yerine gönderdi. Ama düşük için, gayeye götüren her yolun mubah olduğu prensibi bütün hayatında olduğu gibi gene mubahtı ki Menderes tınmadı bile. Bir yeni tanık ifade verdikten sonra, düşük Kb gene mikro- fon başındaydı! Demokrat çeteler Db emokrat çetelerin 6/7 Eylül hâ- diselerinin yaratılmasında kulla- nıldığı, bir başka tanık tarafından AKİS. 28 EKİM 1960 Milli Emniyet Faciası ia davam eden 6/7 Eylül duruşmaları bu hâdiselerin mahiye- tini ve içyüzünü aydınlatacak mı, bilinmez. Ama bir kaç günden beri memleketin en mühim müesseselerinden biri olan Milli Emniyet Teşkilatı üzerine ışık dökülüyor ve bu ışık altında görülen manzara in sanın tüylerini ürpertiyor. On yıl zarfında bu teşkilât o hale gelmiştir ki değil milli emniyetimizi korumak, evlerimizin sokak kapılarını mu- hafaza edebileceği hususunda ciddi endişelere kapılmamak imkânsız- dır. Orta tahsilini dahi bitirmemiş başmüfettişler, ev sahibi - kiracı kavgası yüzünden evlerinden kovulan ajanlar, gizli raporları o rapor- larda bahis mevzuu edilen kimselere gösteren servis şefleri, bir raporu beş yere veren muhbirler ve kendi adamlarını hükümet erkânına jur- nal adan bir teşkilât başkanı!. Düşükler, kendi düşüklüklerini, diğer bir çok müesseseye aşıladıkları gibi Mili Emniyet Hizmetlerini gören . daireye de sokmuşlardır. Düşünmek lâzımdır ki Menderes bu teşkilâ- tın başına şahsiyeti, sedyesi müsellem Hüseyin Aval Göktürkü dahi getirip oturtmaktan çekinmemiştir ve eski Adliye Hakanı mesleki de- gil şahsi bir kusurundan dolayı bu vazifesinden D.P. iktidarının ancak son aylarında alınmıştır. Duruşmalar sırasında MIJİI Emniyet raporlarına verilen kıymeti sabık Başbakan bizzat ifade etmiştir. Menderese göre bu teşkilâtın ajanları, bir iş yapmış görünmek için oradan buradan derledikleri ma- lümatı, hattâ masa başında uydurdukları hikâyeleri rapor halinde ser- vislerine göndermektedirler. Bu raporların oralarda kıymetlendirilmesi aynı kıratta kimseler tarafından yapılmaktadır. Ondan sonra resmi makamlar bu vesikalara ve bilgiye dayanarak tutumlarını tayla etmek- te, memleketin vaziyeti konusunda kanaate sahip olmakta, en fenası bir takım İnsanlar hakkında takibata, tahkikata girişilmektedir. Milli Emniyet Teşkilâtı böyle çalışırsa, kime inanacağımız lütfen söylenir mi? Okuması yazması bulunduğu dahi şüpheli bir ajan hakkınızda ra- por verecek. Belki şahsi kini, ya da iğbirarı vardır. Hattâ sizden men- faat sağlamak istemiş, muvaffak olamayınca kalemi eline almıştır. Yassıadada, böyle kimselerin dişlik iktidar devrinde Milli Emniyet saf- larına sızdıkları belli olmuştur. Bu rapor sizin hayatınızı altüst ede- cek, başınıza tarifsiz dertler getirebilecektir. Arkanızda adamların do- laştığını hissedeceksiniz. Telefonlarınız dinlenecek, aileniz rahatsız edi- lecektir. Kısaca, ne rahatınız ve ne de huzurunuz kalacaktır. Teşkilâtın orta ve yüksek kademeleri sağlamlıklarını muhafaza ettiklerinden ha- kikatin meydana çıkması mümkündür. Ama, eğer üstelik iktidara şirin değilseniz, teşkilâtın en başındaki zatın bir direktifiyle çarkların tek- rar geri dönmesi ve sizi bir girdapta sürüklemesi işten bile değildir. Türkiyenin Jeopolitik bakımdan son derece kritik bir bölgede bu- lunduğu her zaman söylenir. Başımızın üstünde asılı duran komünist tehlikesi hep bahis mevzuu edilir. Sübversif hareketler ve sabotaj ih- timâlleri daima ortaya atılır. Memleketi bunlardan korumakla mükel- lef teşkilâtın hali Yassıadada ortaya döküldükten sonra geceleri rahat uyku uyumak büyük kahramanlık sayılsa yeridir. Memleketin en haya- ti müessesesini bit bale getirenler mutlaka adaletin huzuruna çıkarıl- malıdır. Zira bu, bir ihmal değildir. Bu, düpedüz ve sâdece bir ihanettir. İhanet cezasız kalamaz. daha ve as sonra teyit edildi. Tanık, halen İzmir Emniyet Müdürü olan Nevzat Emrealp idi. Emrealp o sıra- da İstanbulda Mili Emniyet Şefine muavinlik etmekteydi. Genç emni- yetçi, Beykozdaki D.P. ilçe başkanı Mehmet Kaptanın marifetlerinden bahsetti. Mehmet Kaptan kendi a- damlarını günlerce evvel hazırlamış, onlara âletler vermiş, sonra bu çete- ler karşı sahile geçerek Yeniköy ve Tarabyadaki rum kiliselerini, evleri- ni tahrip etmişlerdi. Nevzat Emrealp başka bir husu- su daha ileri sürdü. Kıbrıs Türktür cemiyetinin Başkanı Hikmet Bil ve idare kurulundaki arkadaşları tev- kif edildiklerinde Milli Emniyet on- ların arasına bir ajanını sokmuştu Bu ajana Hikmet Bil ve Orhan Bir- git, hâdiseleri tertiplemeleri için Menderesin kendilerine emir verdiği, ni, fakat sonradan yalnız bırakıldık- larını söylemişlerdi. Başbakanın po- lisi Nuri Baba da Menderesi suçlan- dırmış, hâdise günü nümayişçileri 9