YURTTA OLUP BİTENLER Millet Ecele çâre olmaz u hafta Türkiyede, başlıca ma konusu gene Yassıada duruşma- Alâkanın sebebi ikidir. "Bir görülen 6/7 Eylül hâ- diseleri bir polis romanı kadar merak çekicidir. Gerçi esrar haftanın orta- siyaset ühim yolu vardır ki o, duruşmalarda belirme- mektedir. Demokratik rejimimizi de- giştirme teşebbüslerinde bu facianın omuzlara yüklediği suçluluk ye me- suliyet psikozunun büyük payı mev- cuttur. İstanbul, Demokrat çetebaşı- lannın idaresindeki ogüruhlar tara- fından, işe komünistler ve yağmacı- lar karışınca telâfi edilmez tarzda yakılıp yıkılınca vak'anın tertipçile- ri iktidardan düşmeyi ölümle bir tut- maya başlamışlardır. Menderesin bü- tün kudret yılları boyunca 6/7 Eylül hâdiselerinin Oo incelenmesine (oOmâni olmaya çalışması, bu lâf ortaya atı- lınca D.P. Meclis Grubunun tamamı- nın ayaklanması hep böyle bir kor- kunun neticesidir. Bayar ve Mende- resini politika anlayışları neticesi; ik- tidardan ayrılmayı, iktidarı devri tes- lim etmeyi bir aptallık, saflık saydık- ları muhakkaktır. İki ahbap çavuş- lar 1950 seçimlerini yaptırtan ve bu- nun neticesini hulüs ile tanıyan İs- met İnönüye hep budala gözüyle bak- mışlardır. Hattâ hususi sohbetlerin- de "İktidar verilir mi ?" diye bu his- lerini ifade de etmişlerdir. Ama, e- ger 6/7 Eylül günahını işlemeseler- di kendilerini "artık gidemez" halde hissetmeyeceklerdi ve belki de pabu- cun pahalı olduğunu gördüklerinde seçim yolunu tıkamaya çalışmaya- caklardı. Kaldı ki bir suç başka suç- lara temel olmuş. 6/7 Eylülün üzeri- ne bütün bir günah abidesi yükseltil- miştir. D.P. iktidarının on yılını in- celeyecek olanlar hesabının verilme- sinden mutlak surette kaçınılan ilk suçun 6/1 Eylül olduğunu e i . iktidarı tarihind teşkil ettiğini sezeceklerdir. . Şimdi, bütün gayretlere rağmen 6/7 Eylül sanıklarının adalet huzu- runa çıkmış olmaları, bugünün ve yarının politikacılarına bir ders ma- hiyeti taşımaktadır. Nasıl ecele çâre yoksa, devletlerin hayatında da suç- ların hesabının ilelebet kapalı tutul- mümkün değildir. "Artık gide- mez" hâl, politikacılar için felâket- lerin en büyüğüdür. En iyi niyetler- le işe başlamak meselenin en mühim tarafı değildir. Başarılı politikacılar, sâdece hesabını açık alınla verebile- cekleri hareketleri yaparlarsa istik- ballerini kurtarmış olurlar. Politika- nın hatalısı, günah değildir. İş ya- pan herkes kendisini bir belirli hata nisbetinin kurbanı haline getirmekte- dir. Çok hata yapan iktidarı kaybe- der, muhalefet yıllarında daha az hata yapmasını öğrenir, yeniden, iş- başına geldiğinde başarı derecesini mayacağı zehabına kapılıp bu yolda bütün vasıtalar mubah sayıldı mı, siyaset adamlarının arkasında ağır- lığına dayanılmaz bir kambur belir- mekte, bir suç bir diğer suçu doğur- makta, , tıpkı batağa saplanmış kim- kımıldanış bir parça daha derine gömülmeye yol açmakta- dır. Bu hafta Yassıada duruşmaları, politikacılar için hesaptan kaçmanın imkânsız olduğunu millete bir defa 6/7 Eylül suçluları Adalet Divanı önünde AKİS, 28 EKİM 1990 Tarihi dava