RADYO Programlar Yine Yassıada de EN Duruşmalarının ilk günle- u, dünya çapındaki olay ralyolarmızığanı günü gününe duyu- rulamamış ve "Yassıada Saati" de teknik ve programcılık obakımların- dan dinleyicileri tatmin etmemişti. Bu durum karşısında bâzı ilgililerin ge- reken tedbirleri almak için çalıştık - lan fark edildiği halde, bâzılârının da hiç aldırmadıkları görülüyordu. Tedbir almak için çırpınanlâr, her zâ- man olduğu gibi, küçük mevkileri iş- gal edenlerdi. Eğer üst kademedeki ilgililer de biraz uyanabilseler, du- ruşmaların ikinci haftan teinde, rad- yolarımızın haber bültenleri her za- manki dar çerçevelerinden kurtulur- lar Ve gerçekten bir haber bülteni o- larak dinleyiciye duruşmalar hakkın- da bilgi verirlerdi. Ne yazık ki, Ba- sın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlü- günün haberler kısmının çalışma şek- -i yıllardanberi değişmemiş, gelişme- mişti. Bu sebepten de radyo bültenle- rinin duruşmalar sırasında tatmin e- dici bir Seviyeye yükselmesi (o bekle- nemezdi. Basın-Yayındakilere sorar- sanız, belki, bundan Anadolu Ajansı- nın sorumlu olduğunu söyliyebilirler- di. Anadolu Ajansı ise Basın-Yayın- dan şikâyetçi olabilirdi. Fakat radyo dinleyicisine sorduğunuz zaman da, bu durumdan sorumlu olan bir tok yer vardı, orası da radyo idaresiydi. Dünyama hiçbir yerinde haber bül- tenleri radyo idarelerinden ayrı bir idare tarafından hazırlanmaz ve bir bisikletçinin eline sıkıştırılarak rad- yo evlerine gönderilmezdi. Bir radyo idaresinde nasıl bir program kısmı, söz yayınları kısmı temsil yayınları kısmı, reklam yayınları kısmı, müzik yayınları kısmı ve Başmühendislik varsa, bir de haber yayınları kısmı bulunurdu. Bu kısımda, haber ajans- lanna bağlı haber alma vasıtaları geniş bir yer alırdı. Ayrıca, radyo muhabirlerinin çalıştığı kısım da bu- rasıydı. Bir gazeteci gibi haber top- layan bu muhabirler., portatif ses al- ma cihazlarıyla da dolaşarak "sesli haber" elde etmek imkânlarını araş- tırırlardı. Radyoların haber yayınları kısmında bir de, haber bültenlerini -Okı değil'- radyosundan dinle- yenin anlıyacağı şekilde kaleme alan yazarlar vardı. Bunlar aynı zamanda, bültenin spiker tarafından rahatça okunmasını sağlamak için, manaları kolayca anlaşılan kelimelerle kurul- muş kısa cümleler kullanırlar ve AKİS, 28 EKİM 1960 radyo haber yazma tekniğinin bütün inceliklerini bilirlerdi. "Yassıada Saat"ine gelince, bu program da programcısızlıktân ve teknik bakımlardan, dinleyicinin Şi- kayetine sebep olmakta devam edi- yordu. Fakat Ankara Radyosuna ge- len şikayet telefonları ve mektupları bu programın tertipçileri arasında olmasa bile radyo idarecileri arasın- da derhal tesirini göstermişti. Geçen çarşamba günü Ankara Radyosunun Başmühendisi Fahrettin Işıkçı ve ay- nı radyonun teknisyenlerinden Rüştü Öztuna ve Metin Onur Yassıadaya duruşma salonundaki ses alma ekibi- ni takviyeye gönderilmişlerdi. Salon- daki ses alma tesisatındaki aksaklık- ların bâzılarını gazetelerde çıkan re- simlerden bile anlamak kabildi, sanık- lara ait gazete fotoğrafları, duruş- ma sırasında iki taraftan ses alan ve- ya yalnız hoparlör tesisatı için kul- lanılan Omikrofonlarla ses alındığını gösteriyordu. Halbuki bu gibi yerler- de, ses alma şartlarının güçlükleri düşünülerek radyoculukta "dinamik" tipi denilen mikrofonların kullanılma- sı gekirdi.. Bu gibi aksaklıkların Ankaradan gönderilen ekip tarafın- dan düzeltilmesi (o beklenebilirdi. An- kara Radyosunun teknik ekibi daha İstanbul yolundayken Radyo Müdürü Yarbay Nusret Altuğ da boş durmu- yordu. Kendisinin verdiği bir emirle İstanbul Radyosu ile Ankara Radyo- su arastadaki P.T.T. ye ait bütün tele fen hatları ve kablolaları birer birer gözden geçirildi. Hattâ yine geçen çarşamba günü saat 15.00'den sonra İstanbul Radyosundan Ankara Radyo- suna telefon hattı ile ses verildi ve her iki radyo arasındaki bütün devre- lerde ses kalitesini yükseltmek için her türlü tecrübe yapıldı, tedbir alın- dı. Her gece saat 20.30'da yayınlanır- ken, umumi istek üzerine perşembe gününden itibaren 20.00'ye alnıan "Yassıada Saati" İstanbul Radyo- sunda hazırlanıyor ve oradan da ya- yınlanıyordu. Ankara Radyosu da bu programı İstanbul Radyosundan aynı anda telefon hatlarıyla alıyor ve aynı da da yayına veriyordu. İşte bu se- beplerden de her İki radyo arasındaki telefon hatlarında (kendini gösteren en ufak bir arıza "Yassıada Saati"nin yayınını (o bozabilirdi. Bütün bunları düşünen Nüsret Altuğ Ankara Rad- yosunun ve P. T. T. idaresinin teknis- yenlerini seferber etmiş Ve çarşamba gecesi "Yassıada Saati"nin hiç olmaz- sa teknik bakımdan radyolarımızın yüzünü ağartması için didinip dur- muştu. Fakat alman bütün tedbirlere ve yapılan bütün muayenelere rağ- men telefon ee çarşamba gecesi yine arıza yapacak ve "Yassıada Sa- ati" Eirabulda beklenen saatte ya- yınlândığı hâlde Ankarada ancak sa- at 22.00'de dinlenecekti. Telefon hatla rı her zaman olduğu gibi o gece de Ankara Radyosuna garip oyunların- dan birisini daha oynamıştı. Fakat her türlü teknik imkânları sağlamak azminde olanlar bu oyunlara alışık- tılar. Nitekim ertesi gün yine tecrübe- ler ve kontroller yapıldı ve 10 Ekim- den itibaren "Yassıada Saati" teknik bakımdan bir düzene girdi. Bu önem- li programın programcılık tarafıma ne olacağı ise halâ merakla beklen- mekteydi. 33