YURTTA OLUP BİTENLER bir kahkaha atarak yaptık şakanın tesirini oOölçmeye çalıştı. Söylediğini de yaptı. Teker teker sayarak her beş kişide birinin elini hararetle sık- tı. Grubun ortalarına gelmişti. El sık- ma sırası olma yan bir assubayın ö- nünde durdu "— Sen neden mahzunsun baka- yım? Bir şeye canın mı sıkılıyor yoksa?" dedi. Assubay evvelâ şaşırdı, sonra gü- lümsiyerek, bir şeye (o sıkılmadığını ifade etti. General, ne olursa olsun, mahzun yüzlü bir askere dayanamı- yordu. Emekli Askerler Sayım defterinde yazılanlar şkentin meşhur kalesinin üzerin den güneşin ancak iki mızrak bo- yu yükseldiği sıralarda Ayten Soka- ğın, semt sakinleri tarafından çok iyi bilinen pembe evi önünde, biri kadın, üç kişi durdu. Kapıdaki numaranın 20 olduğunu görünce (o gülümsiyerek zile bastılar. küçük holünden, sağ tarafa rastla- yan oturma odasına alındılar. Hâdise pazar günü cereyan ediyordu. 20 nu- maralı evin sahipleri sayım memur- larını hazırdılar. dı veçhile traşını olmuş, giyinmiş ve torunlarıyla meşgul oOolmağa başla- mıştı. Bayan İnönü de sayım me- murlarının gelmesini bekliyordu. Salondaki büyük masanın etrafı- e Bayan İnönünün ağında, açılan kocaman defterlere merakla bakıyor- du. Nurperiye gelince o, bir sıçrayış- ta "Dede Paşa'"sının Kucağ gına ku- rulmuş ve elini ağzına götürüp etra- fı kontrol etmeğe başlamıştı. yım memuru kalemini hazırla- Ga, İnönü neşeyle: Sorun bakalım suallerinizi" dedi Genç memur, soru kâğıdını önüne serdi ve başladı "—- Evin reisinin adı ve soyadı?" ım memuru bunu söyledikten sonra 4 beklemeden yazmağa koyul- muştu. Pek iyi bildiği ismi şaşıraca- ğını veya bir yanlışlık (o yapacağını zannetmiyordu. Ama öyle olmadı. İnönü sayım memurunun önündeki deftere eğildi ve: — Ne yazdınız a, dedi. "— İsmet İnönü Paşa, gevrek bir delikanlı kalika- hası atta ve ilâve et Benim adımın başında bir de 24 Mustafa vardır. Onun ci sİZ öyle yazın: Mustafa İsmet inönü Genç memur bir-iki m durak- ladı. Sonra silgisini çıkararak ilk yazdığını itinayla sildi ve İnönünün söylediğini ei ve yazdı: Mus- tafa İsmet İn Bir iki amil sayım memuru konuşt — Şimdi bu evde “kaç kişi bu- lunmaktadır ?" Suali gene Paşa cevaplandırdı: Yedi" e sonra " —Ye Bunun dördü aile mensuplarıydı: İnönüler ve torunları Memur devam etti: "— Ev halkının oturduğu bu ev kaç Gİ — Beş.. Soru kâğıdındaki (genel sorular nihayetlenmiş, sıra İnönüye gelmişti. Sayım memuru başladı — Doğum yeriniz Malatya gali- ba?" — Hayır, İzmir" Memur daha sonra İnönüden bil- diği yabancı dilleri, yaşını, tahsilini sordu. 77 yaşındaki delikanlı bunla- ra tane tane cevap verdi. Son sual- lerden biri: "— Çalıştığınız iş yeri, veya isiniz nedir" idi. İnönü bu suale, gülerek: "— Emekli asker" diye cevap verdi ve kendisini hayranlıkla seyre- den sayım memurlarının sırtını okşı- yarak: "— Sizleri daha fazla bekletmiye- lim. İşiniz vardır herhalde" diyerek kapıya kadar keyi etti. Kapıda elini öpen memurlar Görevinizde başarılar" dedi. müessese Genel Başkanlar Revnaklı bir gece eçen haftanın sonunda bir gece, G saatlerin 22.30'u gösterdikleri sı- rada Ankaranın lüks otellerinden Bulvar oPalasın salonlarında uzun boylu, smokini biraz bolca ve sırtı saçlarından dökülen okepeklerle he- men hemen bembeyaz bir adam, elin- deki viski Okadehini yudumlayarak etrafındakilere, onların pek aşinası oldukları bâzı kelimeleri yan yana sıralıyarak bir meydan nutku çeki- yordu. Elindeki viskisini yudumlayan iri kıyım politikacı ertesi gün evine gelip mesleğini soran sayım memur- larına "Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Genel Başkanı" cevabını ve- recekti. Adı, Osman Bölükbaşı idi. O gece etrafında Milli Birlik Komi- Davetliler ara- . CKMP li- deri baloya biraz geç gelmişti. Bu ba- kımdan kendisini karşıkyan olmamış, iri kıyım lider hayli üzülmüştü. K gelen kimsenin- zannederek protoko- lü bir tarafa bırakmışlar ve eğlen- meğe dalmışlardı. Doğrusunu söyle- mek lâzım gelirse, Basın Balosu ü- mid edilenin fevkinde oldu, hele Mil- li Birlik Komitesi üyeleri ve basın Mep pek eğlendiler. Bunu bi- raz da MP liderine borçluydular Heli baloda yarım saatte bir İnönü sayım günü evinde torunlarıyla Emekli asker AKİS, 28 EKİM 1960