hafazâkârların nazarında bu zümre- nin mevcut organize temsilcisi elbet- te ki C.H.P. idi ve ona indirilen her darbe bir takım kimselerin ümitleri- ni o nisbette kuvvetlendiriyordu. Nitekim bu cereyan el altından C.K.M.P. yi de desteklemeyi unutma - dı. Seçimler D.P. siz yapılırsa D.P. oylarının o istikamete akıtılacağını D.P. ileri gelenleri -mahalli ileri ge- lenler- açık acık söylüyorlardı. Tok, seçimlerin geciktirilmesi Oo gayretleri başarı kazanırsa o takdirde ilk zafer kazanılmış olacaktı ve yeni havanın ışığında yeni plânlar hazırlanacaktı. Bu taktik dolayısıyla (ogeçen hafta içinde bazı gazetelerin sayfalarında Osman Bölükbaşı arzı endam etti ve büyük lider bir fırsatını bularak se- çimlerin niçin acele yapılmaması ge- rektiğini parlak bir şekilde izah bu- yurdu. Elbette ki Bölükbaşı da gön- lünde yatan aslanın bu sayede ayağa kalkabileceğini pek âlâ görüyor, şah- sen Muhafazakârlıkla ve Muhafaza- kâr inançlarla zerrece alâkası bulun- madığı halde o zümrelerin temsilci- liği vazifesini omuzlarında taşımak- tan keyif duyuyor, fayda buluyordu. Sindirme gayreti pF“ Yeni Cephenin tuttukları mensupları yolda bir mâniin bu- temenin hiç kimseyi inandırmayaca- gı, hele 27 Mayıs hareketini D.P. ka- dar C.H.P. ye de müteveccih göster- menin fazla tutmayacağı ortadaydı. O yüzden C.H.P. yi ve bizzat İnönü- yü iktidar hırsıyla yanar göstermek İstiskal çıkar ! Şene 1960. Gün, 22 Temm Meşhur Orhan Se wi Orhan Havadis gazetesinde ya- nıyor. "Eski Halkçı bir dostunuzu selâmladığınız o zaman, şimdi, sinek koğar gibi selâmınızı e- liyle omuzunun arkasına atı- veriyor. İlk önce şaşırarak dü- şünüyorsunuz; — Aramızda bunu icap, etti- a Orhan Seyfi Or- selâmını adam sinek koğar gibi eliyle omuzunun ar- kasına o atıvermiş” ve Orhan Seyfi Orlon pek şaşmış! o Ne- den? "Aramızda bunu icap et- tirecek hiç bir şey olmadı" da, ondan! Gerçi Orhon efendinin eski Şefi hâfiza-i beşerin nisyanla malül o bulunduğunu o buyurmuş- tu ama her halde o bile bu ka- darını, m Sene — 1960. ün uz. Ve Orhon efendi ile © Halkçı dost” ları arasında ne geçmiş daha doğru görüldü ve taarruz o isti- kamette geliştirildi. . Nitekim geçen hafta İçinde bir gün meşhur Orhan Seyfi Orhon Havadisteki bir fıkrasın- da İnönünün 1950 de iktidardan ay- YURTTA OLUP BİTENLER rılmayı hiç hazmetmediğini, on sene D.P. nin başına belâ kesildiğini, sim- di de Milli Birlik hükümetini rahatsız ettiğini fütursuzca yazdı. Sanki 27 Mayısı yapanlar Menderesi İnönünün bu "muhteris hücumlar"ından koru- mak için harekete geçmişlerdi. Or- han Seyfi Orhon bunları ciddi ciddi yazdı, bir de üstelik "Biraz sabırlı olun Paşam" diye tavsiyede bulun- du. Yarabbi ne günlere kalınmıştı!. İnönü bir muhteris, Orhan Seyfi Or- hon basiretli bir yol gösterici ve Mil- li Birlik Komitesinin azaları horoz şekeriyle kandırılabilecek çocuklar- dı.. Sâdece bu tutum bile Muhafaza- kâr oy kanalizatörlerinin ne cüret- kâr oyun oynadıklarını ispata yetti. Gaye, demokrasinin samimi taraftar- larım ve seçimleri bir inanç neticesi -aynı zamanda Tarihin sayfalarını dolduran sayısız misali hatırdan çı- karmaksıın- ısrarla isteyenleri C.H. P. sözcüsü diye takdim edip bunların sözlerine partizanlık oetiketini tak- maktı. Nitekim Basında bir çok ay- dın kalem dahi, insanı hakikaten şa- şırtan bir gaflet uykusu içinde aynı etiketi kullanmaktan o çekinmediler. Sanki bir seçimde rey alırsa C.H.P. nin işbaşına gelmesini istemenin gü- nah tarafı varmış, memleket mukad- deratını İnönünün elinde görmek bu mukadderat Krutçefe teslim edilmiş- cesine endişe ouyandıracakmış gibi.. Halbuki aslında D.P. iktidardayken de ilk seçimleri C.H.P. nin kazana- cağında şüphe yoktu ve memleket mukadderatını İnönünün elinde gör- mek bütün memleketseverlerin ide- AKİS, 27 TEMMUZ 1960