la istişare suretiyle daha da kuvvet- lendirmişti. İstişari kongrenin ikinci günü, bu rölove şapka meraklısı genç kür- süye geldi ve ithamlarına başladı. Yasanın bir maddesi aynen şöyle de- mekteydi: "Din istismar edilemez" İşte Evliyaoğlu Gökhanın rölöve şap- kasının tepesinden fırlamasına se- bep olan buydu. Efendim, bu ne de- mekti? Yani dinin dokunulmazlığı mı vardı? O halde siyaset te, ilim de istismar edilemezdi. Bu madde yer- sizdi. Evliyaoğlu Gökhan ithamları- nı bitirdikten sonra kongreye döndü ve "Biz bir tasarı hazırladık, hazır- ladığımız tasarı bize overilmiş olan tasarıdan bazı noktalarda farklı maddeler ihtiva* etmektedir. Tasarı- mızın müzakeresini talep ediyoruz" dedi. Ancak bu, usüle aykırıydı. Mer'i mevzuata ve teamüle göre bu kaabil tasarılar önce komisyona gelir, ora- da tetkik edilir, bilâhare umumi he- yete intikal ederdi. Buna rağmen iyi- niyet sahibi başkanlık her iki tarafın arzularını tevhid etti ve bir karara sin genç kuşağı da tenkidlerini bildi- rir, arzulannı söylerdi. Ancak, Havadisin genç kuşağının ne istediği bir türlü anlaşılamadı. Hattâ neyle mutabık bulunmadıkları da ortaya çıkmadı. "Din istismar edi- lemez" tâbirinin nesini beğenmemiş- lerdi? Gökhan Evliyaoğlunun "kürsü mücadelesi" bir belirli tarzda Hami Tezkanın "kulis mücadelesi"yle des- teklenince meselenin mahiyeti daha iyi anlaşıldı. Ortada iki zümre vardı. Bunların birincisi eski, düşük İktidar zamanında mesleğin çilesini çekmiş, katlanmadık fedakârlık bırakmamış- tı. İkincisi aynı devrede alkış tutmuş, nimetlerden faydalanmış, kolay yol- da yürümüştü. Şimdi dikenler ayık- landığından herkes ortaya fırlamıştı. Mücadele manasızdı. Nitekim "kulis faaliyeti" Hami Tezkana sâdece mes- lekdaşı Ayhan Yetkinerin sert bir ce- vabını kazandırdı. Gökhan Evliyaoğ- lunun "kürsü mücadelesi" de Basının Ahlâk Yasasının büyük o ekseriyetle tasvibi neticesini verdi. İşte haftanın sonundaki pazar gü- nü heyecan içinde imzalanan yasanın hikâyesi bu idi. Dikkati çeken husus Hami Tezkanın büyük bir gururla Yasaya imza çakması oldu. İmza ça- kıldı mı riayet şarttı. Balonda Gök- han Evliyaoğlunu arayanlar ise ha- yâl sukutuna uğradılar. Rölöve şap- kalı gazeteci meydanda yoktu. Sistem nasıl işleyecek? azar günü gönül rızasıyla basılan Pp İmzalar şu metnin altına atılıyor- İmza töreninden bir görünüş Yedisinden yetmişine kadar, AKİS, 27 TEMMUZ 1960 YURTTA OLUP BİTENLER Burhan Felek Basının piri du: "Hürriyete liyakatin başta gelen şartının hürriyet içinde kendi kendi- ni kontrol edebilmek olduğuna ina- nan aşağıda isimleri yazılı Türk ba- sın müesseseleri demokrasinin temel unsurlarından olan basın hürriyeti- nin topluma ve demokratik düzene en yararlı bir yolda işlemesini sağla- mak için tesbit ettikleri Ahlâk Yasa- sına ve bu yasayı yürütmekle görev- li Basın Şeref Divanının kararları- na uymayı kabul ve taahhüt eder- ler". İmzalarla kurulan, aslında bir sis- temdi. Sistemin işleyiş tarzı dâvanın başarısının miyarı olacaktı. Yasayı imzalayanlar on maddelik bir taah- hüt altına giriyorlardı. Buna göre ga- zetecilik mesleğini, ahlaka aykırı maksat ve menfaatlere âlet etmiye- ceklerdir. Müstehcen, gayri ahlâki yayında bulunmıyacak, galiz kelime- ler kullanmıyacak, şeref ve haysi- yetlere haksız yere hücum etmiye- cek, fertlerin hususi hayatini âmme menfaati lüzum göstermedikçe orta- ya dökmeyecek, iftira ve isnatta bu- lunmayacak, dini istismar etmiye- ceklerdir. o Haberlerde (o hakikatleri maksatlı olarak tahrif etmiyecekler- dir. Şahsi veya tek taraflı görüşlerini haberlerin metnine sokmıyacaklardır. Verdikleri yanlış bilgilerden (dolayı 19