YURITA OLUP BİTENLER Albay Erensü ve AKİS muhabiri Aygünün odasında kime Kime o niyer, lan Şefik Erensü halen Belediye Sa- rayında yatıp kalkmaktadır. Albay Erensü sabah saat 6.30 da uyanmak- ta ve gecenin geç vaktim kadar İs- tanbul Belediyesinin işleri ile meşgul olmaktadır. Şefik Erensü Kemal Ay- günün yaptırdığı muhteşem çalışma odasını fazla şatafatlı görerek ken- disine daha mütevazibir oda seçmiş ve orada çalışmaya başlamıştır. Gene Albay bilhasaa Kuleli Askeri Lisesi Kumandanlığı sırasında çok başarı göstermiş ve disiplini, o çalışkanlığı askerlik anlayışı sayesinde örnek öğ- enciler yetiştirmiştir. 27 Mayıs İn- âbında büyü ıslâhı için Belediyenin dürüst olma- sının, halkın da Belediyeye güvenme- nin olduğunu belirtmekte ve "Şimdiye kadar Belediye ile halk karşı karşıya idi. Bundan sonra Be lediye ile halk yan yana olmalıdır. Bu merhaleye erişildi mi meseleler kökünden halledilecektir." demekte - dir. Belediye Başkanı da Vali gibi Güzel Sanatların İstanbul şehri için çok mühim olduğuna inanmakta ve bu kolun gelişmesine çalışılacağını, yeni tiyatrolar açılacağını» konser- vatuarın büyütüleceğini (o söylemek- tedir. Fakat Erensüyü asıl meşgul eden İstanbul halkının gıdasıyla oynayan ve havadan servet kazanan kimseler- dir. Belediye Başkanı gelen bütün 24 kısmet Belediye Başkanları içinde belki de lara karşı giriştiği mücadeleyi laka zaferle bitirmek. İstanbullulara ucuz sebze ve meyva yedirmek ni- yetindedir. Şehrin meseleleri B haftanın başında İstanbulu ida- re eden iki kurmay subay Mende- resin mirasının kolay kaldırılır bir miras olmadığını daha iyi anlamışa benzemekteydiler. Zira sabık olmak- tan ziyade sapık olduğu anlaşılan düşük Başbakan işleri o noktaya ge- tirmiştir ki Belediye tamamile iflâs Devlet Su İşleri yıllarca evvel yap- tırdığı hesaplarda adam başına asga- ri 200 litre suya ihtiyaç bulunduğu- nu tesbit etmişti, Aslında bu da gü- lünç bir rakamdır, zira batı memle- ketlerinde her şahsa bin litre su isa- bet etmektedir. Ama su getirmek yol yapmak kadar gösterişli olmadı- ğından Menderes o işe ilişmemiş, ba- his mevzuu 125 litrenin yüzde kırkı- nın da hatların bozuk olması yüzün- den zayiine aldırmamıştır. o Elektrik meselesi de su işinden farksız hal- dedir. Kömürle çalışmasına rağmen bazı ufak revizyonlarla İstanbulun ihtiyacını karşılayabilecek Silâhtar- ağa fa ikmal , hidroe- lektrik santrallerinden halı cereyan sırf müşteri meliyle İstanbula satılmıştır. Nakil vasıtaları derdi ise bir başka faciaya d yo mış enderes görülmemiş züppelikle ve yerlerine başka şey ko kaldırtmış- oymaksızın tramvayları tır. Bunun üzerine rin muhtelif semtleri birbirlerine otobüslerle bağ- lanmıştır. En pahalı ve çabuk yıpra- nan vasıta olan otobüsler derdi biç bir zaman halletmemişlerdir. Hele Sait İbrahim Esi gibi ateşli V.C. li- lere servet sağlamak için alınan Sko- da otobüsleri şık sık arızalanınca tam bir keşmekeş ortaya çıkmıştır. Albay Erensü öyle bir Belediye bulmuştur ki kime niçin para veril- diğini hâlâ anlamış değildir. esnafı kontrol etsin diye kurulan Be - lediye Zabıtası bir D.P. acentesi va- zifesini görmüş, burayı dolduranların büyük kısmı haraç sayesinde zengin olmanın yolunu bulmuştur. Zaten bu zabıta D.P. ocak başkanlarının ida- resine girmiş, cezalar muhalif esnaf üzerine teksif olunmuş, V.C. ye ya- zılmak bir zırh teşkil etmiştir. Buna mukabil yollara dünyanın parası ra- hatça sarfedilmiş, Beyazıt meydanı sekiz, Vatan addesi ve Edirnekapı yolu altı, Sahil yolu altı milyon yut- muştur. Hele bir gezi yolu olarak in- şası gereken Sahil Yolunun bir trafik yolu olarak ele alınmasının sebebini hiç kimse keşfedememiştir. Bunlar İstanbulun dertlerinden sâdece ufak bir kısmıdır ve İstanbulluyu cık rahata kavuşturmak için büyük gayretlere ihtiyaç vardır. Kendisini Başmimar diye reklâm eden ende- resin aslında İstanbula en ziyade fe- nalık etmiş insan olduğu artık ortaya çıkmıştır. Vali Tulganın ve Belediye Başkanı Erensünün geceyi gündüze katarak çalışma (mecburiyetleri bu gerçekten doğmaktadır. Gerçi ikisi de "Geçici" olduklarım ileri sürerek şahıslarından ve gayretlerinden bah- sedilmemesi için çırpınmaktadırlar. Ama çalışmaları (o başarıyla sonuçla- nırsa İstanbul kendilerini ebediyen minnetle anacaktır. AKİS, 27 TEMMUZ 1960.