GEN Ç Lİ K İfşaat Bir devrim düşmanı Geçen hafta sonunda, Cumartesi günü, Konya sokakta, İşkur Ha- nın üçüncü batındaki 11 numaralı dairede bir basın toplantısı (o yapılı- yordu. Dâirenin sıcaklığı 37 derece- yi bulmuştu. Önlerindeki (kâğıtlara notlar alan gazeteciler okravatlarını gevşetmişler, alınlarında birikip şa- faklarından akan ter damlalarını si- liyorlardı. İnsanın nefes almasına bi- le engel olacak dereceyi bulan sıca- ğa rağmen gazeteciler şikâyetçi gö- rünmüyorlardı. Yalnız masanın ba- sında oturmuş, bej elbiseli, beyaz de- senli bir kravat takmış, kızıla çalar renkte bıyıkları olan ve basın top- lantısını yapan genç adamı hayret- ten hayrete düşerek dinliyorlar, not alıyorlardı. Hepsinin yüzünde, dinlediklerinin etkisiyle, kalın ve sert nefret çizgileri görünüyordu. İ ta bulunan genç adam Türkiye Milli Gençlik Teşkilâttından Yekta Ragıp Özdendi. Dört daktilo sayfalık | bir mektubu yüksek sesle, ağır ağır o- kuyordu. Mektubun tarihi 2 Eylül 1952 idi. İmza yerinde Ergun Göksan adı vardı. Memleketin bütünlüğünü bozacak, devrim aleyhtarı gerici ha- reketlerde bulunduğu için kapatılan Milliyetçiler Derneğinin o faal üyele- rinden biri olarak çalışan Ergun Göksanın mektubu Sivastan bir ar- kadaşına yollanmıştı. Mektupta Ata- türkten bahsediliyordu. Ama bu öy- le bir bahsedişti ki, okuyanın da, din- liyenin de, her kelimeden sonra tüy- leri diken diken oluyor, yüzü buruşu- yor, dişleri gıcırdıyordu. Ergun Gök- san, mektubunda Atatürk için şöyle diyordu: "Türklüğünden mi o şüphe ediyor muşum? Türk olmadığından şüphem kalmamıştı. Ama asker olu- şu tohumunda biraz Türklük var gi- bi gösteriyor. Bir odefa Anadolulu değil. Sonra e değil. Sonra islâmiyet düşm. "Ne mutlu Tür- küm diyene" mi dedi? Elhamdülil- lah müslümanım dememek için... Mektubu okuyan Gençlik Teşkilâtından Yekta Ragıp Özdenin sesi titriyordu. o Kendisini lor tuttuğu belliydi. - Devam etti: "Devrimlerini mesnetsiz görmüyo- rum. Mesnetli görüyorum. o Kasta müstenid.." Mektup, bu şekilde (o birbirinden çirkin, âdi ve bayağı yalan ve ifti- ralarla dolu olarak devam ettikten sonra, Ergun Göksan adındaki her- halde kaybedilmiş genç bir adamdır- bu devrim ve Atatürk düşmanının nereden, kimlerden sıdalandığını da AKİS, 27 TEMMUZ 1960 Türkiye Milli gene bu mektuptan anlamak müm- kün oluyordu. Aşıl suçlu, mektubun satırları arasında çirkin yüzüyle sırı- tyordu. Mektupta Peyami Safadan da bahsediliyordu. Hani şu Havadis gazetesinde yeniden yazmağa (o baş- lıyarak, gençlikten ve okurlarından aldığı mektuplara nasıl teşekkür edeceğini bilemediğini söyliyen, ünlü Tahkikat Komisyonunun 1 numaralı fahri yardımcısı (o Peyami Safadan.. Mektup şöyle devam ediyordu: "Pe - -Milliyetçiler Devrim Ocakla- rına sızan malüm kişiler Peyami Sa- faya çok akıllı olduğu için araların- da Kafa derler- bir sözü vardır. Onu da unutmayınız: Atatürkü büyüklük- leri, küçüklükleri ve kültür bakımın- dan yetersizlikleri bakımından ince- lemek lâzımdır. Onun devrimlerini ailesinin faziletsiz oluşunun ışığı al- tında inceltmek lâzımdır Bu satırlar, hem Ergun Göksan ve benzerlerinin devrim ve Atatürk düşmanlığının kaynaklarından birini, gıdalandıkları yeri açıkça gösteriyor, hem de sayıları az da olsa neden bu memlekette devrim ve Atatürk düş- manı vardır? sorusuna cevap veri- yordu Ne bir ses ne bir nefes Türkiye Milli Gençlik o Teşkilâtı o zaman bu mektubu ele geçirmiş ve bir suretini zamanın Devlet Baş- kanı, düşük Celâl Bayara, aslını da Cumhuriyet Savcılığına göndermişti. Beklenen, bu mektup üzerine gerekli kovuşturmanın yapılmasıydı. Hayır ne yıllar yılı Atatürkçü görünen, "Se- -i sevmek milli ibadettir" diyen Celâl Bayardan, ne Cumhuriyet (o Savcılı- gından bir küçük ses çıktı. Her iki makam da sanki derin bir kış uyku- suna dalmışlardı. Ne bir ses ne bir nefes duyuluyordu. Bu sessizlik 1952 Yekta Ragıp Özden Yaraya parmak bastı yılından bu yana sekiz yıldır devam etti. Yalnız bu arada küçük gibi gö- rünen ama aslında büyük bir sahte- cilik tezahürüne de şahit olunmuştu. Düşük Bayar, kendisine yapılan açık ve belgeye dayanan ihbara rağmen susmuş, bilmez görüşmüş, olayla en küçük şekilde ilgilenmemiş, bu osu- retle devrim ve Atatürk düşmanlığı- nı tescil ettirmiş iken, bu ihbardan bir yıl sonra sanki kendisine hiç bir ihbar yapılmamış gibi, ruhunun bü- tün bozuk ve çarpık taraflarını ayna gibi yansıtan çirkin bir el yazısı ile Türkiye Milli Gençlik o Teşkilâtının organı olan "Devrim Gençliği" Der- gisine şunları yazıp gönderiyordu: "Türk gençliği onun vediası olan Tür- kiye Cumhuriyetini dajma o koruya- cak ve onun izinde yürüyecektir, Ke- mal Atatürk, Türkün târihinde ve gönlünde yaşıyacaktır." Bu mesajın tarihi 10 Kasım 1953 dü...