Bir Görüş Tehlike Çanları Aylardan beri sürüp giden bir dert şu anda memleket iktisadiyatı- na düzen vermeye çalışanların bü- tün dikkatini üzerine çekmiş bulu- nuyor. Dert) mensucat sanayiinde baş gösteren krizdir. Bilhassa pa- muklu mensucat bölümünde vaziyet devletin müdahalesini gerektirecek ehemmiyeti almıştır. Evvelâ bir noktayı m lazımdır. Bugünkü durum sebebi eski iktidarın 4 “Austos 1958 devalüasyon karandır. Bunu takibeden ve gelişigüzel tatbik olu- nan mali politika, siyasi tesirler al- tında işleyen kredi müessesesi men- fi unsurlar arasındadır. Fakat men- sucat sanayiimiz bu arızi derdin yanında bir de bünyevi dertle yara- lıdır ki sanayicilerimizin bir çare aramaları elzem hale gelmektedir. İnkılâp Hükümetinin son günlerde aldığı "Kredi oriyantasyou" ka- rarı duraklamayı önliyecek mahi- yettedir. Bilhassa düşük iİktidar zama- nında kurulan ve kısmen Sanayi Kalkınma Bankasının iç ve dış fi- nansmanıyla desteklenen mensucat sanayii şirketleri, (hakiki anonim şirketler olmaktan ziyade küçük kapasitede aile ortaklıkları olarak kurulmuştur. Sermayeleri bu sana- yi için gereken hakiki sermaye ol- maktan çok ataktır. "Tesis bede- li * Üç aylık işletme masrafı — Gereken sermaye" formülü hiç bir zaman tahakkuk etmemiştir. Bazı ahvalde beş milyon lira sermaye -onun da ancak 9025'i ödenmiş- ile işe başlanmış, tesisler ve işletme sermayesi için otuz milyon lira kı- sa vadeli yüksek faizli kredilere mü- racaat edilmiş olduğu bir vakıadır. Fabrika kârlarının sermayeye ilâve- si gerekirken gayri menkullere bağ- landığı çok görülmüştür. Fabrika- törler enflâsyon dolayisiyle pamuk tarlalarına, arsa ve apartman gibi gayri menkullere para bağlamayı sermaye tezyidine gitmekten daha kârlı bulmuşlardır. e Kendi parala- rıyla gayrimenkul alınışlar, kredi lere bol faiz vererek imalât işlerini idame ettirme yolunu tercih etmiş- lerdir. Bu hal maliyet bedellerinin artmasına sebebiyet vermiştir. Maliyet fiyatlarının artmasının sanayici için bir mahzuru yoktur. Çünkü fiyatlar. Milli Korunma Ka- AKİS, 27 TEMMUZ 19690. nununa göre "maliyet* kâr" usülü- ne gölel tesbit edilmektedir. Mali- yet ne kadar yüksek olursa kâr da o nisbette yükselmektedir. Sözde ucuzluk yaratacak olan Milli Ko- runma tam alisine, pa- halı imalâta teşvik etmiştir. Maliyetin yüksek oluşu kimse- nin nazarı dikkatini çekmemiş, Va- tan Cephesine geçenlerle Demokrat Partiye birkaç yüzbin lira teberru edenler kredi temininde hiç bir güç- lükle karşılaşmadıkları gibi işyer- leri de her türlü kontrolden uzak kalmıştır. Aynı kapasitede bir Sü- merbank tesisiyle bir hususi fabri- kanın ödediği muamele vergisini mukayese etmek- kimsenin aklına gelmemiştir. 4 Ağustos 1958 karar- larından sonra da aynı gidişe devam edilmek istenmiştir. Hususi sektör gün geçtikçe kararnamelerin tevlit ettiği kredi sıkıntısını hissetmiştir. Şimdi ise pamuklu mensucat sanayii bir duraklama devresi ge- çirmektedir. Satışlar durmuş, stok- lar artmıya başlamıştır. Bol kredi- leri kesilen toptancı tüccarlar artık eskisi kadar mal alamamakta, do- layısıyla fabrikaların depoları sa- tlmayan mallarla dolmaktadır. ukurova Sanayii Türk Anonim Ortaklığı gibi 1926 da kurulmuş ve mali bünyesi en kuvvetliler arasın- da sayılan bir işyerinde vuku bulan hâdiseler, pamuklu mensucat sana- yiindeki durumun ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Durumu müzakere etmek üzere sanayiciler Ankaraya gelerek Sa- nayi Odaları Birliğinde toplantı yapmağa ve görüşlerini Hükümete bildirmeğe karar vermişlerdir. Bu mevzuda şunu belirtmek isteriz ki, memleketin bugünkü ihtiyacı karşı- sında sanayiin istihsalini kısacak hiç bir tedbir terviç oolunmamalı- dır. Bu halde, mevcut stokların e- ritilmesi ve fabrikaların tam kapa- siteyle çalışmalarının temini' için ihracata yönelmek bir zarurettir. Dış piyasada mensucat fiatları bir iki yıl öncesine nazaran daha yükselmiştir. Buna rağmen fabri- kalarının maliyetleriyle (aradaki fark hâlâ giderilememiştir. Mali- yetlerin düşürülmesi ise ancak aşa- ğıdaki şartların yerine getirilme- siyle mümkündür: 1. — Aile şirketlerinin sermaye Turgut YEĞENAĞA tezyidine giderek yüksek faiz öde- mekten kurtulmaları. Maliyet yük- selmesinde en önemli unsurlardan birisi de yüksek faizlerdir. Serma- ye tezyidi ile hakiki sermayeye dö- nünce bu faiz yükünden de kurtul- muş olacaklardır. En ideal şekil ise bir miktar hisse senedinin ortaklar dışında da satılmasıdır. 2. — İkibin, beşbin iğ ve elli, yüz tezgâhtı küçük ünitelerin birleşti- rilerek daha ekonomik büyük işlet- meler hâline getirilmesi. En ran- tabi mensucat işletmesi 20 ilâ 10 bin iğlik ünitelerdir. Küçük işletme- lerin bir araya gelerek bir elden idaresiyle büyük faydalar sağlana- caktır. Sümerbank camiasında en düşük maliyet büyük kombinalar- dadır. 3. — İmalâtın behemahâl günde üç posta olarak devam ettirilmesi. Üç posta ile çalışma ve daha fazla istihsâl, bir işletmenin sabit mas- raflarını daha büyük ölçüde dağıt- mış olacağından ünite maliyeti dü- şecektir. Bu, ayrıca milli gelire de tesir eder. Gaye, memlekette kapi- tal malzemelerin er. verimli şekilde kullanılması olduğuna göre günde 22,5 saat istihsâl yapabilen bir te- sisi yalnız 8 saat çalıştırmak hem sanayici, hem memleket için büyük kayıp olur. 4. — Fuzüli masrafların -vadeli mübayaalar için ödenen fahiş fiat farkları gibi- maliyece kabul edil- memesi. Maliye uzmanları, hesap- ları tetkik ederlerken fahiş masraf- ları reddederlerse, şirket ortakları- nı basirete davet etmiş olurlar. Ayrıca ihracatı teşvik için di- ğer tedbirler de düşünülebilir. Mem- lekette pamuklu mensucat sanayii- nin hali istikbali ancak ihracat- la ze saf altına alınabilir. Halen her yıl ihraç edilen pamuk miktarı altmış yetmiş bin ton olup, takriben kırk milyon dolar döviz getirmektedir Bu miktar pamuğu sanayimizde işleyerek bez haline getirip ihraç etmek suretiyle döviz gelirimizi seksen milyon dolara çıkarmak mümkündür. Ni- takbel bir döviz kaynağı olarak be- lirtmiştir.