YURTTA OLUP BİTENLER Yaz bekârı D emokrat kampta böyle, sanki bir atom bombası düşmüş gibi telaş ve heyecan, hadiseleri tabii karşıla- mamaktan doğan bir kararsızlık hü- küm sürerken bütün milletin gözünü Üzerinde toplayan İsmet İnönü Anka- rada bir "yaz bekârı" hayatı sürü- yordu. Bu bir hafta içinde Ankaralı- lar başkentin birçok lokantasında beyaz saçları ve daima gülümseyen yüzüyle eski Cumhurbaşkanını arala- rında gördüler. C. H. Genel Baş- kanı — damadının Mebusevlerındekı iki katlı evinde kalıyordu. Bir çok odası, aile İstanbulda olduğu için kapalı, yatak odasıyla kütüphanesi temızlenıp açılmış evde iki erkeğe bakmak üzere bir emektar adamdan başkası yoktu. Normal günlerinde yemeğini hemen daima evinde yiyen, dışarda pek birhayatı olmayan İsmet İnönü için arkadaşlarıyla başkentin çeşitli lokantalarına gitmek, orada listeden yemek seçip yemek ve bil- hassa hesabı bizzat görmek pek ho- şuna giden bir değişiklik oldu. Halk, tecrübeli lideri muhabbet dolu göz- lerle seyredıyordu Zaten hemen a nı anda yurdun bir çok tarafında sırf Ismet Inonu memleket işleriyle sıkı sıkıya alâkasını gösterdiği, baş- kente gelip Meclısı toplamak üzere harekete geçtiğ meselelere fi- ilen hâkim oldugu 1ç1n ferahlık veri- ci bir hava esiyor ve halk şa bu memleketi harbe sokmaz" di- yordu. İnönü kendisine gösterilen bu emniyetten ve inandan hem ha- Dr. Namık Gedik Sıra dış politikaya geldi! berdardı, hem de mesuliyetini müd- rikti. Bulvar Palasta, Ankara Palas- ta, Kulüp 47'de, Karpiçte, Çiftlikte masasına Vatandaşlar geldıler girer- ken ve çıkarken elini öptüler. Eski Cumhurbaşkanı onları okşadı. Eve döndüğünde kütüphanede uzun uzun çalışıyor dünyanın dört bir tarafın- n gelen haberleri tetkik ediyor, hepsınden mühimi son derece salim bir kafayla, sükünet içinde, hâdisele- re doğru teşhisler koyarak ve ne partizanlığa, ne de peşin hükümlere kendisini kaptırarak meseleler üze- rinde düşünmek fırsatını buluyordu. Partisi Grubunun perşembe günkü toplantısında goruşlerını arkadaşları- na izah etti.. üşüncelerini Mec- liste de soylıyecektı -Daha doğrusu söyliyebileceğini sanıyordu.- İnönü Demokrat kampta olup bıtenlerı de dikkatle takip ediyordu. Büyük Mec- liste normal bir münakaşa imkânı verilmezse.C. H. P. nin nasıl bir ha- Koalisyon azıları, hayli zaman var ki, dudaklarda bir tatlı tebes- sümle okunan Ahmet Emin Yalman yazıyor da, yazıyor: Bir koalisyon kabinesi kurul- malıymış, içinde bulunduğumuz dertlerden bizi koalisyon kabi- nesi kurtarırmış, koalisyon ka- binesi olmadığından — dolayıdır ki birbirimizi yiyorm & âni başyazar! Sanki bir Hân koalisyon kabinesi Zzaten mev- cut değilmiş gibi.. Gözün koca Lütfi Kırdarı, toplu Server So- muncuoğluyu zarif — Sebati A- tamanı da mı görmüyor" Yalnız ah, D. n başına gelenler de hep boyle koalısyon— lardan gelmedi reket hatta tutacağını yakın arka- daşlarıyla görüştü, istişarelerde bu- lundu. Son tuhaflık Demokrat kamptaki karışık vazi- yet son ifadesini cuma günü ce- reyan eden traji-komik bir hâdisede buldu. O gün, sabahleyin — Meclis Başkanının odasında Koraltan ile Ba- rutçu bir dostane görüşrne yaptılar. Koraltan ile Barutçu arasında Tra zonda beraber geçirilen günlere ka- dar uzanan bir dostluk vardı. İki po- litikacı gündelik hâdiselerden bah- settiler, Koraltan Anayasaya uygun olarak Meclisi toplantıya çağırdığı- nı söyledi, Barutçu kendisini tebrik etti. İki eski dost siyasi havaya ha- kiki bir bahar havasının gelmesını temenni ettiler, "Ah, i olurdu.. ile başlayan cümleler sârfettiler. Ko- raltan "Ah, ne iyi olurdu bugün Av- rupaya gidecek olan sayın Mendere- si Muhalefetten de bir heyet uğurla- İbrahim Kirazoğlu Yüke ortak - oldu saydı." dedi, Barutçu buna "Ah, ne iyi olurdu sayın Menderes Meclis toplantısına kalsaydı, politikasını sa- vunsaydı, bizi ikna etseydi, bir milli birlik havası içinde müzakereler ce- reyan etseydi, sonra hep beraber hava meydanına gidip kendisini u- ğurlasaydık Refıkcıgım' diye cevap verdi. Aynı gün, ileri gelen Demok- ratların hemen hepsi, rastladıkları halkçı arkadaşlarına "Canım, sizden de bir heyet gelıp te Menderesi u- ğurlasa, siyasi hava bir düzelir, bir düzelir.. Menderes mesajlar neşreder, teşekkürlerini radyoyla bildirir, dün- ya da Turkıyede Milli birlik oldugu— ele halledilir" tar- zında telkınlerde bulundular. Ogleden sonra, saat 16 civarında, P. Grubu toplantı halindeyken gelıp, Başkanlık odasındaki telefon- da Koraltanın kendisini aradığını, toplantıya başkanlık eden Barutçu- ya haber verdiler. Barutçu yerinden ayrılamadığı için öteki Başkan ve- kili- Nüvit Yetkinden gidip telefona bakmasını rica etti. Yetkin döndü- ğünde Koraltanın illâ Barutçuyu is- tediğini bildirdi. — Barutçu merakla aşkanlık odasına gitti. Meclis Baş- kanı "sayın Menderesin" başkentten ayrılmak üzere olduğunu, eğer Mu- halefetten bir heyet kendisini uğur- larsa son derece mütehassis olaca- ha vanın hemen düzeleceğini Barutçu — şaşırdı, kaldı. Bu ne biçim işti? Başbakan, Muhalefe- tin arzusunu yerine getirmek için Meclise gelip izahat cek yerde hç acelesi yokken Istanbula gidiyor- AKİS, 2 AĞUSTOS 1958