ması iyi karşılanmadı. Bu bir tak- ldu. dim-tehir hatası o Perşembe günü Meclisin kapı- sında yer alan gazete fotoğrafçıları Grup toplantısına gelen Genel Baş- kan Menderesin sinirli olduğunu gör- düler. Kendisini kapıda Grubun şiş- man Başkan vekili -Başkan Halük saman yurt dışındaydı- Himmet lçmen karşıladı ve yüzü gülere “"Ekseriyeti temin ettik — efendim" dedi. Fakat bu bile Adnan Mende- resin asabi halini ortadan kaldırma- dı. Zaten gelen milletvekillerinin sa- yısı da ikiyüz elli cıvarındaydı Top- lantı a aranlığa kadar sürdü. Bir başka kısa toplan 1 0 gece için kararlaştı. Demokrat milletvekilleri cuma sabahı da bir araya geldiler. Fakat Grupta olup bitenler ancak cu- martesi günü neşredilen bir tebliğe umumi efkâra — duyuruldu. -Basın kanununa göre kapalı Grup toplantı- larında nelerin cereyan ettiğini yaz- mak suçtur, ancak neşredilen tebli- ğin çerçevesi içinde malümat verile- bilir-. Tebliğ Grupta Başbakanın bir çok kere izahatta bulunduğun TuU- bun bu izahat karşısında tatmın ol- duğunu, aynı izahatın "münasip şe- kılde Büyük Mecliste tekrarına ka- rar alındıgı bıına ukabil Meclis- te bir mü zake açılmasının ka- bul edilmediğini bıldirdi. Anayasanın müeyyidesi toplantılarında — bulunmak üzere başkente gelen Demokrat milletvekilleri arasında evvelâ Mec- lisin toplantıya çağırılıp çağırılma- ması gerektiği hususu — münakaşa mevzuu oldu. Ankara Palasın salon- nda, Meclisin gazinosunda ve korıdorlarında bunun tartışması ya- pıldı. Meclisin berberinde Devlet Bakanı Muzaffer — Kurbanoğlunun ayasa, — milletvekillerinin beş bizinin arzusu üzerine Meclis t pla- nır der a a, bunun müeyyidesi ne- dir?" dedığı H. P. mılletvekılleri- ne aksetti. Başta Barutçu, Halkçı- lar bu fikre pek güldüler. "Anayasa- nın müeyyidesi" sözünü ilk defa ola- rak işitiyorlardı. Barutçu "Anayasa, 1 Kasımda davetsiz toplanır da der, toplanmazsa ne olur, müeyyidesi yok ki.." diye gevrek kahkahalarından birini attı. Bir başkası ise Anayasa- nın müeyyidesinin ne olduğunu bil- mez görünenler biraz tarih okusalar, biraz etrafta olup bitenlere baksa- lar ıyı ederler, dedi. Herkes gülüştü. şin doğrusu şuydu ki yüksek Demokrat çevreler kendi milletvekil- lerine Meclisin toplantıya çağırılma- sının "Muhalefetin bir taktiği" oldu- ğu fikrini telkine çalıştılar. Öyle ya, ortada ne vardı ki? Muhalefet ne diye bu kadar gürültü koparmıştı? Hem, izahat istemiş olsalardı, gelıp sora- mazlar mıydı? le müracaat yapılsaydı sayın Genel Başkan Men- deres meselâ Dışişleri Bakanı Zorlu- yu C. H. P. Grubuna gönderip herşe- yi Muhalefete açıklatmaz mıydı? Böylece Zorlu da "Muhalefeti hata- ya düşmekten vikaye" ederdi. Hatta AKİS, 2 AĞUSTOS 1958 bizzat kendisi gıderdı Genel Başkan bunu yapmıyacak insan mıydı? A- ma hayır, Muhalefet o yolu tutma- mıştı. Zira arzusu malümat almak değil, hır çıkarmaktı. İşte, böyle bir Muhalefetle çalışmak mecburiyetin- İsmet İnönü münakaşasına — girmiyor Politika de bulunulmasının ne güç olduğunu Demokrat milletvekilleri anlamalı ve tabii hukumetı desteklemeliydiler! Hükümet son derece isabetli bir dış politika takıp etmişti. Dünya barı- şının kurtulması ve Orta Doğunun YURTTA OLUP BİTENLER batı safında muhafazası bile D. P. bu basiretli tutumu sayesindey- . P. nin tavrı yalnız Türkiyeyi değil, bütün dünyayı korumuştu! Şimdi, Muhalefet D. P. yi bu tavrın- dan dolayı muaheze etmek istiyordu. Zafer feryat etti: Yazıklar olsun! Bu propaganda D. P. milletvekil- leri Üüzerinde -milletvekilleri kendi kendilerini de inandırmaya pek he- vesli olduklarından, tesirli oldu. Baş- kente gelışlerının ikinci günü bunla- rın bir çoğu Muhalefete karşı hiddet duyuyorlardı. Hattâ Meclisin dahı toplanmasını -Anayasanın sarih hü müne rağmen- istemeyenler mev- lüzum vardı? kurnaz"lar başka bir teklif —ettiler: — Anayasa, toplanır diyordu; ama ne toplanacağım tasrih edi- or muydu? Meclis toplanma tale- bını alınca pek âlâ toplantı tarihi olarak meselâ 1 Kasımı tâyin edebi- lirdi! Fakat bu parlak fikir pek ilti- fat görmedi. , umumi efkârla da böylesine alay edilmezdi. Meclisin 147 milletvekili tarafından tesbit e- dilmiş gün ve saatte toplantıya çağı- rılmasından şey yapılamı- yacagı anlaşılınca Büyük Mecliste- ki müzakerenin cereyan tarzı üzeri- ne dikkatler toplandı. Hazır metin zaman görüldü ki Adnan Möen- deres Meclis kürsüsünde İsmet mektedir. Adnan M H. P. Genel Başkanıyla mücadele di- şünültemezdi bile.. Ne yapılacaktı? Yapılacak bir tek şey vardı: Mende- res başkentten ayrılmadan önce bir metin hazırlar, bunu hükümet adına bir zat kıraat ederdi. Hazır metinle herhangi bir münakaşa kabul edile- göre iyisi Muhalefeti rmamaktı. Tabii, — bir gizli çelse de yapılabılırdı Fakat İsmet İnönünün "gizli celsede konuşursak tenkitlerimi en sert şekilde yapabil- mek imkânını kazanırını" dediği De- mokratlar tarafından ogrenıldı. Üs- Trısl D. P. milletve- çoğunun — toplantıdan vekillerini fethettiği, kilerinin bir hayranlık ıfade ettıgı biliniyordu. O yüzden, martesi günkü açık top- lantıda tatbık edilen tertip D. P. li- derleri tarafından kararlaştırıldı. Fa- k , D.P.. nin Görülme - mete uğramasını önleyemedi. Nıte- kim bu akıbeti görenler son dakika- da taktik değiştirilerek bizzat Men- deresin Mecliste bulunmasını, Demok- rat kuvvetleri İsmet İnönüye karşı sevk ve idare etmesini ıstedıler Hat- tâ bir ara D. P. Genel Başkanının da aynı fikre meylettiği şayiaları dolaş- tı. Fakat sonra, fiyaskoyla bıtmış bir dış politikanın İnönü önünde müda- faaya kalkışılması goze alınamadı ve bar say kadere terkedildi. 9