tiyacını, çoğalan nüfusun dahi ihti- yacını karşılamaktan çok uzaktır. 1,000 kişiye 1 doktor — hesaplarsak sadece artan nüfusun ihtiyacını kar- şılamak için her sene bir misli dok- torun daha mezun edilmesi gerekir. Aksi halde doktor adedi çoğalış tem- posunun çok gerisinde kalacak, ara- daki uçurum aşılamaz hale gelecek— tir. Artış bu tempoyu muhafaza ede- cek olursa 10 sene sonra memleke- timizin nüfusu 35 milyon olacaktır. Bu nüfusun sıhhi ihtiyacım karşıla- mak içinse 35.000 doktorun iş başın- da olması lâzımdır. 10 sene zarfında 8.470 eskiye 26.530 yeni doktor ek- lenmelidir ki, memleketimiz standart duruma erişebilsin. Şu halde Tıp Fa- kültelerimizin senede — 2.653 doktor yetiştirmesi gereklidir. Bizimi fakül- telerimizse, -o da hayali ve tatlı bir tahminle- senede ancak 500 mezun verebilir. Açıkça görülüyor ki, kısa zamanda aradaki mesafeyi kapıya- bilmemiz için her yıl — yukarıdaki 500'e ilâveten 2.203 doktor daha ye- tiştirmeliyiz. Memleketin ve onun artan nüfusunun doktor ihtiyacım karşılıyacak olan 2.203 mezunu nasıl temin edebiliriz? 1951 senesin- de Tıp Fakültelerimizin aldığı — öğ- renci adedi öğretimin daha düzen- li olabilmesi düşüncesi ile yarıya in- dırılmıştı Öğretim düzenini bozaca- kabul edildiğine göre bu fakülte- lerin öğrenci adetlerinin arttırılması düşünülemez. Şu halde meseleyi hal- ledebılme için yeni tıp fakülteleri— nin açılmasından başka çare kalm yor demektir. İstanbul Unıversıtesı senede ancak 300 talebe alabilir, varlığına ihtiyaç duyulan 2.203 tıp, talebesini okutabilmek için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi gibi daha di yedi tane yeni fakültenin — açılma lâzımdır Yukarıdaki hesaplar yapılırken 8470 doktor adedi değişmez olarak kabul edilmiştir. Bu müddet zarfın- da ölen veya ihtiyarlayıp çalışamaz lardan daha duruma düşen, bun mlisi mevc ut doktor adedını dahı fazla bularak -memlekette doktor. fazlalıgının değil —acıklı bir yoklu- olduğu açıktır.- doktorluğun ge- çınmek için elverışsız bir meslek ol- larak dışarıya yolladığımız doktorla- rı bu sabit rakamdan çıkarmak ica- beder. Bu durumda, yedi fakültenin açılması dahi ihtiyacı karşılıyamıya- caktır. Bugün İstanbul Tıp Fakültesi a- yarında bir fakülteyi ve tesislerini 100 milyon liraya kurmak imkânsız- dır. Demek ki bu acil ihtiyacımızı karşılamak için daha yüksek miktarları göze almak lâzımdır. Bu- nu yapmak ise, hiçbir zaman israf ve gösteriş sayılmaz. Zira — peşinen kabul edilmelidir ki bir memleketin mamur şehirleri ve yeni yolları, ü- zerlerinde sıhhatli insanlar kaynaşıp gülüşmedikçe hiçbir mana ifade et- mez bir beton ve bina yığınından ibaret kalır AKİS, 2 AĞUSTOS 1958 M U Orkestralar Genç orkestra B ugünlerde bir genç orkestra Av- rupayı kasıp kavuruyor. 18 ile 22 yaş,, arasındaki gençlerden mey- dana gelmiş olan bu topluluk, pro- fesyonel bir senfoni orkestrası de- ğil, New York'un Juilliard Konser- vatuarının öğrenci orkestrasıdır. Fakat icra başarısı o derece büyük- tür ki Amerikan Dışişleri Bakanlı- ğı bu topluluğu, Philadelphia or- kestrası gibi ünlü bir — teşekkülün yanında Amerikan musiki kültürü- nü temsil etmek üzere, Brüksel Pa- nayırına gondermekte bir mahzur görmemektedi Nıtekım bu genç orkestrayı din- liyenler, mükemmaeliyetinin, Phıladelphıa Boston New York Fi- larmoni gibi en üst derecedeki sen- foni teşekküllerinden aşağı kalma- dığı, hatta gençlikten doğan bir he- ecan ve canlılık bakımından, onla- rı aştığım kabul etmektedirler. Ju- illiiard Orkestrası birkaç hafta önce, Londranın Royal Festival Hall'un- daki ilk konserini verdiği zaman İngiliz tenkitçileri hayretler içinde kalmışlardı. Bu ara Daily Telegraph gazetesinin tenkitçisi, bu — öğrenci topluluğunun, — İngilterenin en ileri gelen orkestralarıyla başa çıkabile- ceğini söylemiş, İngiliz orkestrala- rında da aynı derecede iyi çalgıcılar olduğu halde bu derecede kusursuz bit icra sağlanamadığı için hayıflan- mış ve bunun sebebini, — Juilliard Konservatuarında tatbik edilen eği- S KI t ara- mıştı. Geçen hafta Juilliard Orkestrası- nın, Brüksel Panayırının büyük Au- ditorium'unda verdiği konser de ay- nı derecede büyük bir başarı kazan- dı. Konser bittiği zaman, bir türlü dinmiyen alkışları karşılamak için orkestra, Stravinski'nin "Ateş Ku- şu" süitinden iki parça çaldı. Öyle anlaşılıyordu ki Brüksele, musiki a- lanında uvvetli elemanlarla gi- Orkestrası- il etmekle rakipsiz denebilecek bir senfoni top- luluğunu dünyaya sunmuştu. Bu genç orkestranın olağanüstü başarısı, bir yandan şefi Jean Mo- rel'in değerine, bir yandan da Juil- liard Konservatuarında tatbik edilen ileri eğitim metodlarına dayanmak- t : mini yakından takip eden metodları sayesinde, oğren ılerını, en birinci sınıf musıkışınaslar haline gelmiş o larak meslek hayatına atılacak şe- kılde yetıştırmektedır Nasıl ki An- kara Devlet Kon rvatuarının mevcut dıyebılecegımız öğren kestr - bu esenın egıtım se- viyes h kkı d bir fikir veri- yorsa Juıllıard orkestrası da, dün- yanın bu ileri kon uarının ne sevıyede musıkışınaslar yetıştır- diği hususunda belirli bir kanaat e- dinilmesini sağlamaktadır. Juilliard orkestrası prex;a yapıyor Profesyonellerle başa çıkabiliyorlar 31