Son Hadiselere u mülakat İsmet İnönüyle salı günü, kendisini Ankaradan İstanbula getiren uçakta yapıldı. C. H. rubu toplantılarını tamamlamış ve Büyük Meclisi 27 Ağustosta içtimaa çağırmıştı. Muhalefet lideri yeni vaziyet hakkındaki görüşlerini kelimelerini tarta tarta, dikkatle anlattı. Her halinden son derece azimli ve kararlı olduğu anlaşılıyordu. Meclisin toplanacağı tarihe kadar da mücadelesine fasıla vermeyeceğini İfadeden çekinmedi. Muhalefet lideri İktidarın son Orta Do- ğu buhranı sırasındaki tutumunun kendisine ciddi şekilde endişe verdiğini de açıkça söyledi. Muhalefet lideri bu mülakatı verirken İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedikin hükümet adına ken- disine cevabını Zafer gazetesinde okumuştu. Fakat Dr. Gedikin sözlerine fazla bir ehemmiyet atfetmemişti ki bahsını bile etmedi. Sadece hava meydanında gazeteciler kendisine bunu hatırlat- tıklarında gülerek "Umumi vaziyet ve memleketin hususi durumu bu beyanatın göstermek iste- diği şekilden çok daha ciddidir. Beyanatın beni davet etmek istediği politika münakaşası usu- lüne kendımı kaptırmayacağım. umuyorum" dedi. Fikirlerimi yakında bir daha söylemek fırsatını bulacağımı Sonra, daha ciddi işleri olan ve kafası bir politika münakaşasından bambaşka şeylerle dolu bulunan bir edayla kendisini şehre götürecek olan arabaya doğru yürüdü. » "Dış politika üzerine Meclis müzakeresi açılması için yaptığımız teşebbüs hüzün verici bir tertip karşısında müsbet neticeye varma- mıştır. Tehlike zamanlarında bütün gayretleri milli birlik şuuru etrafında toplayacak en selâ- hiyetli merci gözüyle gördüğümüz Büyük Mil- let Meclisinde buna imkân bulunamaması yeni bir vaziyet yaratmıştır. C. H. P. Grubunun son aldığı kararları bu zaviyeden mütalâa etmek lâzımdır. "Memleketin umumi idaresinde İktidarla bizim aramızda esaslı bir anlayış farkı olduğu bir tere daha meydana çıkmıştır. Hülâsa olarak görülmüştür ki, iktidar liderleri için Orta Do- ğu memleketlerinin iç idaresi çok uygun bir idaredir. Bu tarz idareyi Türkiyede tatbik et- mek münasip olacağı kanaatindedirler. Biz Türkiyede böyle bir idarenin hem yakışıksız, hem zararlı olduğuna kati olarak inanıyoruz. Bu görüş farkını ortadan kaldırmadan mesele- leri selâmetle ele almak kabil değildir. O halde her meselenin başında iç huzuru temin edecek tedbiri bulmak lâzımdır. Bu tedbiri bulmakta geç kalmak, memleketin kaderini tamamiyle ve vahim bir surette meçhulâta bırakmak ola- caktır. İktidarın son tutumu göstermiştir ki hakikaten vatan müdafaası günü gelse, Anka- rada söylediğim gibi, hür ve eşit vatandaşlar olarak çalışmak mümkün olmayacaktır. Dış tehlikeye karşı, milli birlik ve iktisadi düzen için önce içerde bir salim politika tesis etme- liyiz. İktidar buna yanaşacak mıdır, yanaşma- yacak mıdır? Toplantıya çagırdıgımız Meclis- te bunu soracağız. "Ben milli birliği, İktidar adına bir zata okut- turulacak hükümet tebliğini nassı katığ gibi ka- bul etmek manasına almıyorum. Dış politikada İktidarla aramızda metod meselelerımn çok üs- tünde görüş ayrılıkları vardır. Bu farkları söy- leyeceğiz, kendi görüşümüzü anlatacağız. Va- tandaş aydınlanacak. Milli birlik ancak serbest Metin TOKER tartışmalar sollunda tahakkuk eder. Benim Eyüpte bahsettiğim milli birlik odur. Aksini dü- şünmek hayale kapılmak olur. Dış tehlike za- manlarında iç politika ihtilâflarını — azaltmak veya sonraya bırakmak, böylece salim bir mü- dafaa cephesini kurmak ile herkesin susup sa- dece İçişleri Bakanının dış politikanın da iç po- litika usulleriyle tedvir olunduğunu — gösterir gibi konuşması arasında dağlar kadar fark mevcuttur. "Şimdi size dış politikada İktidarla görüş birliği halinde olmadığımız en mühim bir nok- tayı söyleyeyim. Biz maceracı bir politikada memleket için her türlü tehlikeler bulunduğu- na samimi olarak kaniiz; Büyük Mecliste bu kanaatimizi söylemek imkânım dahi bulama- mamız yukarda bahsettiğim yeni vaziyeti ya- ratmıştır. “Biz Meclisi toplantıya çagırdıgımız za- man Orta Doğu bi an en vahim halindeydi. Meselelerın en ehemmi- yetlisi Türkiyenin hudut dışı bir askeri sefer macerasından alıkonulmasıdır. Hükümetin böy- le bir istikameti takip ettiği Amerikan ve İn- giliz Dışişleri Bakanlarına atfolunan ihtar ma- hiyetindeki tavsiyeler, dost ve müttefik mem- leket neşriyatındaki bunu teyid eden haberler ve nihayet Mr. Dulles'ın Ürdün ve Türkiyenin Iraka karşı sefer yapmasına niçin mani olun- duğunu Londra Konferansında izah edeceğinin ilân olunmasıyla sabit bir hakikattir. "Görülüyor ki, hiç bir bekleme devri ge- çirilmeksizin yeni Irak idaresine karşı hasma- ne bir tavır takınılması yanlış ve zararlı ol- muştur. İlerde normal ve dost bir komşu vazi- yeti alması ihtimali mevcut olan bir yeni ida- reyi red ve meyus etmeye hakkımız yoktu. He- le aleyhine tarafımızdan askeri ve zecri hare- kete tevessül edilmesi haksız olduğu gibi çok da zararlıdır. Böyle bir hareketin sebep olaca- ği ihtilâtlar da çok söylenmiştir. Tutumlarıyla AKİS, 2 AĞUSTOS 1958