YURTTAOLUPBİTENLER Demokrasi Görülmemiş hezimet eçen haftanın son günü, bütün B Z Ankaralıların üyük — Mecliste İktidar ile Muhalefet — arasında dış politika mevzuunda ecek mücâ- deleyi takibe heyecan 1ç1nd hazır- landıkları bir sırada Esenboğa hava meydanında uzunca — boylu, toplu, siyah bıyıklı, yakışıklı bir adam | si- nirli adımlarla dolaşıyordu. Saat, sa- bahın yedisiydi. İlk uçak İstanbula hareket edecekti. Sinirli adımlarla dolaşan, Sanayi Bakanı Sıtkı Yırca- lıydı. Bakan, — etrafında hürmetkar bır tavırla durup kendisini gözliyen- ler "— Bir defa daha sorun, dedi. Başbakanın uçağı Ankaraya gele- cek mi, gelmiyecek mi kat Sıtkı Yırcalı henüz bir karar vermediğinden uçağın hareketi tehir olundu. Yolcular salonda, habers bekliyorlardı. Kule, hâla Yeşılkoyle temas halindeydi. Saat yedi buçuk- ta Sıtkı Yırcalı İstanbula gideceğini bildirdi. Eğer Başbakan Mecliste ha- zır bulunmak üzere başkente dönerse Sanayi Bakanı kendisine İstanbulda katılabilirdi. Aksi halde, — Balıkesire oğru yoluna devam edebilirdi. -Ba- lıkesirde bir açılış töreni vardı-. Ha- va Yollarının uçağı yarım — saatlik bır gecikmeyle Esenboğadan hava- andı. Hiç bir şey, Meclısın toplanma saati gelinceye kadar çevrele- rinde esen kararsızlık havasını bun— dan daha iyi gösteremezdi. Bir evvel Başbakan Menderes gosterışlı bir tarzda uğurlanarak Ankaradan yolcu edilmişti. Londra konferansına Türkiye Büyük Millet Meclisi Giren Sıtkı Yırcalı hava meydanına a- yak bastığı andan beri bunu sordu- ruyordu. Her seferinde de kule Ye- şilköyle temasa geçiyor ve Türk Ha- va Yolları tarafından yolcular için alınıp devlet büyüklerine tahsis edi- len meşhur Viscount Sec uçağının durumunu soruyordu. Yeşilköy, uça- ğın meydanda hazır olduğunu bildiri- yor, fakat Başbakanı Ankaraya go— türmek hususunda nüz bir emir almadığını soyluyordu Bir ara ha- ber değişti: Sec uçağı saat 11'de Ad- nan Menderesi alarak başkente hare- ket edecekti. Sanayi Bakanı, değişik havadisler karşısında tereddüt etti. Başbakan Ankaraya dönecekse. onu bekleme- yi tercih ediyordu. Bu sırada İstan- bul uçağının hareket saati geldi. Fa- 4 terliyor! katılmak Üzere gidiyordu. Bu arada Bonn'a uğrayıp Almanya Başbaka- nı Adenaver'le de görüşecekti. Ancak, Dışişleri Bakanlığında mevcut malü— mata nazaran Menderesin Adenauer'- le randevusu pazar günü saat 13.30 daydı. O halde, cuma günü yola çık- manın mânası neydi? Nitekim Baş- bakan o gösterişli uğurlamadan son- ra gide gide İstanbula gitti ve orada kaldı, geceyi geçirdi. Pazara hâlâ vakit vardı. Bir ara Menderesin Mec- lis toplantısında bulunmak üzere ye- niden başkente dönmesi, dış politi- kasını İnönüye karşı bizzat savun- ması bahis mevzuu oldu. umarte- si sabahı Sıtkı Yırcalının Esenboğa- daki tahkikatı o saatlerde henüz bir karara varılmamış bulunduğunu gös- teriyordu-. Sonra, bundan da vaz geçildi. Fakat Meclisin toplantı sa- atinde hükümet başkanının İstanbul* da, yani hudutlarımız dahilinde bu- lunması da uygun olmazdı. Bunun üzerine - kocaman Viscount uçağı sadece Başbakanla maiyetini Kalem Müdürü Muzaffer Ersu 1le muavini Şefik Fenmen saat 12.05"- de alıp Parise götür Fransada yapılacak bir i bulunmadıgından Menderes geceyi Pariste geçirmekle iktifa etti. Adenauer'le randevu atine kadar olan vakit de böylece öldürüldü ve Başbakan ancak pazar günü -yani Büyük Meclisin toplantı- sının nihayete ermesinden tam onbeş saat sonra- Bonn'a hareket etti. Ama herkes düşünmekten kendi- ni alamadı: Madem ki Başbakan se- yahatini hususi uçakla yapacaktı ve pazara kadar vakit vardı niçin Mec- liste bizzat bulunup politikasını izah etmedi, İnönüye karşı bu politikanın savunmasını yapmadı, sonra da uça- ğına binip Pariste vakit öldürmek- * sizin Bonn'a Ankaradan gitmedi? Menderes, İnönüyle Meclis kür- süsünde karşılaşmaktan çekinmişti. "Gorulmemış Kalkınma" partisinin "Görülmemiş Hezimeti" ni, Meclis Başkan vekili İbrahim Kırazogluyla iç kabinenin - mümtaz Dr. Na mık Gedik sırtladılar. Toplantıdan sonra Meclis salonunu — dolduran ve zabıtlara geçen "yuha!" — sesleri de en çok onların kulaklarım tırmala- dı. Kararsızlık saatleri er şey geçen haftanın ortasında Muhalefet partisinin 147 millet- vekili Büyük — Meclisin — toplantıya çağırılması için Başkanlığa — başvur- duğunda İktidarın bunu son derece tabii bir hâdise olarak — karşılama- masından çıktı. Yapılacak şey basit- ti: Muhalefet Meclisin toplanmasını dış politika hâdiseleri üzerine müza- kere açılmasını mı istiyor? Tamam. Meclis toplanır, müzakere açılır, İk- tidar kendi dış politika görüşünü an- latır, - Muhalefet fikirlerini zuu olmadığına göre durum aydınla- nır. Sonra, mesuliyetini üzerine ala- rak, İktidar kendi yoluna. Muhalefet kendi yolunda -bir görüş birliğine varılmazsa- yürür. Fakat Muhalefe- tin talebi D. P. çevrelerinde bambaş- ka tepki yarattı. Muhalefetin talebi salı akşamı Meclis Başkanlıgına verılmıştı (Bk. AKİS, sayı 220). Meclis Başkanının Meclisi toplantıya çağırma ilânı ise ancak cuma günü yapıldı. Halbuki Koraltanın, talep kendisine akseder etmez daveti yapması beklenirdi. Bu- na mukabil yapılan davet ec- lis Grubunun toplantıya davetı oldu. Demokrat milletvekilleri perşembe ve cuma günü Mecliste toplandılar. Koraltanın Meclisi ancak D. P. Gru- bunun toplantısından — sonra çağır- AKİS, 2 AĞUSTOS 1958