YURTTA OLUP BİTENLER fına tek sıra halinde dizilmiş, aske- Ti erkânın yanına giderek teker te- ker ellerini sıktı. Menderes gülüyor, memnun örünüyordu. Vali Ethem Yetkiner, Başbakanın sağında ilerli- Bu sırada Yetkiner, — uzakta ve geride yürümekte olan Belediye Başkanı Kemal Aygünden, Mendere- sin farketmemesine âzami — şekilde ihtimam göstererek, elinde tuttuğu şa pk ası ile sert bir işaret yaparak sağ tarafında yürümesini istedi. Ta- lebe hemen riayet eden asık cehreli ve heyecanlı görünen Aygün, birkaç adım o şekilde ilerledi ise de kar- gaşalıkta önüne geçenler olduğun— dan geri kaldı ve tekrar Menderesi uzaktan ve şapkasını tuttuğu elleri- ni Öönüne kavuşturmuş olduğu halde takip etti. Merasim kıtasının teftişinden son- ra, Menderes Şeref Salonuna geçe- rek, beş dakika müddetle, arkasın- dan aynı yere giren Batı Almanya Büyük Elçisi Fritz Öellers ve İngil- tere Büyük Elçisi Sir James Bow- ker ile ayaküstü konuştu. İngilizce olarak, iki Büyük Elçiye, seyahat programı hakkında kısaca izahat verdi. Menderes Şeref Salonundan çıkarken, yan tarafından yaklaşan bir muhabir, "Basına ir emriniz var mı?" diye sorunca, Başbakan, kelimelerin sonundaki m harfîeri üze- rinde vurgu yaparak, "Hürmetlerim, muhabbetlerim" cevabını verdi. Men- deres, ekseriyetini D. P. İstanbul İl Teşkılatı ileri gelenlerinin teşkil et- tiği uğurlayıcıların rastgele ellerini sıkarak, hazır vaziyette bekliyen, devlet — adamlarının seyahatlerine tahsis edilen "Sec" isimli 4 motorlu meşhur beyaz uçağa doğru ilerle- meğe çalışırken, günün en enteresan hâdisesi vukua Menderesin dikkatini çekmek 1ç1n hasseten ve sık sık flaş patlatan becerikli bir foto muhabiri, bir fırsatını Menderesin kulağına eği- Ben de gelebilir miyim, e- fendim?" diye sordu. Başbakan da, tasvip makamından başını salladı. Herkes ne olup bitiyor diye merak ederken, iri yarı, ablak çehreli foto muhabırı Amerikalı dünya 100 met- re rekortmeni siyahi — Murchisson'u gıpta ettirecek bir süratle Termina- lin İç Hatlar Antresine doğru koş- mağa başladı. Böyle işlerde süratin en önde gelen metot olduğunu kav- ramış görünen foto — muhabiri, bir yerden kaptığı tozu dahi sılınmemış büyücek eski bir mukavva bavulla, gene aynı başdöndürücü tempo ile beyaz uçağa doğru yol almaga baş- ladı. Kimseye selâm sabah etmeden, iskeleyi tırmanarak beyaz uçağa gi- riverdi. Üzerindeki kıyafetin, huriyet Hükümeti Reisinin, ağızlarca "hayati" olarak vasıflan- dırılan bir seyahatinde kendisine re- fakat edecek vasıfta olmaması do- layısıyla herkes, foto muhabirinin -Son Postadan Nurettin Veraldi- beyaz uçaktan çıkmasını bekledi ise de, tersi oldu. Veral, âdeta Usküda- ra geçecekmiş gibi izin istedikten sonra, Paris, Bonn ve Londraya git- mek üzere, beyaz uçak ile bırlıkte mavi -semalara süzüldü Beyaz uça- gın içine, dört sivil polıs ıle bır gün önce Menderesle Ankaradan — gelen Sakarya milletvekili Rifat Kadızade, kimseciklere görünmemek amacıyla çok daha önceden yerleşmiş bulunu- yorlardı. Tokyo seyahatinde cömert- Londra Konferansının yıldızİaı'ı: Lloyd ve Duülles Yeni 12 bir politika tesbitine doğru liğiyle çok beğenilen Hostes Hanife Kuşil de uçaktaki talihliler arasın- daydı. Menderes te, el uçağa kadar geldi. İskeleden çıkıp ta, beyaz uçağın kapısına gelince arkasını döndü, siyah melon şapkası ile uğurlayıcıları selamladıktan ve biraz da alkışlandıktan sonra, Ersü Menderesten bıra Fenmen de son olarak, beyaz uçaga dahil oldular Beyaz uçağın kumanyası — daha sabahtan hususi- bir itinayla yeni a- çılmış olan Çınar oteli mutfağında hazırlanmıştı. Haydar Çınar, mutfağa inmiş — ve zırlanmasına nezaret etmişti. cağından hususi surette gelen kap- lara yerleştirilen kumanya arasında şunlar vardı: Dondurma, kahve, so- ğuk etler, meyva ve etıketsız şişe- ler 1çındek1 şaraplar. Modern turis- tik otelin sahibi hazırlanan faturayı görünce elinin tersi ile bir kenara itmiş ve "bırakın, beyfendi 1ç1n bu kadarcık şeyin faturası mı olur" de- mişti sıka sıka beyaz e Menderesin Paris - Bonn - Londra seyahati böyle başladı. Diplomat hastalığı B agdat Paktı Konseyi bu hafta- ilk günü Lancaster House araymda altın yaldızlı uzun galerı salonunda toplandı. Açılış merasimi ancak beş dakika sürdü. Zira Mr. Dulles'ın acelesi vardı. Ayna günün gecesi Washington'a dönecekti. Açı- lış konuşması dolayısıyla — evsahibi Başbakan MacMillan söz aldı ve it- tifakın gayelerini devam — ettirmek tasavvurunu ve karşılaşılan müşkü- lâtı birkaç cümle ile belirtti. Açılış celsesinin en göze batan tarafı, Ankara Konferansı sırasında Bağdat anlaşmasının maddelerini Nuri Saidin siyasi nutuklarıyla ka- rıştırarak gazetecileri bir hayli eğ- lendiren. Paktın Genel Sekreteri Avni Halidinin ortalıkta gözükme - yişi oldu. Çok geçmeden ihtiyatlı Genel Sekreterin "diplomatik" — bir hastalığa tutulduğu öğrenildi. Kuru- luşundan beri karikatüristlere iyi bir sermaye teşkil eden Bagdat Pak- tı için böyle ufak tefek "teknik arı- za" lar normal sayılmalıydı. Açılış celsesini gizli toplantılar takip etti. Bu toplantılara her dele- gasyondan beş kişi katılıyordu. Türk heyetinde, diplomatların yanında Ge- nel Kurmay Başkanı ve Iraktaki hü- kümet darbesini Nuri Saide zama- nında bildirmekle övünen, —tabıı iş işten geçtikten sonra-. Emni- yet Şefi vardı. Bağdat Paktının Boz- guncu Faalıyetlerle Mücadele Komi- tesinde büyük bir varlık gosteren Milli Emniyet, herhalde yeni Irak hükümetinin Ruslarla olan temasla- rı ve komünist Üyeleri hakkında Dulles'a izahat verecekti. Ne yazık ki Paktın ajanlarının isimlerini ih- tiva eden listeler yeni Irak hükü- AKİS, 2 AĞUSTOS 1958