YURTTA OLUP BİTENLER altında kalması lâzımdı. Bir ilim ada- mı plarak şu veya bu hâdiseyi nasıl görüyor, ne şekilde tefsir ediyordu ? Mühim olan buydu. Tıpkı şöhret sa- hibi bazı arkadaşları, Sıddık Samiler veya Ragıp Sarıcalar gibi Hüseyin Naili Kubalı da zaman zaman günün meselelerini işte böyle, tamamiyle gb. jektif bir zaviyeden ilmin süzgeci i- çinden getırıyordu Aka ak diyordu, karaya kâra. Ama anlaşılan, aka ka. ra denmesini isteyenler bu tutumdan memnun olmamışlardı. Son hadise, Cumhuriyet gazetesi- nin bir anketınden çıkmıştı. Cumhu- riyet sormuştu: "İçtizükle basın hür- riyetei tadil,edilebilir mi?" Hüseyin Naili Kübalı cevapı vermişti "Hayır! İç tüzük kanun değildir". Böyle ce- vap vermişti ve kıyamet kopmuştu. Birkaç gün sonra Menderes V. hükü- metinin ve D. P. Genel İdare Kurulu- nun tekzip işlerini tedvire memur Başkan vekili Tevf'ık İlerinin bir ya- zışı; savcı zoruyla aynı sütunlarda tişar ediyordu. "Bu tadillerijir - basın kanunu ıle de tearuz teşkil ettiği id- diası ancak Kubalının hukuki görü- sündeki katmerli sakatlığı ve politika maksadını ortaya koyar "dı! İyi ama, Aynı ankete başka ilim adamları da tıpkı Hüseyin Naili Kubalı gibi ce- vâp vermişlerdi. Meselâ cevabı Ku- balının — cevabıyla aynı gün çıkan Prof Hıfzı Veldet Velıdedeoglu da "İç tüzük kanun değildir" Ustelık ilâve etmişti: ü bir yerinde mahkemelerin bir iç t züğü tatbik ettiği veya iç tüzük hu— kümlerini kanun gibi nazara aldığı görülmemiştir". Ama bu hafta içinde İktidarın, bütün şimşeklerini Hüse- yin'- Naili Kubalıya tevcih ettiği görül dü. Galiba, o suyu bulandırmıştı. Meş hur Zafer, Anayasa hocasını şayanı hayret bir fütursuzlukla itham etti: Hüseyin Naili Kubalı gizli komünist- ler gibi hareket ediyordu! Arkadan Radyo Gazetesi -Zaferin başyazarı tarafından hazırlanmaktadır- aynı is- nadı tekrarladı: Bu Hüseyin Naili Kubalı millet ve memleket menfaat- lerinin düşmanıydı! Salı günü Hukuk Fakultesı amf'ı— sinde yükselen alkış "Ya ya Şa şa şa, Kübalı, Kubalı çok yaşa seslerı her şeyden çok Zaferin iddiası- nı yuhalıyordu. Hükümet meselesı Fakat mesele Zafer gazetesinin sü- tunlarında bitmedi. Geçen hafta- nın sonunda İstanbul Üniversitesi Se- natosu Milli Eğitim Bakanlığının -Bakanı Celâl Yardımcı- bir yazısını alıyordu. Yazı Rektörlüğe yazılmış- tı. Prof. Hüseyin Naili Kübalı hak- kında mütalâa mânası açıktı: yin Naili Kubalıyı Bakanlık emrine alacaktı. Oğrusu . istenilirse Celâl Yardımcıya da böyle hareket etmesi bizzat Başbakan Menderes tarafından bıldırılmıştı Adnan Men- deres 2 Ocak günü Cumhuriyet gaze- tesini gördüğünde fena halde hiddet - lenmişti. Bu ne mekti? Hocalar talebeleri zehırlıyordu' Politika yap- mak isteyen çıkar, apardı. Ama, profesör cübbesini giyip "ilim adamı" hüviyeti altında D. P. icraatına karış- maya cevaz verilmeyecekti. Yapıla, cak iki şey vardı: D. P. nin tekzip işlerini tedvire memur Genel Başkan vekili Tevfik İleri esasları Menderes tarafından verilen bir şiddetli tekzibi Cumhuriyete yollar, orada gerekli tehditleri savururdu İlleri tekzibinde "Profesörlerin tasarrufları- nı münakaşa edecek derecçede günlük politikaya — girmeleri — Üniversiteler İstanbul Üniversitesi Allahtan "müesseseyi kurtarmak" şampiyonları yok Celâl Yardımcı Kader kurbanı kanunundaki müeyyideleri harekete getirir" diyordu-, Milli Eğitim Bakam Celâl Yardımcı da hocayı kürsüsün- den uzaklaştırırdı. Gerçi geçen haftanın başında Ce- lâl Yardımcı İstani Üniversitesi Rektörlüğüne yazılan yazıyı imza- larken öyle aşırı derecede mesut de- ğildi. Hâdisenin sebep olacağı dalga- lanmaları gözünün önüne hâlâ getiri- ordu. Sonra Niğdelilerin zevkten mest olmuş şekilde P. listesindeki Hüseyin Avni Göktürk adını sildikle- ri, Sivaslıların ise Ahmet Özelli listesini sandık yerine sepete attıkla- rı meçhulü değildi. Ama istenileni buydu. Meselâ koca İngilterenin koca Maliye Bakam enflâsyonla mücadele etmemeyi fikrine uygun bulmayınca Başbakanına "Good-bye" demişti. Ne. İstifa mı? Celâl Yardımcı yazıyı im- zaladı ve Rektorluge gönder eni bir "Turhan Feyzioğ— lu meselesi" başlıy Muesseseyi korum stelik İstanbul Üniversitesi Anka. raya nisbetle çok daha az uysal- . Orada "Müesseseyi korumak”" te- zı şampiyonları ekalliyetteydi. Sena- todan muhtemelen Hüseyin Naili Ku- balının kir ilim adamına yakışır şe- kilde hareket etmekten başka yapmadıgı yolunda mütalâa gelecek- Zira bu haftanın ortasında İstan- bul Üniversitesine uğrayanlar orada heyecanlı bir havanın estiğini gördü- ler. Böyle hallerde "Canım,o da çene- sini tutsaydı" denildiği vakiydi Fa- at Kubalı meselesinde hemen istis- AKİS, I1 Ocak 1958