K A D Sağlık Aile saadeti irçok aile geçımsızlıklerınde anlaş mamazlık kadar ondan da fazla rol oynayan şey sınır yorgun- luklarıdır. Eğer sinir yorgunluğuna uğrayan kimse bunu farketmez ve tedavi yoluna gitmezse, hem kendisi hem de etrafı için gayet tatsız hâdi- seler hazırlamış olur. Senelerce nor- mal şekilde geçinmiş olan bir karıko- canın birdenbire kavgaya başlayıp hayâtlarını cehenneme çevirdikleri çok defa vakidir. Ekseri şikâyetler incir çekirdeği doldurmaz hâdiseler- den müteşekkildir ve birden bire, e- hemmiyetsiz birşey yüzünden patlak vermiştir. Bu şekilde bozulan yuva- ların miktarı küçümsenemiyecek ka- dar çoktur. Demek ki her geçimsiz- likte, bilhassa birdenbire meydana çıkan ani geçimsizliklerde — asabi menşeli bir yorgunluk aramak gayet faydalı olacaktır; ve "devrimizin has- talığı' hakkında yuva kuran dın ve her erkek birşeyler bilmelidir. Moda olan hastalık ngilizler atom devrinin bu en tipik hastalıgına 'nervous bre wn" diyorlar vervous break - dow yani deprasyon, son senelerde Vııvıen L eigh gibi, müteveffa a Hanın karısı gibi, Edinbourg Duku gıbı ta- nınmış şahsiyetlere musallat olmuş- tur ama bu;,. belki akla gelebileceği gibi ne bir zen nginlik, ne bir şımarık- lık veya işsizlik hastahgıdır İsimleri duyulan bu şöhretler yanında günde binlerce insan, amelesinden sanatkâ- rına kadar bil hastalığa yakalanmak- Vivien Leigh Moda hastalığın ilk kurbanı 26 IN tadır ve işin tuhafı sayfiyelerde, köy- lerde yaşıyanlar da b hastalıktan yakayı kurtaramamaktadır. Ameri- kada yapılan araştırmalara göre dep- ona en müsait meslekler dişçilik, gazetecilik, P.T.T. memurluğu ve ev kadınlığıdır. Yorgunluk D eprasyon her şeyden evvel bir yorgunluk hastalığıdır. Evkâdı- nının evdeki didinmeleri, ufak tefek sinirlenmeler, günlük hadıseler taka. tın fevkindeki fiziki gayretler bil- hassa hoşnutsuzlukla beraber olursa bunyeyı yavaş yavaş yıprandırmakta— dır. Doktorların "ruhi şok" dedikleri sukutu hayallerin, tazyiklerin, nun da rol oynıyabileceği muhakkak, sa da yorgunluk yine de başlıca se- bebdir. Öyle insanlar vardır ki daima fiziki ve zihni imkânlarının fevkinde çalışırlar ve bu imkânları zorlarlar. Meselâ bir tip ev kadını vardır haya- tını telâş içinde geçirir: Evini siler süpürür tekrar siler, tekrar süpürür. İyi bir ahçıdır, iyi bir terzidir, misa- fir ağırlamasını sever, yardıma ko- şar, çarşıya pazara çıkar, ömrü koş- makla geçer. Bu kadın muhakkak ki fiziki imkânlarını — zorlamaktadır. Birgün ansızın ehemmiyetsiz bir hâ- dise yüzünden, meselâ komşunun ka- pısını hızlıca kapatması ile sinirleri boşalabilir. Bu bir bahanedir. Aslın- da o kadın aylardan beri rahatsızdır, fakat ufacık bir hadıse ekseri bar- dağı taşıran damla olu Maneviyatın rolü Maamafıh maneviyatın rolünü de inkâr etmemek İâzımdır. Mesela deprasyona uğrayan bir sporcu ekse bu hale bir muvaffakıyetsızlıkten sonra düşmüştür, gazetede çıkan tenkit bir primadonnayı o anda mah— vetmiştir, işinden nefret ederek ça- lışan ev kadını da bu hastalığa yaka- lanmağa namzettir, hele kocası ile arasında bir hadise zuhur etmişse, mesut değilse hastalık derhal yaka- sına yapışacaktır. Yalnızca fiziki yorgunluğa daya- nan deprasyonlar çok kısa zamanda tedavi edılebıldıgı hakle manevi ta- rafı da olan yorgunluklar çok uzun ve esaslı bir tedaviye ihtiyaç göstermek. tedir. Bilhassa devamlı alâka isteyen, zihni yoran ve düşünceye dayanan fi- ziki yorgunluklar ruhi tatminsizlik- lerle beraber olursa en vahim vaka- ları teşkil etmektedir. Teşhis S inir yorgunluklarından gelen has- talıkları ilk teşhis edecek olan kimse bizzat hastanın kendisidir. O- nun için her insanın ve bilhassa bu moda hastalığa en çok maruz olduğu söylenen ev kadınının hastalığın ilk arazlarını bilmesi şarttır Aslında, bir deprasyon anı geçir- memiş insana pek az rastlanır. En muvazeneli ve en sağlam insanlarda Begüm Han Üzüntünün doğurduğu hastalık dahi böyle zayıf anlar olmuştur. Ve bu cidden ehemmiyetsizdir. Bazıların. da bu deprasyon anı sabah kalkar- ken vuku bulur. Bazılarında ise, ak- şam yorgunlukla, baş gösterir. Fakat hissedilen şey hep aynıdır. İnsan bü- tün neş'esini, hattâ yaşama gayesi- ni kaybeder. Herşeyden nefret eder ve hiçbir iş yapmak istemez. Fakat umumiyetle bu çok kısa sürer, bir an meselesidir ve günlük işlere dal mamızla kaybolur gıder Şayet bu sıkıntı ve durgun bu arzu- luk ve be dbınlık bırkaç dakika değil de birkaç gün, hâttâ bazan bir- kaç hafta, birkaç ay fasılasız devam ederse vaziyet çok daha vous lıktır ve tıpkı bir soguk algınlığı gi- bi, tıpkı bir mide rahatsızlığı gı i tedavi edilmek ister. Hastalığa ugra— yan kimsenin yerinden kalkacak, yü- rüyecek, yabancı insanlarla konuşa cak hali yoktur. Ev kadını cok sevdi- ği çocuguna bakmak istemez, çalış- kan öğretmen talebelerini göremez olur, sanatkâr için sanat, şöhret bü- tün mânasını kaybeder. Bunu ekserı yorgunluklar, mübalâğalı bir h canlanma, uykusuzluk, haletıruhıye değişikliği ve daha mühim vakalarda iştahsızlık; ayıflama takip eder. Deprasyona ugrayan bir kimse ken- di hareketine göre hususiyetler arze- der. Herşeyi karanlık ve bedbin bir gözle gören nörastenikler, vahim ve dan, çarpıntıdan şikâyet edenler, fizi- ki ve entellektüel bir. durgunluğa dü- şenler yardır. İşte bütün bunlar sem- patık sistemdeki muvazene bozuklu- ğunun neticesidir. AKİS, 11 OCAK 7958