ÜNİVERSİTE Ankara AKİS muhabirleri haberleri Ka rgalardan alıyor cmuanızın 28 Aralık 1957 — tarihli — 190. sayısı- nın 18. sayfasında —"Barika-i ha- kikat" başlığı altında — çıkan ya- zınızı. büyük bir teessürle — oku- dum; teessürle diyorum, zira ha- kikatlerin mücadeleci müdafii olarak tanıdığım ve büyük bir heyecanla o- kuduğum Akis Mecmuası'nın, siyasi maksadlarla olayları tahrıf etmesi ve tek cümle ile "yalan haber neşret- mesi", düşüncelerimle üÜüzerine bir sukut-u hayâl perdesının örtülmesi demekti. Evet, şâyan-ı teessüftür ki Akis Mecmuası bu yazısı ile yalan haberin şaheser bir örneğini vermiş- tir. Söyle ki: Ankara Tıp Fakültesi ile Ankara Hukuk Fakültesi arasında yapılan "Gençliğimizde — bulunan vasıfların çoğunluğu istenilenler mi, istenilmi- yenler midir?" konulu münazara hu— susunda Vilâyet'e yaptığımız caat bizzat Vali ve — Belediye Reisi Kemâl Aygün tarafından müsait kar- şılanmış ve Kemâl Ay, bu müna- zaranın yapılabilmesi 1ç1n müzahere- tini esirgememiştir. Akis'in "Vilâyete verilen dilekçe Kemâl Aygün tara- fından iyi karşılanmamıştı" şeklinde- ki cümlesi tamamen hakikatlere ay- kırıdır; yalandır. Zira, Vilâyet'e verir len dilekçe bizzat Ruçhan Işık ile be- raber benim tarafımdan götürülmüş- tür. Dilekçeyi inceleyen Vali sadece münazara konusunun tam anlaşılır' şekılde yazılmasını rica ederek, dilek- çemizi parafe ve Emniyet'e havale etmiş, Emniyetten de bu husus Valı'- ye sorularak müsait — görülmüş ve münazaranın yapılabilmesi için ge- rekli izin alınmıştır. Kemal Aygün'e yaptığımız müracaatın safahatı ar- zettiğim gibi Hukuk Fakültesi Ekip Başkanı Ruçhan Işık ve Tıp Fakülte- si Ekip am olarak ta benden sorulabilirdi. Şahsımdan bu hususta hiçbir. malümat alınmadığına göre iki ihtimal beliriyor. Birisi, Akis'in yalan haber neşretmesi; diğeri ise bu hususta benden başka yegâne malü- mat sahibi olan Ruçhan Işık'ın vebal altına girmesi.. Bu durum muvacehe- sinde, ilk akla gelen husus varit ol- sa gerek Aynı şekilde, iddia ettiği- z gibi Oğuz Aygün'ün münazara ıçın Vali" den hususı surette izin çı- karttığı suret-i kafiyede — yalandır. Münazaranın orgamzasyonu ite ilgili aahıs olarak Oğuz Aygün'ün Validen bu hususta malümat rica etmesi ka- dar tabii birşey olamaz. Ayrıca, sadece iki kişi arasında konuşulmuş bir mevzu vardır. Ve bu nu Akis Muhabirleri bilmezlerdi. Bu mevzu da, gerekli salon alınamadığı takdirde münazaranın herhangi bir sinema salonunda yapılmasıydı. Ve 18 ' çok tuhaftır ki bu husus münazara- nın dilekçesi Vilâyet'e — verilmeden çok evvel, belirttiğim gibi sadece iki kışı arasında bir ihtiyati tedbir ola- rak konuşulmuştu. Müracaat edildik- ten sonra da böyle bir ihtiyaca lüzum almadığı yine bu kişi tarafından anlaşılmıştı. Bu iki kişiden biri Ruç- han Işık diğeri ise bendim. Akis Mu- habirleri bu mevzuda benden malü- mat almadıklarına göre yukarda be-' lirttiğim ilk hadisede olduğu gibi yi- ne enteresan ve bırhaylı karışık bir durum husule gelmekte Akis'in "Dil ve Tarıh . Coğrafya Fakültesi Konferans Salonu'ndan da. ha müsait yer bulunamazdı. Ama ne var ki Dekan bu teklifi reddetmekte bir beis görmemişti. Talebeler bir sa- lon kiralamayı düşündüler. İlk akla gelen de Yenimahalle'deki Alemdar Sineması oldu" cümlesi de tamamen hakikatlere aykırıdır; yalandır. Çün- kü, Dil Tarih Dekanı'na . yapılan ilk mürecaatta Dekan Bey Emniyet'ten izin alınıp alınmadığını sormuş ve ge- rekli izin kâğıdını istemişti. Münaza- anın müsaadesi Dekan beye ibraz e- dılır edilmez Dil Tarih salonu derhal bizlere tahsis edilmişti.. Bu kadar in. safsız olmayalım. Ve siyasi gayeler- le şahıslara asılsız bir şekilde hücum etmiyelim; ayıp Ben şahsen Akis mecmuasının ha. kikaten "hadiselerin akisi" olduğuna inanırdım. Fakat acı ile müşahede ettim ki Akis hâdiseleri ters taraf- tan aksettirmekte görülmemiş bir maharete erişmiş. Biz şunu arzu e- derdik 'ki, cemiyetimizin daima yara- larını deşen ve olgun tenkitler ya- pan bu mecmua, bu münazara dola- yısiyle haksız şekılde esastan uzak olarak şahıslara hücum etmesin ve bir cemiyet yarası olarak Hukuk Fa- kültesi dinleyici kitlesinin münazara- daki hal-i pürmelâlini Ve bir öğretici dergi olarak münaza- ranın nasıl dinleneceğine dair bazı tavsiyelerde bulunsun. Akis'in bu yazısında düştüğü kor- kunç tenakuzada işaret etmeden ge- çemıyecegım lşte size ayni yazının içinden iki p Munazarada salonun hali şöyle anla- tılıyor "Doğrusu salonun hali görül- meğe değerdi. Kaynana zırıltıları ça- lınan boş tenekeler ve ıslı Bir de yazının sonundaki fikirleri o0- u "Bu tartışmadan elde edi- lecek netice elbette ki şu veya bu te- zin kazanması ile ölçülemezdi. Mühim olan müsademe-i efkârın ciddi ye se- viyeli bir zemin üzerine cereyan et- siydi. Münazara sona erdiği vakit, ilgi- lılerce duyulan endişenin de yersizli- ği ortaya çıkmış oldu. Tartışma tah- minler hilafına" olgun bir hava içeri- sinde neticeye bağlanmıştı. Ev: kis'in değerli muhabirine göre salonda dinleyiciler, —münazara dinlerken ıslık çalıyorlar, teneke ça- tenkit etsin. . Okuyucu mektupları Mecmua hakkında 90 sayılı AKİSte, Metin Tokerin yazısını zevkle ve içim titriye- rek okudum. üstün " bir üslüp ve hassas bir ruh hapishaneleri ancak bu kadar tahlil edebilir, mahpusu bu kadar anlatabilir. Yazı çok gü- zel ama muhtevası ne yalan söy- liyeyim hoşuma gitmedi. Madem- ki şefaat beklemiyordu bu ka- dar içini dökmiye ne lüzum vardı ? Süküt her şeyden iyi değil midir? Ne zaman indifa edeceği bilinmi- yen sessiz bir volkanın — süküneti Bırakın Metin Bey, Sizler gibi da- ha çok kimse hapishaneleri tanısın., Bırakın sizin sarıldığınız sevgi ve şefkat çemberiyle onlar da sarıl- sın. Bırakın bu memleketin daha cok kahramana ihtiyacı var. Av. Of uz Özberk - İstanbul ecmuanızın en eski okuyucu- L larındanım. Son zamanlarda AKİS daha cazip bir hale geldi. Siz, her" şeyinizden fedakârlık — ederek millete bir ışık oluyorsunuz. Yalnız iki husustan şıkayetım var. Bun- lardan biri AKİS'in İzmire çok geç gelmesi. Bundan iki ay evveline ka- dar mecmuanızı Cuma akşamı satın almak imkânına sahıptım Şimdiyse, ancak Pazartesi günü bayide AKİS bulabiliyorum. Şikâyetçi — olduğum diğer nokta ise evvelce yolladığım bir mektubu yayınlamamış olmanız- dır. Ama belki de size gelen bir çok- okuyucu mektubu arasında kaybol- muştur. O mektubumda Lebit Yurd- oğlunun C. H. P. teşkilatından bır çok kimseyi kırdığını ve İl Heyeti içerisinde anlaşmazlık oldu— ğunu izah etmiştim Mehmet Erdinç - İzmir lıyorlar ve kaynana Zırıltıları çeviri- yorlardı. Bu doğruydu zira hatırlar- dadır. bu havanın tahammül edilmi- yecek bir hale geldiğim anlamış ve münazaranın selâmeti namına dinle- yicilere şöyle hitap etmiştim- "Tıbbi- yeliler Hukuk Fakültesi hatiplerini nasıl olgun bir eda ile dinliyorlarsa lütfen sizlerde bizi o şekilde dinle- yin." Fakat Akis muhabiri o kadar dal. gınmış ki salonun bu havasım belirt- tikten sonra bir de yazısının sonuna o paragrafı eklemişti: Hani şu yu- karda okuduğumuz salonun çok olgun bir hava içinde okluğunu iddia eden paragrafı. Ve esasen bu kadar gülünç tenakuzlar içinde kulaç atan bir ya- zıdan daha fazla bırşey beklemek gülünç olurdu tabii Saygılarımla Türkiye Tıp Talebeleri Birliği Genel Başka Çağlar KIRÇAK AKİS, 11 Ocak 1958