Weddel denizi kıyısındaki üssünden hareket etmişti. Fakat yü- rüyüşte biraz gecikmişti. İşte Hil- lary bu gecıkme ve bir de Yenı Ze- landa balkının "Kutba yuruyuş is- teği üzerinedir ki yürüyüşe devam etmeğe karar verdi. Böylelikle, se- fer. "Anavatan ile bir Dominyon ara- sında rekabet" halini aldı.. Hillary heyeti günde ortalama 60-70 kilo metre yol alarak, Fuchs heyeti daha Kutba 200 kilometre uzaktayken Gü- ney Kutbuna varıp, yarışı kazanmış oluyordu Kutba varıldığı zaman, he- yetın elinde bir — varil yedek ben— zin kalmıştı. Verilen mesaja — göre, bütün heyet sağ salimdi, ancak hep- si son derece yorgundular. Hedefe varmış olmanın sevinci bu yorgunlu- ğu bir dereceye kadar unutturuyor- du. Shachlton Hillary'nin seferi, "yeni zamanla- rın en büyük seferiydi." Şimdi, Ye- ni Zelanda Heyetinin, Fuchs başkan- lığındaki İngiliz .heyetini — kutupta mı bekliyeceği, yoksa yoluna devam ederek onlara doğru mu ilerliyeceği hususu merakla soruluyordu. Malia Bir tehdit eçen Pazartesi gecesi, Malta a- dasının 40 üyelik Parlâmento- su, Başbakan Mintoffun teklifi üze- rine, mühim bir karar alıyordu. İn- giliz Donanmasına ait doklarda ça- lışırken işlerine son verilen, işçiler, yeniden işe alınmadıkları takdirde Malta, Büyük Britanya ile olan "bü- tün baglarım kesecekti. Akdenizin bu küçük adası, 150 seneden beri Büyük Britanya İmpa- ratorluğunun elindeki en önemli kilit noktalarından biriydi. 1814 . Paris antlaşmasıyla İmparatorluğa bir ko- loni olarak bağlanmasından beri de Ada ile İngiltere arasında bu kadar ciddi bir buhran çıkmıştı: 'Gerçi, A- neyasaya göre, Maltanın tek taraflı olarak bütün bağlarını kesmiye hak- kı olmadığı söyleniyordu. Aldığı ka- rarın,hiç.bir hukuki hükmü yoktu. İngilizler de Malta Meclisinin kararı, tu ciddiye almıyorlardı. Ama mese- le gerçekten ciddiydi. Malta nüfusu yüz; ölçümüne nis- petle çok fazla olan bir adacıktı. Hal. kın hemen hemen tek geçim kaynağı, oradaki İngiliz Donanmasına ait te- sislerdi. İngiltere, tedricen — dokları kapatmıya karar verince ve hele yüz kadar işçi — işlerinden çıkarılınca, buhranın patlak vermesi 1ç1n bütün şartlar tamamlanmış demekti. O kadar ki onbeş gün'kadar önce, Baş- bakan Mintoff istifa etmeyi bıle dü- şünmüştü. Fakat ondan sonra, bu protesto hareketinin başına geçmiş ve İngiltere ile bağları kesmek tek- lifini de bizzat ileri sürmüştü. teklif, muhalefetteki Milliyetçi- parti tarafından da desteklenerek ittifakla kabul edilmişti. Bugüne kadar halk AKİS, 11 OCAK 1958 Marcos Perez Jimenez “Sakin — olunuz!” arasında henüz bir şiddet hareketi gorulmemıştı Gösteri, daha ziyade "psikolojik" mahıyetteydı. Sonra Parlâmentodan çıkan bir kararın i- fadesinden hareket ederek, — bağları es oluna ne şekilde gıdılecegı sorulabilirdi. Bir pasif mukave mi girişilecekti? — Yoksa, Adadakı müttefik kuvvetlerinin -su ve elekt- rik kesilerek, üzerine bir baskı mı yapılacaktı? Ancak, Adadaki İngi- liz valisi bu gibi teşebbuslerı kolay- ca durduracak kuvvete sahipti. Böy- le bir harekete meydan verilmiyecek. i. Fakat ne denirse densin Maltada başlayan bu hareket, İngiltere ve hattâ bütün hür dünya için bir teh- dit sayılabilirdi. Unutulmamalıydı ki, NATO'nun Akdeniz Kuvvetleri Ku- mandanlığı Karargâhı Maltada bulu- nuyordu. Böyle stratejik bir nokta- da çıkan huzursuzluk ve hâdiseler, Sovyet Rusyanın ekmeğine yağ sü- rebilirdi. Hem sonra, başlıyan bu hareketin sonunun gelmıyecegını kim iddia edebilirdi Bunun için olacak ki, İngiliz Sö- d mürgeler akam ennox . Boyd, Maltalılara teminat vermek lüzu- munu hissetti: Ada halkı, endişe- lenmemeliydi. İşsiz kalanlara ye- ni iş bulunacaktı: azı. — hususi firmalar, — Adadaki dokları sivil maksatlarla . kullanmayı — düşünü- yorlardı, La Valette limanının tanzi- mi ve yuk yeraltı yakıt rezervu- arları tesisi için hazırlıklara bile git rişilmişti. Ayrıca, Malta ekonomisin- de bir değişiklik yapmak için yenı sanayiin kurulmasını teş ik etme nin mümkün olacağını "ümit ediyor— DÜNYADA OLUP BİTENLER Venezuella Havacıların isyanı Geçen haftanın ortalarında, Gü- ney Amerikanın Atlantiğe ba- kan kıyısında küçük Venezüella Cum- huri yetinde bir telaştır başladı. Ca- racas radyosu, mütemadiyen Cum- hurbaşkanının bir mesajım tekrarla- yıp duruyordu. Ateş saçağı sarmı- şa, Cumhurbaşkanının da etekleri tutuşmuşa benziyordu. O kadar ki, koskoca devlet başkam, adeta önün- de, diz çökmüşcesine halka yalvarı- yord "— Sakin, olun!." Cumhurbaşkanı General Marcos Perez Jimenez'in telâşı pek — yersiz de sayılmazdı. Bu Venezüella hal- kıydı, şakaya gelmezdi Kendisi, te albay rütbesinde bir — subayken, Anayasa Meclisi tarafından Cumhur- başkanlığına getirilmişti. Bunda bir fevkalâdelik yoktu ama, — kendisin- den önce 10 sene içinde beş tane dev- let başkanı hâl edilmemiş miydi ? He- le 1950 yılında Albay Carlos Delga- da Charbaud'nun öldürülmesi hâdise. si, henüz hafızalardan silinmemişti Yoksa, şimdi sıra kendisine mi gel- mıştı" İki gün önce Genel Kurmay Başkam ve Hava Kuvvetleri Kuman- danını tevkif ettirmesi üzerine Ma- racays hava üssünde, hava kuvvetleri kumandanlarından Louis Cerillo ida- resinde başlıyan ayaklanma, genişle- me istidadı gösteriyordu. Bütün ha- va kuvvetleri harekâta katılmışlar- dı İşte Venezuelladaki telâşın sebe- bi buydu. Başkent radyosu — durup dinlenmeden Cumhurbaşkanının me- sajım tekrarlarken, Öte taraftan Sa- vunma Bakanlığı da Hükümet mer- kezinin âsiler tarafından bombalan- masının mümkün okluğunu bildir* mekte ve ışıkların karartılmasını ih- tar etmekteydi. 6 milyon nüfuslu, bu küçük Latin Amerika Cumhurıyetındekı olaylar, yabancıların da dikkatini çekmiyor değildi. Zira, Venezüella dünyanın en zengin' petrol memleketlerinden bi- rıydı 1951 yılında petrol istihsalinde de a ikinci gelmişti (650 mılyon Varıl) Petrol ihracatın- da ise Venezüella dünya birincisiydi. Havacıların giriştiği harekât ne kara ve deniz kuvvetleri,. ne de hajk tarafından desteklenmıştı İşçi Sen- dikaları Birliği ise "bazı askeri bir- likler' tarafından girişilmiş olan bu isyan hareketini" takbih etmişler- di. Hiçbir taraftan yardım görmeyin, ce, isyanın muvaffak olması beklene- mezdi. Âsilere hava yoluyla dışarıya iltica etmekten başka çare kalm mıştı. Kolombiya hukumetı ayakla— nan Venezuellah subayları kabul et- mişti. Siyasi suçlu sayılırlardı; mem- leketlerine iade edilmiyecekierdi. Ge- rekli muameleleri tamamlandıktan sonra, Kolombiyanm istedikleri her hangi bir şehrine yerleşebilirlerdi.