YURTTA OLUP BİTENLER Patronu kızdıran hâdise, Ticaret Bakanının beyanatının atlanmasıydı. Bakan Cumhuriyete ve Milliyete hu- susi beyanat verse gam yemiyecekti. aber "Ticaret" adlı İzmir gazete- sinden iktibas edilmişti. Cumhuriyet, haberi aldığı gazeteyi de açıklıyor İzmir muhabirinin yazısı ile "Ticaret Bakanının İzmir Ticaret gazetesi— ne verdiği beyanatı neşrediyoruz" di- yordu. Bir adam ki İzmirde bir İstan- bul gazetesinin muhabiri idi ve o a- dam İzmirdeki bir mahalli gazetede çıkan haberin farkında değildi, orta- da artık hüsnüniyet, mes'uliyet, mes- lek şuuru gibi şeylerin — mevcudiye- tinden bahsedilemezdi! Uyku mak lâzımdı ki bu haber, bu derece beylik bir gazetecilik konusu atlanıl- Gülen üçüncü adam G azete patronunun Cumhuriyet gazetesini okuyup küplere bindi- berin peşinde koşmakta degıl onu verebilmek, gösterebilmekteyı Ajansı Bakandan aldığı beyanatı sa- dece ticari mahfillerin takibettiği bültene koymuştu. Onu gazeteye yer- leştiren, başlığını atan, gereken e- hemmiyeti veren kendisi idi. de kendisine ait olacaktı yazısında İKA'dan bahsetmemiş, beyanat kendisine Verılmış edası ta- kınmıştı Atlatan gazeteci bu memnuniyet içinde, ertesi günkü nüshası için bir de tefsir hazırladı. Bu tefsirde Tica- ret Bakanının beyanatının arzettigi ehemmiyet belirtiliyor ve bakanın istifa edeceği söylentileri de bu be- yanata dayanılarak yalanlanıyordu! Dördüncü adamın hayreti şin enteresan tarafı, Ticaret gaze- tesindeki gazetecinin Cumhuriyeti okuyup ellerini uğuşturduğu sıralar- da, Ankarada bir bakanlığın makam Tekzip olunmayan hayali haber Maksat — büyüklerimiz beğensin ği dakikalarda; gene bir gazetenin koltuğunda oturup aynı Cumhuriyet çalışma — oda sında bir başka adam — gazetesini okuyan bir başka adamın halinden pek memnun görünüyordu. Bu, İzmirdeki Ticaret gazetesinde haberi neşreden gazeteciden başka kimse değildi. "Gazetecilik dediğin böyle olur" diyordu, "bir haber vere- ceksin; bütün gazetelerı atlatacaksın, istelik ertesi gün büyük gazeteler, bu atlatma haberi, hem de mahreç gös- tererek iktibasa mecbur olacaklar." Ve ellerini uğuşturuyordu. Memnun gazeteci gerçi bu habe- ri kendi mesai siyle, Ticaret Bakanıy- ım bizzat görüşerek elde etmemişti, Ankarada ticari haber bülteni neş- reden İKA Ajansından almıştı ama, ie ziyanı vardı; gazetecilik asıl ha- 12 daha yerinden hiddetle fırlamış ol- masıydı. Bu, Cumhuriyette beyanatı çıkan Ticaret Bakanı Abdullah Ake- rin ta kendisiydi. Abdullah Aker, gözlerine inana- mıyordu. Gazetenin manşetini dik- katle okuyor, bir daha okuyor, met- nine göz gezdırıyor başım sallıyor— du. — "Nasıl olur" dıyordu "nasıl olur. da be haber olma- dan, aklımın kösesinden bıle geçme- en, — görmediğim, — konuşmadığım kımseler ağzımdan beyanat neşre- derler Abdullah Aker ayağa kalktı; o hızla Özel Kalem Müdürünü çagırdı "Çabuk" dedi, bana bu işin aslını öğrenin. Bu beyanatı yazan kim? İz- mir Ticaret gazetesinin Ankara mu- habiri kim? Nasıl almış, nereden yazmış, bunları, benım ağzımdan be- yanat veren mi v Özel Kalem Mudurü makam oda- sından çıktı. Derhal telefona sarıldı. Haberi ilk veren, meşhur beyanatı kaleme alan adamı aramaya başladı. Müdür, hakikati kısa zamanda öğrendi. Beyanat İKA ajansının bül- teninde çıkmış, Ticaret gazetesi bü- yük bir açıkgözlülükle bunu kendisi- ne maletmiş, Cumhuriyetle Milliyet de haberi oradan alıp vermişlerdi. Demek, İKAnın müdürünü bulmak lâzımdı. B_e_şinci adamın marifeti Ozel Kalem Müdürünün İKA Mü- ü bulmağa çalıştığı sırada Istanbula yılbaşı tatılı yapmağa miş bir başka adam Cumhuriyet ga— zetesini okuyor ve kahkahalarla gülüyordu. Bu adam, aranılan adam ı. Beyanatı ajansının bülteninde 11k defa o neşretmiş, şimdiye kadar gö- rülmemiş bu gazetecilik skandali o- nun başının altından çıkmıştı. Ama hiç de hiddetli, hiç de mahcup değil- di. Gülüyor, kahkahalarla guluyordu Niçin hiddetli olsun, mahcup ol- undu ki, o, sadece klasik bir yılbaşı gazetecıhgı yapmış, Ticaret Bakanın- dan beklediklerini beyanat tarzında, fakat, beyanatın kendi temennileri- nin ifadesi bir hayali beyanat olduğu, nu da belirterek neşretmişti. İşte, bülten önünde duruyordu. Satırlar aynen şöyle idi: "Bu mülakat, Ajans Müdürümü- zün muhayyelesmde cereyan ediyor- du. Kaleme sarıldı. Bir taraftan tica- ri mahfillerin özlediği tabloyu çizer- ken, aynı zamanda hükümet progra- mının ona verdiği ilhamı ve bütçe müzakerelerinde memleket meseleler rinin münakaşasını taraflarca büyük bir hüsnüniyetle yapıldığım müşahe- de etmekten duyduğuı ümit ve temen- niyi bu hayalı mülakata aksettirmiş bulunuyor. icaret Gazetesının açıkgöz mu- habiri, beyanatın altındaki bu satır- ları görmediyse, o ne apsındı? Cumhuriyet ve Milliyetin İzmir mu- habirleri ise Ticaret Gazetesinin ha- berini, itim ad edip gazetelerine ay- nen bıldırdılerse bunda onun bir kabahati var mı Tekzıp etmek veya ' etmemek Ozel Kalem Müdürü İKA Müdü- Ziya Tansuyu bürosunda ve İstanbulda bulamadı. Ama İKA Ajansı merkezinden öğrendi ki, meş- hur beyanat, bültende muhayyel ol- duğu bilhassa belirtilerek . yayınlan- mıştır. - Bakana durumu arzetti. Bakan Özel Kalem Müdürünü akşama ka- dar tekzıp yazdırmak için çağırma- dı. Tuhaf şeydi, o gün muhtelif kim- selerle görüşmüştü; hemen hemen hepsi, ticari konularla alakalı olan- lar, mütehassıslar, "Aman diye dü- AKİS, 11 OCAK 1958