ıftıhar duyduğumuz İngiltereye kar- ani bir itimatsızlık belirmişti. Bü- yuk Elçi Sir James Bowker, meş- hur papazın serbest bırakılması ka- rarının ilânından sonra, Dış İşleri Ba- kanlığını tam beş defa ziyaret etmiş, Türk makamlarının endişelerini izale etmeye çalışmıştı. Fakat aynı sıralarda Avam — Kamarasında bir Muhafaza- kâr milletvekilinin sorduğu suali ce- vaplandıran Dış İşleri Bakanlığı musteşarı David Ormsby şunları Londrada, söylüyordu: "Kıbrısın iç idare şekli hakkında hıç bir yabancı devletle egız Bu, A- müzakereye girmiye damın muhtariyeti işinin sadece İn- gıltere ile Ada halkını ilgilendirece- ğinin resmi şekilde beyanıydı. Yani İngiliz hükümeti dalı umların temsilcisini -bu temsilcinin Makari- os'tan başka biri olmıyacağı söyle- nebilir -ve bir Türk temsilcisini kar- şısına alacak, muhtariyet meselesini görüşecekti! Erim Misyonu herhalde Kıbrısa ve Londraya gönderilme - mişti. Radcliffe anayasasına muka- bil teklifler hazırlatılmasının mak- sadı da bu olamazdı. Her geçen gün ve hâdise Erim misyonunun nasıl bir fiyaskoyla neticelendiğini cartaya ko- yuyordu. Kibrisin iç idaresi bahsinde Ada halkının temsilcilerivle müzakereye kararlı gözüken İngiltere, Kibrisin milletlerarası statüsünü tayın bah- sinde ise NATO'nun arabuluculuğu- na guvenıyordu Majestelerının Hü- kümeti, günü rinde Yunanistanın bu husustaki fıkırlerınde bir değişik- lik olacağını ümit ediyordu. İngilte- re'nin her halde bir bldg vardı Yunan hükü . : meye muktedir tek İngiltere tarafından heyulalaştırılan Makarios okluğu kimsenin meçhulü degıldı Siyasi papazın ne kurd oldu- ğunu hâdiseler göstermişti. Elindeki kozdan bu defa istifade edemiyecegi iddia edilemezdi Adaya - NATO'nun nasıl bir milletlerarası statü verece- ğini öğrenmeden, işine, gelen bir Sta- tüyü İngiltereye kabul ettirmeden her halde Yunan hükümetinin “fik- rini çelmeye" girişmiyecekti. Makarios Atinada Geçen haftamın somunda meşhur Yu nanlı armatör Onasis'in Olympic Thundert gemisiyle Şeyşel adaların- dan ayrılan siyasi papaz, bu hafta i- çinde Madagaskar'dan bir uçağa bi- necek ve atinaya gelecektir. Atinada birkaç gün kaldıktan sonra Londraya giderek kendisini Adanın mukaddera- tını ellerinde tutan adam haline sokan İngilizlerle temasa geçeceti.. Maka- rioa'un Londraya yeni durumdan tam randımanla istifadeye çalışaçağı muhakkaktı. Meşhur papaz istik- bal hakkında çok ümitli görünü- yordu. Madagaskar da ayagının to- zuyla bir ayini idare etm ış ve şuala- rı söylemişti: rıs için hürriyet ye kurtuluş günü artık yaklaşmıştır Çünkü Kıbrısın kurtulup — hürriyete AKİS 13 MART 1957 kavuşması, yalnız Kıbrıslıların degıl fakat en büyüğünden en küçüğ kadar bütün Yunan milletinin kat i kararıdır". Siyasi papazın bu konuşması, Türk halkının ciddi endışelerıyle tezat teş- kil ediyordu. İşin en garip tarafı da, İngiliz idaresinin af ilânına rağmen Yunanlı tedhişçilerin —Adayı terket- mekte gosterdıklerı inattı. Ama İngılız Genel Valisi Sir Harding, bü- tün Türk polislerinin silâhlarının geri alınması için emir vermekte tereddüt etmemişti. Ankaranın durumu u haftanın ortasına kadar Anka- adaki Tresmi ve selâhiyetti ma- kamlardan Kıbrıs meselesi hakkında bir ses çıkmış değildi. Gerçi güver- cinli bir ajans tarafından yayılan Muharrem Nuri Birgi Bir yeni politika ve bu haftanın başında hemen bütün gazetelerde iri puntolarla neşredilen bir habere göre "Hükümet daha po- zitif bir siyaset takip edecek" idi. Dış İşleri Bakanlığından yetkılı bir zat"a atfen en bu haberin hâlâ tekzip edılm mış olması çok tuhaftı. Hükümetin daha pozitif bir sıyaset takip edecegı yazılıyordu Yanı hükü- met şimdiye kadar itif' de- ğil de daha az pozıtıf bu' sıyaset mi takip etmişti ?. Bu sebebte güvercin- lı ajansın, Batı Trakya ve Oniki a üzerinde bazı taleplerde bulunacagı hakkındaki haberinin hakikaten "yet- kili" bir zat tarafından verildiğine şimdilik inanmamak icap ediyordu. Sızan ufak tefek haberlere bakı- hrca, "Cumhuriyet Hükümeti, evvel- ce de ifade ettiği gibi NATO nun a- rabuluculuğu teklifini kabul ediyor- YURTTA OLUP BİTENLER Kapaktaki politikacı Dr. İrfan Aksu . P. Müşterek Haysiyet Di- vanı geçen hafta Osman Kavrakoglunun başkanlıgında toplanarak Hür.P. için millet- ekili hazırlamak faalıyetıne kemâli şiddetle devam etti. defaki yolcu, haysiyet dıvanın- dan atik davranıp istifa ettiği halde, Hür. P. hesabına çalışan D.P. mekanizması ilerde kendi- sine en ufak bir leke getirmi- yecek titizlikle isini görmek ten vazgeçmedi. Bu sefer vali- i D.P. nin önüne konulan mil- letvekılının adı İrfan Aksuydu ve Meclise Ispartalıların oyla- rıyla gelmişti D.P. nin kurulduğu sıralarda Ispartanın Yalvaç kazasında serbest hekimlik yapan İrfan Aksu, bu yeni partiye ilk inti- sap edenl rden olmuştu. D.P. nin İspartada kuvvetlenmesıne ve teşkilâtlanmasına çalışmış, 1950 seçimlerinden sonra Mec- lise Ispata milletvekili olarak girmişti. 1954 seçimlerinde de Meclisteki yerini muhafaza et- ti- Bugün 42 yaşında bulunan esmer, zayıf ve uzunca, boylu doktor, tam manasıyla D.P. e- kolüne mensup bir politikacıdır. Siyasi hayatın çapraşık politika cılvelerıyle pençeleşme hünerini D erinde öğrenmiş- tir. Son hadıse İrfan Ahsunun başından geçen ilk ihraç vak'a- sı değildir. İsparta milletvekili iki arkadaşı ile birlikte bir defa da 1953'de D.P. den ihraç edilen genç doktor, o zamanlar yazılı tarziye vererek" tekrar sevgül partisine kavuşmuş u. Bu de- faki ayrılışta ise yuvaya dönüş mevzuu bahis değildi., İr- fan Aksuya Yalvaç ilçe kong- resinde hizipçilik yapmak, par- tiyi zaafa düşürmekle itham e- diyordu Esasen İrfan Aksu- n geçen n başında yapılan Keçıborlu kongre sindeki konuş- ması da partinin yüksek kade- melerinde boş karşılanmamıştı. Bu sebeble Isparta milletvekili, Müşterek Haysiyet Divanının şaşmaz çarkları arasına atıl- mıştı. Kendisine çizilen yolun, Hür.P. ye doğru gittiğini gören İrfan Aksuda sert bir istifa mektubu yazıp bu yola atıl- maktan çekinmedi. İrf n Aksunun yeni partisi- ymetli — tecrübeleri — ile çok faydalı olacağı muhakkak-