S |I Filmcilik Kadri bilinmeyen deha G eçenlerde Tercüman gazetesinde "Film Tenkitleri" başlığı altında bir tekzip yazısı yayınla ndı. . Tekzibi gönderen iki hafta önce "Ak Altın" adlı filmi tenkıdedılen Lütfü Ö. Akad değil, iki aydan daha uzun bir müd- det önce günün eğlenceli konusu olan "Kamelyan Kadın" fiyaskosu kahra- manı Şakir Sırmalı idi. Gene hafta içinde Onbeş gunluk "Yeditepe" sa- nat gazetesinde, ir Sırmalının o gazetenin yerli fılmler tenkıtçısı Yıl- danın şahsında bütün sinema tenkitçilerine çatan bir yazısı çıktı. Aradan aylar geçtikten sonra karşı taarruza kalkan rejisörün bu hareke- ti çeşitli tefsirlere uğradı. Bu mevzu fiş yakından alâkası olanlar Şakir Sırmalının ağır ve titiz. çalışmasını seven bir kimse olduğunu ileri süre- rek, cevapların oturaklı olması için u kadar uzun zamanda hasırlandığını soyledıler' Daha pratik düşünceliler ise, birbiri üstüne gonderılen cevap- larla, "Kamelyalı Kadın"ın Bulvar si- nemasında geçen hafta içinde progra- ma konması arasında bir münasebet kuruyorlardı. O ehliyetsiz tenkitçi taslaklarının — yazdıkları anlayışsız yazıların tesiri altında kalıp film beğenmiyenler, eserin yaratıcısının açıklamalarından sonra "Kamelyalı Kadın"ı bu defa zevkle seyredebılır- lerdi. Şakir Sırmalı Tercüman'da, Semih Tuğrulun tenkidinin sadece bir nokta- sına, mekân meselesine dokunuyor- du. Bu meselede de Semih Tuğrulu altetmek için elinde çok kuvvetli bir koz vardı! Semih Tuğrul'un methet- tiği, Nijat Özön'ün "Sinema Sanatı" kitabından Kuleşov'un montaj dene- melerine dair bahsi iktisap ederek "Kamelyalı sı olmadığım gosterıveı'ıyordu melyalı Kadın" re]ısoı'unun şahit ola- rak "Sinema Sanatı" yazarına sığın- ması biraz fazla acelecilikti. Sırmalı kitabın bu bahisten sonraki sayfala- rını okumaya ihtimal henüz fırsat bu- lamamıştı. Çunku Nijat Özön 108'inci sayfada, nema sanatının gelişme- sinde başlıca adımlar" bahsinin deva- mı olarak, Kuleşov'un tecrübe labo- ratuvarının, sinemanın ifade hususi- yetleri üzerine çeşitli denemelerin, montaj nazariyesi başlangıcının 1922 yılına rastladığım belirtiyordu. Sır- malı'nın iktibas ettiği kısım konulu bir fime değil, bir denemeye ait m saldi. 35 yıl önce film laboratuvarla— rında ya plan denemeleri Şakir Sır malının konulu bir filmde kullanmadı çok gecıkmış ve zararlı bir hareketti. Kaldı ki, Nijat Özön'ün kitabını so- nuna kadar okusaydı, 1945'ten yani İkinci Dünya Harbisin bitiminden be- ri, sinemada milli degerlerın önem kazanmasına, flitti! sinema okulları- nın canlanışına, gerçekçiliğin, gunluk AKİS, 13 NİSAN 1957 N E M A yaşayışın, günün meselelerinin film- lerde her zamankinden çok yer tut- masına rastlıyacaktı. O zaman belki "Kamelyalı Kadın"da bu unsurlardan hiçbirinin olmadığım düşünüp Nijat Özön'ü kendisine şahit tutmaktan vazgeçecekti. Semih Tuğrul sadece Taksim meydanında Ada sayfiye evi gösterilmesi gibi bir mekân bilmecesi üzerinde durmakla kalmamış, filmin millf sinema hareketi alanında hiçbir rolü olmadığım da işaret etmişti. Bu itirazı çürütmek için Sırmalının şa- hit diye başvurduğu kitapta tek bir saftır bulunmıyacağı muhakkaktı. Yeditepe'de Yılmaz Gruda ile bir- likte bütün film tenkitçilerine çatan yazısında, Şakir ırmalı — idea n tenkitçisinin nelere dikkat etme- Si gerektıgını, şöyle sıralıyor: "..bize film ından, sentezinden, olayla- rın bırbırıne yaklaştırılmasından, ka- mera hareketlerinden, kamera artist kombinezonlarından, plân olçusuzluk- lerinden, miza senden örneklerle söz açacaktır". Sırmalı her halde ya dal- gınlıkla ya da bilmiyerek film tenkit- çisi ile sinama akademilerindeki im- tihan mümeyyizlerini karıştırıyor. Kendisine konulu film emanet edilen bir rejisörün bahsedılen l)u marifetle- ri bildiği kabul edilmektedir. Bunları kıvıramıyan kimse işliyecegi mevzu- un içinden çıkamaz. Ancak bu merha- leleri aştıktan sonradır ki bir hikâ- yeyi sinema yoluyla anlatmaya giri- şir. Tenkitçinin de yapacağı anlatılan hikâyenin tesirli olup olmadığı, kah- ramanlarla çevrenin çakışmaları, can- llıklaı'ı, eserın ortaya koymak istedi- fildir unda — düşünmektir. "Kamelyalı Kadın"da çevre diye bir şey yoktu. Hâdiseler nerde, ne zaman geçiyordu, kahramanlar kimdi, ne- vin nesiydi, ne yapar, ne ederlerdi bel- li degıldı Filminde dıyalog deneme- en, mecburi dekupaj, üç tur dö ma- vel, kamera-artist münasebetleri, fon muzıksız sahneler, saniyelik plân- lar, kamufle ritm gibi hünerler be- cerdiğini söyleyen Şakir Sırmalı, bü- tün bu sıkıntılara neden katlandığım, aslında hiç de yenilikleri olmayan, hatta gerekli olan bu işlerin sonunda neye yarmak istediğini bir türlü dili- nin ucuna getirip açıklamıyor. Halbu- ki yılmaz Gruda dahil bütün kitçilerinin asıl merak ettikleri buy- du. "Kamelyalı Kadın" ile ortaya han- gi fikir konuyor, hangi tema işlen- mek isteniyordu. Fikri, teması, dayan- dığı bir noktası, temelı olmayan bir filmde saniyelik plân yahut kamuf- le ritm gibi lâflar olması ne değişti- rirdi? "Kamelyalı Kadın"ı çevirmek- te bütün maksat diyalog denemesi ya)hut üç tur dö manivel mi yapmak- tı? Muhakkak ki Şakir Sırmalı'yı "Ka- melyalı Kadın"ı çevirmeye iten kuv- vetli sebebler vardı. sebeblerin ne olduğu ortaya çıkmadıkça ne mec- buri dekupaj, ne de fon müziksiz sah- neler, sinemamızın bu fırtınalı yara- tıclısının dehasına delil sayılamıya- caktı. Filmler "Kahraman Asi" onguistador, Meksikalı süvari generali Torres'in (Pedro Ar- mendariz) ünlü yarış atıdır. Genera- lin seyisi Chato (Rodolfo Acosta) efendisinden gizli, atın üzerine epey yukluce parayla bahse gırışır, sonca da işi sağlama bağlamak için Con- quıstadoru sıkı bir talime sokar. A- a Chato, at psikolojisinden anla- madıgından Conguistador'da — mani- lere karşı bir kompleks yaratır. İn- sanların bütün — davranışlarım, duy- gularım hayvanlara da yükleyen “"Kahraman Asi"nin kahramanları . Torunlarının kahramanlığını da seyredeceğiz 31