YURTTA Millet Hlepimiz birimiz için u hafta içinde Türkiye'deki en mü- him hâdise İzmirde cereyan etti. Haftanın basında İzmirdeki C.H.P. . ve C.M.P. İl Başkanları top- landılar ve müştereken bir beyan- name neşrettiler. Beyanname bir kaç gün evvel tevkif edilmiş olan bir gazeteci ile, Demokrat Gazetesinin fıkra —muharriri Hanhan ile alakalıydı sın. Kanunundaki cezaların nasıl ağır olduğunu ispat ettiği bildiri- liyor, mahküm gazetecinin, kanun- hapis cezasına çarptı- Avukatlık — sıfatının belirtiliyor, bu kanunun )zden geçirilmesi için Hü- kümetin dikkati çekiliyordu. Beyan- namede ayrıca Ziya Hanhanın aila- sinin mağdur olmaması gayesiyle bütün Egelilerin alakası isteniyordu. Hareketin bir tek eksik tarafı vardı: İzmir D.P. İl Başkanının imzası. Ya- zık ki D.P. İl Başkam -ihtimal Parti- sinden ihraç edilmekten çekindiğin- den- beyannameye katılmamıştı. Yok- sa, münevver ve mutedil bir insan o- larak onun da Basın Kanununda der- piş edilen cezaların cürümle nısbetsız ağırlığını müşahede etmemiş bulun- ması imkânsızdı. Hâdisenin ehemmiyetli tarafı, bel- ki de uzun yıllardan beri ilk defa o- larak Türk cemiyetinin, cemıyetın menfaati için hapise girmeyi göze al- mış bir gazetecinin mukadderatı ile yakından ilgilenmesi idi. Yazık ki si- yasi partilerin beyannamesi meselâ Gazeteci Cemıyetlerı ve Sendikaları tarafından takip edilmemişti. unutulmamalıydı ki böyle hareketleri mutlaka siyasi teşekkullerin "orga- nize" etmesi lâzımdı. u, muhale- fet yıllarında D.P. hııyuk bır haşarı ile yapmıştı. Senirkent, Aslanköy gi- bi hâdiseler vatandaş vi cdanına hep "D.P." nin adesesinde buyultulerek ak- setmişti. Eğer oyle facialar "vatan sathı'ndan kalktı ise; bunun sebebi milletçe gösterilen tepkiydi. Yedi seneden beri siyasi partiler o vadide uyumuşlardı, Ezâ — görenler alâka görmemişlerdi. C.M.P. li bir çok siyaset adamı, isimleri Hüseyin Cahit Yalçın veya Metin Toker ka- dar tanınmamış birçok gazeteci saç- ları kesilerek hapsedilmişler, cemi- yet her seferinde sessiz, mütevekkil kalmıştı. Şimdi, Egeden, birçok hare- kettin beşiği olan Egeden yeni bir ışık geliyordu. Onun devamlı olup ol- maması cemiyetin hayatiyeti bahsin- de pek mükemmel bir fikir verecekti. Cemiyetin ön safında ise, elbette ki kindi davalarını bizzat savunan ba- sının bulunması lâzımdı. AKİS, 13 NİSAN İ957 OLUP BİTENLER FIRTINANIN MUZİPLİĞİ Geçen defaki fırtına İstanbulda, bazı kimselere öyle bir muziplik yap- tı ki demeyiniz gitsin, İstanbulda, Taksim Gezisinde, senelerden beri iki tarafı tahtalarla kaplı bir abide kaidesi dururdu. Fırtına tah- taları uçarda ve şu ibare vardı: "Bütün tarih-i âlemde, lerinde deruhte ettiğiniz vazıfe ruhte etmiş kuman hayatı, kaidede neler yazılı anlar - enderdir. dâhiyane ıdarenız altında şerefle vazifelerini gören olduğa ortaya çıktı. Bir tarafta sizin İnönü Meya'an Muharebe- kadar ağır bir Mılletımızm vazife de- istiklâl ve kumanda ve silâh arkadaşlarmızm kalp ve hamiyetine bu- yük emniyetle istinad ediyor. iz, orada yalnız düşmanı değil, milletin maküs talihini de yendiniz" İbarenin altındaki imza, Mustafa Kemal idi. Cumhuriyetin en bü- yüğünün verdiği, elbette ki tarihi bir hükümdü. Kaidenin öteki tarafına gelince... Orada şunlar yazılıydı: "Savaşta büyük asker, barışta büyük adamı ve sar taarruzunda cephe kumandanı. Büyük Millet Hükümetinin Hariciye Vekili ve Lozan murahhas eyeti reisi. Cumhuriyet Hükümetinin ondört yıl Başvekili. Haya- tını ve dehasın yalnız millet ve halk hizmetine veren, ya- pıcı ve kurucu Cumhurreisimiz ve Millt Şefimiz ; İSME İstanbul şehrinin sevgi, saygı ve n_zınnet duygularıyla", Bunun altında imza yoktu ama, İstanbul şehrını hangi "va- li ve belediye başkanı"nın temsil ettiği günleri hem de ço partili devire geçilmesinden sonrakı gunlerden - kalma olduğu her- kesin malümuydu. Acaba şimdi, meselâ kendi yanında gör- mek, meselâ o zatın aynı Mıllı Şef hakkındakı sözlerini dinlemek, mesela kendi imar politikasını övmek, için Millf Şefinin zamanın- da ah, ne güçlüklere maruz bırakıldığını anlatmasını dinlemek Menderese hiç, ama hiç bir kanaat ilham etmiyor ma, istikbali hakkında bazı luğunu araması gerektiğini "Donec eriş fellx, multos numerabis "Sen mesut düşünceler telkin etmiyor mu, asıl kimlerin dost- İspat etmiyor mu? Hi İÇ bir şey ilham telkin ve ıspat etmiyorsa, şu latince cümleyi de mi hatırlatmıyor amicos"? Adnan Menderes bunun olduğun müddetçe, dostların çok olacaktır" mânasına gel- diğini gene böyle bir "dostlundan elbette ki kolaylıkla öğrenebilir. Partiler Gızlı randevu P. ile C.M.P. nin birleşmey kadar varabilecek bir ışbırlıgının hazırlıklarıyla meşgul bulunduğu Ti- vayeti, şimdilik ki gen gazetecilerin mesleklerıyle ilgili ga- yet kıymetti tecrübeler sağlamaların- dan başka müsbet bir netice verme- di. Gazeteciler geçen haftanın sonun- da, Cumartesi ve Pazar günleri, An- karada Yenişehirin Bayınclır soka- ğında bulunan enel Mer- kezini sıkı bir kontrol altına almış- lardı. Zira bu binada iki gün devam eden Genel Idare Kurulu — toplantı- sında ele alınan tek meselenin Hür. P. ile işbirliği veya birleşme mevzuu olacağı biliniyordu. FFakat bu defa kuş, avcıdan daha akıllı çıkmış ve top- lantıdan en ufak bir haber sızdırmaya imkân hasıl olmamıştı. Toplantıdan dışarı sızan tek şey, haber değil G.M.P. nin uzun boylu lideri Osman KİS Bölükbaşı olmuştu. — Bölükbaşı Pa- zar günü öğle vakti Bayındır soka- ğındaki binanın bahçesine çıkmış ve bahar güneşinden istifade fırsatını kaçırmıyarak uzun müddet bir aşa- ğı bir yukarı dolaşmıştı. Osman Bö- lükbaşıya bu — gezintisinde Ahmet Tahtakılıç da -o kadar uzun boylu olmamakla beraber - arkadaşlık et- mişti. C.M.P. nin toplantısından boş çıkan muhabirler Pazar günü gecesi, bütün sıkıntıları unutturacak büyük Ur avın kokusunu aldılar: C.M.P. liler, Hür P. ileri gelenlerıne o gece Klüp Ambasadörde bir ziya- fet veriyorlardı. Haberi duyan tele- fona sarılıyor ve Klüpten Osman Be- yin veya Fevzi Lütfü Beyin orada bulunup bulunmadığım soruyordu. Alınan cevap daima —menfi idi. Bi- raz sonra "Osman Beyin hanımı", "bir milletvekili arkadaşı" v.s e Bölükbaşının Klübün telefonuna ça- gırılmasını istediler ama nafile.. Ni- übün telefonu işlemez oldu. Anlaşılan meraklılara cevap yetiş- elleri 7